Tam 40 yıl önceydi…

Sokaklarda kimsecikler yoktu…

Milyonlarca vatandaş…

Evde, kahvede, komşusunda toplanmış…

TRT'nin tek kanallı siyah-beyaz ekranını nefesini tutmuş izliyordu…

O günün tarihi, '22 Ekim 1983' olarak kayıtlara geçti…

Türkiye…

12 Eylül 1980 Darbesi'nin ardından…

Demokrasi kapısını…

En azından bi'parça 'aralayabilmek' adına…

Üç siyasi parti lideri…

İlk kez bir araya gelmiş…

Devlet'in televizyonunda tartışma programına katılmışlardı…

Hoş, bugün öyle 'ateşli' tartışmalar mazide kaldı ama…

Laf aramızda…

Soluksuz izlenirdi o siyasi liderler…

Bugün artık öyle tartışmalar yok…

Döneceğiz o geceye, birazdan…

***

O yılları yaşamayanlar bilmez!

Askeri darbe…

Anarşiyi bıçak gibi kesmişti ama…

Demokrasi yara almış…

Ne kadar siyasi parti varsa kapatılmış…

'Ordu, idareye el koymuştu…'

O dönemin siyasi liderleri…

Süleyman DemirelBülent EcevitNecmettin ErbakanAlparslan Türkeş

Siyasi yasaklı olmuştu…

Hatta… Demirel ve Ecevit çifti…

Bir süre…

Çanakkale Lapseki'deki Zircirbozan'da…

Zorunlu 'tatil' havasında…

Askerlerin misafiri(!) oldular…

Çekilecek azap değildi…

***

Kenan Evren, kararını vermişti…

Üç yıl aradan sonra…

İlk demokratik(!) genel seçim…

6 Kasım 1983'te yapılacaktı…

Ancaaak…

Milli Güvenlik Kurulu…

Sadece üç partinin seçime katılmasına onay vermişti…

Turgut Özal'ın kurduğu ANAVATAN, 'arı' amblemini seçti…

Askerlerin desteklediği…

Emekli Orgeneral Turgut Sunalp

'Milliyetçi Demokrasi Partisi'ni kurmuş…

Amblem olarak da 'Horoz' da karar kılmıştı…

İsmet İnönü'nün Özel Kalem Müdürü ve…

Başbakanlık eski Müsteşarı Necdet Calp ise…

'Halkçı Parti' adıyla yarışa katılırken…

Türkiye'nin 'sosyal demokrat' oylarına göz kırpıyordu…

***

Diğer liderlere n'oldu diye merak ediyorsunuz; di'mi?

Askerler…

Erdal İnönü'nün 'SODEP'i ile…

Demirel'in desteklediği 'Büyük Türkiye Partisi'nin…

Seçime girmesine 'hayır' dedi…

Nitekim…

BTP kapatıldı; DYP (Doğru Yol Partisi) kuruldu…

Alparslan Türkeş'in desteklediği 'Muhafazakar Parti' ile…

Necmettin Erbakan'ın 'Refah Partisi' de veto yiyince…

Seçimlere katılamadılar…

***

Seçim kampanyası hızlı başladı…

Türkiye heyecanlandı…

Eski günler geriye dönmüştü sanki…

Liderler yurdun dört bir yanını dolaşırken…

Tablo şöyleydi:

Turgut Özal halktan yoğun ilgi görüyor…

Sunalp Paşa, bi'türlü öne çıkamıyor…

Necdet Calp ise, az-biraz varlık gösteriyordu…

Liderlerin…

Eteklerindeki taşı dökmek için…

Yine…

Askerlerin izniyle 'enine boyuna' bir açık oturum için…

TRT'de buluştular…

O 'yüksek tansiyor' canlı yayının…

'Türkiye'nin Kaderi'ni değiştireceği…

Kimin aklına gelebilirdi ki?

***

Sandığa 15 gün kalmıştı ve…

Takvimler, 22 Ekim 1983'ü gösteriyordu…

Üç lider…

Turgut ÖzalNecdet CalpTurgut Sunalp

İlk kez…

Bir masanın etrafında buluştular…

Turgut Özal…

Özelleştirme programını anlatırken…

Hükümet olduklarında…

'Boğaziçi Köprüsü'nün gelirlerini halka satacağım…' demesin mi?

Ve, ne olduysa o sırada oldu…

Necdet Calp, dayanamadı…

Canlı yayında olduğunu unutmuştu sanki…

Sert bir ifade ile…

'Satamazsınız beyefendi, satamazsınız' dedi…

Turgut Özal, kararlıydı…

O sözün altında kalmadı; bastırdı:

'Satarız, hem de çok iyi satarız, alan da çıkar…' dedi…

Necdet Calp'in…

'Sattırmam efendim…' sözleri…

Halkçı Parti'nin oylarını müthiş olumsuz etkiledi…

Hani, 'Dilin kemiği yok…' derler ya…

İşte o özlü söz…

O gece yeniden akıllara geldi…

Türkiye'nin yavaş yavaş 'kaderi' değişiyordu…

Şu ayrıntı da çok önemli…

Cumhurbaşkanı Kenan Evren…

Öyle ya da böyle…

Seçimden iki gün önce…

Turgut Özal'ı hedef alan…

Ve Sunalp Paşa'ya destek veren konuşması…

Hiç işe yaramamış…

Bilakis şimşekleri çekmişti…

Zaten…

Politika'dan zerre kadar anlamayan askerlerin istediği olmadı…

Turgut Özal'ın Anavatan'ı…

Birinci parti oldu; 213 milletvekili çıkardı…

Calp 117 vekil kazandı; Sunalp ise 71 milletvekilinde kaldı…

Artık, '6 Kasım 1983'te…

Türkiye'de Özal dönemi başlıyordu…

***

Ya sonra n'oldu?

Askerlerin kurdurduğu 'Milliyetçi Demokrasi Partisi'

İki yıl içinde tarihe karıştı…

Fesh edildi…

Halkçı Parti'nin genel Başkanı Calp…

'Bana eyvallah' dedi; partiyi bıraktı..

Halkçı Parti ile SODEP…

'SHP' adıyla birleşti…

ANAP, sekiz yıl aralıksız hükümet oldu…

Rahmetli Özal…

Daha sonra Cumhurbaşkanı seçildi…

***

Bitiriyoruz…

Tam 40 yıl önce TRT'deki bir açık oturum…

Türkiye'nin kaderini değiştirdi…

40 yıl sonra…

Bu Pazar (14 Mayıs)…

Kader acaba nasıl rol biçti Türkiye'nin siyasi geleceğine?

Yepyeni bir seçime 48 saat kala…

Bu yazıyı neşeli bitirelim, izninizle…

Yıllar öncesinden bir yaprak…

Çok güleceksiniz…

***

Rahmetli Özal…

Doğu illerine yaptığı bir seçim gezisinde…

Genelevi'in önünden geçiyordu…

Teknik danışmanı Erkal Zenger…

'Özal, kadırnlarımızı selamlıyor…' diye anons yapmaz mı?

Özal da kadınlara el sallamaz mı?

Ertesi gün…

Gazetelerin ortak manşeti şöyleydi:

'Özal genelev kadınlarından oy istedi…''

Turgut Bey, danışmanın önüne gazeteleri attı…

Zenger, hiç istifini bozmadı; şöyle dedi:

'Efendim, siz feleğin sillesini yemiş kadınlarımızın da Başbakanı olacaksınız… 5 bin 673 hayat kadını var… Aileleriyle birlikte 25-30 bin oy kazandınız…'

Özal'ın siniri yatıştı…

Ancak, sormadan da edemedi:

'Allah Allah, o kadar çok muymuş?''

Zenger yıllar sonra bu anısını…

'Kaç tane var bilmiyordum, inandırıcı olsun diye küsuratlı rakam verdim!'' diye anlattı…

Nokta…

Hamiş: Sözcü yazarı Emin Özgönül'den esinlenerek…

Sonsöz: 'Düşmem dersin, düşersin… Şaşmam dersin, şaşarsın… En garibi de budur ya; öldüm der durur, yine de yaşarsın… / Hz. Mevlana…