EGEDESONSÖZ – İntegral Araştırma Şirketi Koordinatörü, Gazeteci Ümit Yaldız, SONSÖZ TV’de Gazeteci Fatih Yapar’ın programında, İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu’nun görevden alınması ve körfezle ilgili gelişmeleri değerlendirdi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı murat Kurum’un içinde İzmir körfezinin kirli suyu bulunan şişeyi gösterip İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni suçlaması ve CHP’li milletvekillerinin tepkileriyle ilgili görüşlerini anlatan Yaldız, “Körfez meselesinden arsenik süreci çıkmaz. Burada başka gerçekler var” ifadesini kullandı.
İZFAŞ’TAKİ DEĞİŞİKLİK, DEĞİŞİMİN SON HAMLESİDİR
İZFAŞ Genel Müdürü Canan Karaosmanoğlu’nun görevden alınmasıyla ilgili görüşlerini aktaran Ümit Yaldız, “Bu görevden alma, benim için de sürpriz oldu. Çünkü Canan Hanım, daha adaylığı zamanından beri Cemil Tugay’ı destek verdiği biliniyor” dedi. Yaldız, şunları söyledi:
“Sayıştay raporlarında magazinsel değeri olan detaylar da var. Efendim, havaalanında içki içmişler falan. Sayıştay, bu sefer hiç acımamış. İZFAŞ’taki değişiklik, Büyükşehir’deki değişimin en son hamlesidir diyebiliriz. Görevden alınan genel müdür, eski dönemden kalan simge bir isimdi. Cemil Tugay ile de kaynaşma ihtimali çok yüksekti. Seçim döneminden itibaren aralarında çok güzel bir uyum vardı. Aday Cemil Tugay’a da çok büyük destek verdiği söyleniyor, Canan Hanım’la ilgili. Canan Hanım, Tunç Soyer’in kendisine çok yakın gördüğü biriydi, beyin takımının kilit ismiydi. Canan Karaosmanoğlu’nun görevden alınması beklenmiyordu. Benim için doğrusu çok büyük bir sürpriz oldu. Muhtemelen Canan hanım için de sürpriz olmuştur bu görevden alınma olayı. Büyükşehir Belediye Başkanı Genel Müdürü, Genel Sekreteri değiştirir. Ancak Büyükşehir Belediye Başkanının İZFAŞ ile ilgili attığı bir adımı yanlış buldum. Nedir o? Yönetim Kurulu başkanlığı görevini, genel sekreterine bırakması… Çünkü İZFAŞ, fuarcılığın lokomotif şirketidir. Lozan Meydanı’nda, Ahmet Piriştina’nın resminin altında şöyle yazar; İzmir, fuarlar ve kongreler şehri olacaktır. Merhum başkanın ortaya koyduğu bir vizyondur bu. Dolayısıyla, böyle bir vizyon içerisinde Büyükşehir Başkanının, Yönetim Kurulu başkanı olmasının anlamı şuydu: İZFAŞ, sadece bir belediye şirketi değildir. Belli bir oranda İZFAŞ, İzmir’deki meslek odalarının, iş dünyasını temsil eden odaların, fuarcılığın içinde çekildiği bir şirkettir. Ahmet Piriştina, İZFAŞ’ın yönetim kurulu başkanıyken, masada, saydığım o kurumların başkanlarına da başkanlık ederdi. Büyükşehir Başkanının, İzmir Ticaret Odası başkanına, Ege Bölgesi Sanayi Odası Başkanına başkanlık edebileceği fiili alan, İZFAŞ Yönetim Kurulu Başkanlığıdır. Dolayısıyla oda başkanları da oradaki temsiliyeti, genel sekreterlik düzeyine çekecektir. Böylece, İzmir, fuarlar ve kongreler şehri olacak, tartışması konusunda zemin yara alacaktır. Simgesel bir özellik yitirilmiştir. Cemil Tugay’ın bu konuda yanlış bir adım attığı görüşündeyim. Tugay, İzmir’in başkanlarına başkanlık yapma şansını kaybetti. Benim bildiğim Mahmut Özgener, bir daha İZFAŞ Yönetim Kurulu toplantısına gitmez, temsilci gönderir. Aynı şey, Ender Yorgancılar için de geçerlidir. Oysa bu odaların da desteğiyle fuarlar ve kongreler şehri olabilir İzmir.”
ARSENİKLİ SU OLAYINDAKİ GİBİ SAHİPLENME OLSUN İSTEDİLER HERHALDE!
İzmir körfezinin kirliliğiyle ilgili son günlerdeki gelişmeleri de değerlendiren Ümit Yaldız, içinde körfezden alındığı ifade edilen kirli suyun bulunduğu şişeyi gösterin Büyükşehir’i suçlayan Çevre Bakanı Murat Kurum’un yanlış yönlendirildiğini söyledi. Yaldız, şu görüşlere yer verdi:
“Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İzmir Körfezi’nden alınmış kirli suyu gösterdi. CHP Milletvekilleri, benim beklentilerimin üzerinde bir tepki gösterdi. Hatta arsenikli su sürecine gönderme yaptılar. Öyle bir sahiplenme oluşsun, diye mi yaptılar bilemiyorum ama hayvan terli! Körfez, bambaşka parametreleri barındırıyor. Arsenikli su sürecinde İzmir halkı şu sürece gelmişti. O sürecin şahitlerinden biriyim. AK Parti’nin o zamanki İl Başkanı Aydın Şengül, kentin içme suyunda arsenik var diye öyle pompaladılar ki, Melih Gökçek ile beraber. Halk tedirgin edildi. Aradaki benzerlik nedir? İkisinde de su alınmış olmasıydı. O zaman bakanlar da Melih Gökçek’in arkasında durdu. CHP’de ise büyük bir sahipsizlik, sessizlik hakimdi. Vekiller o zaman Aziz Kocaoğlu’nu adeta yalnız bıraktı. Öyle bir mağduriyet oluştu ki, İzmir halkı şu noktaya geldi: Arsenikli su içeriz, yine de size oy vermeyiz! Ayrıca, Aziz Kocaoğlu’nun arkasındayız, duygusu oluştu. O zaman krizi yöneten akıl, bugün belediyede var mı, yok mu, bilemiyorum. Siyasi yüklenme o zaman İzmir’de ters tepki.”
BAKAN’IN GÖREVİ, SUYU ALIP ORADA İFŞA ETMEK MİDİR?
“Ama körfez öyle değil! Körfezdeki kirlilik yüzünden 8 senedir İzmirlilerin burunlarının direkleri sızlıyor. İzmirliler, artık yaz ayları gelmesin, istiyor. Üstüne üstlük balık ölümleri de başladı. Şu kadarını söyleyeyim; bu körfez meselesinden bir arsenik süreci çıkmaz! Murat Kurum, niye suyu gösterdi? Onun görevi İzmir Körfezinden su alıp orada ifşa etmek midir? Bu ayrı bir tartışma konusudur. Bence Murat Kurum da o noktada yanlış yönlendiriliyor. Bu şekliyle de bu sorunun çözümü olmaz. Suyu nereden aldın, hangi noktalardan aldın? Körfezin dibinde, devletin kurumu TCDD’nin yapması gereken işler var. Bir bakanın görevi, İzmir Körfezinden su alıp göstermek değildir. Görevi, buraya gelip, kendisinin de yapması gerekenleri yapmaya başlamasıdır. İzmir körfezi ölüyor. Burada bir cenaze var. Bu cenazeyi İzmir Büyükşehir Belediyesi artık tek başına kaldıramaz. Sebebi, CHP’li belediyelerdir; bunu ben de söylüyorum; 25 yıllık yönetimlerdir. Cemil Tugay’ın işi de gücü de körfez olmalıdır. Kordon’a insanlarla körfez arasına beton konmasından söz etmiyorum. O çok komik, çağdışı bir çözüm. İzmir halkını denizle buluşturacağız derken aralarına beton bariyerler koymanın bir manası yok. Körfezin taşmasını o bariyerlerle önleyemezsiniz. Cemil başkan Hollanda’ya gitsin bir görsün, o çağdaş çözümleri. Yağmur bir taraftan, deniz bir taraftan bastırdığı zaman sular, mazgallardan geri geliyor. Ama körfezin temizliği, kokunun giderilmesi, balık ölümlerinin sonlanması için cesur ekiplere, kararlılığa ihtiyaç var. Ben olsam Cemil Tugay yerinde, körfezle yatar, körfezle kalkardım.”