Yunan filozof Platon, bilime ve batı felsefesine varoluş kazandıran ve fikirleriyle günümüze ışık tutan en önemli düşünürlerin başında gelir. Hocası Sokrates ve öğrencisi Aristoteles ile ahlak, din, adalet ve erdem kavramlarının toplumsal gelişim açısından sorgulanması, bilginin de bu kapsam dahilinde olduğunun altını çizer.

Bazı tarih kaynaklarında, asıl adı Aristocles olan büyük düşünürün, geniş ve güçlü yapıyı simgeleyen platon takma adıyla anılmasının, fiziki özellikleriyle fazlaca örtüşmesiyle ilgili olduğu kaydedilmiştir.

Aristokrat bir aileye mensup olması nedeniyle, eğitimini başta Sokrates olmak üzere, döneminin en iyi eğitimcilerinden aldığı bilinmekle birlikte, Batı dünyasının ilk yüksek öğrenim kurumu olan Platon Akademisi'ni kurmuştur. Okul adını bir zeytinlikten alırken, kapı girişinde çarpıcı bir yazı yer almaktadır: Ageometretos medeis eisito!

Dilimizde, 'Geometri bilmeyen giremez!' anlamına gelen bu söz, aynı zamanda, felsefe ve siyasetin aritmetik temeller üzerinde yükseldiğini savunur. Düşünce eğitiminin öneminin vurgulandığı bu okulda, adalet ve erdem gibi kavramlar aritmetiksel olarak irdelenmiş, zenginlik, şan, şöhret gibi yıkıcı hevesler çerçevesinde şekillenen hayatların toplumsal etkileri çalışılmıştır.

Platon'un milattan önce 385 yılında, kırk yaşında kurduğu bu okulda, siyaset ilminin akıl ve adalet ekseninde şekilllenmesi gerektiğini vurgulayarak, bilgeliğin önemine dikkat çekmiştir. Sorgulanmayan bir hayatın yaşamaya değer olmadığını savunan düşünür, hayat kadar, siyasetin yüksek bir algı ve erdem gerektirdiğini de vurgular. Hocası Sokrates'in yaşamı sorgulamaya yönelik yaklaşımını geniş boyutta irdelemiş ve Sokratik Diyaloglar çalışması altında toplayarak, doğru bilginin nihai erdem olduğunu, bilgisizlikten kaynaklanan davranışların siyasetle örtüşemeyeceğini savunmuştur.

Sokrates'in Savunması adlı eserinde Platon, Sokrates'in, Yunan toplumunda varyete tabanlı siyasi kimlikleriyle övünen kişilerin bilgi yoksunu olduklarını ortaya çıkarmasıyla, hedef haline gelerek, ölüme mahkum edilmesini kaleme alır.

Bilmediğini bilmenin bilgelik, bildiğini savunmanın cehaletle örtüştüğü bir algı yönetimi...

Bilgelik makamına ulaşmak erdemiyle; mal, mülk, şan, şöhrete yüz çevirebilmenin düşünsel geometrisi...

Tıpkı, 20.yüzyılın en bilinen dil ve matematik filozofu Ludwig Wittgenstein'ın milyonlarca dolarlık servetine yüz çevirerek, sadece profesör maaşıyla geçinme tercihi gibi...

Dahi filozofun yaşadığı yerde sadece bir yatak, bir masa ve sandalyesi olduğu söylenir.

Bilgeliğin aritmetiksel ve felsefi kesişim kümesinde, düşünsel erdemin yaşamsal sadeleştirme etkisi...

Sokrates'in 'Bildiğim bir şey varsa o da hiçbir şey bilmediğimdir' sözüyle, arınmanın bilgeliğe giden yolda ilk erdem olduğunu kavramanın yine bu düşünsel geometride şekillendiğinin farkına varabilmek...

Son kertede, söylem hafızası insanın varoluş amacını tetikleyici önemli bir unsur. Bireyleri haz duygusundan düşünme duygusuna iten ciddi bir motivatör belki de.

'Erdem evrenseldir' demişti Sokrates ölüme giden yolu yürürken ve kadim öğrencisi Platon onun son sözlerini şu şekilde kaydeder:

'Çocuklarım büyüyüp de yetişkin olduklarında, eğer erdem yerine zenginliği veya başka şeyleri istediklerini görürseniz, ben nasıl sizin başınızı ağrıttıysam siz de onların başını aynı şekilde ağrıtın; kendilerine olması gerekenden daha fazla değer verir, önemsemeleri gereken bir şeyi yeterince önemsemez veya aslında beş para etmez insanlar oldukları halde kibirlenirlerse sizi kınadığım gibi kınayın onları. Şayet böyle davranırsanız çocuklarıma ve bana adil davranmış olursunuz.'

Sahip olduğumuz akıl ve ruhun yaşamımızı anlamlı bir bütüne dönüştürebilme gücünün farkına varabilmemiz dileğiyle...

Sevgi ve sağlıkla kalın…