Seçim'e 'beş' kala…

Soner Arıca'nın unutulmaz şarkısını…

Hatırlamanın tam zamanı:

'Neler oluyor hayatta… / Bir de şu rüya gerçek olsa, olsa… / Sabah olup uyanınca… / Her şey yine aynı kalsa…'

Olmuyor, işte…

Ne yazık ki…

Her şey bi'türlü aynı kalmıyor…

Okuyacağınız…

Ege'den…

Yaşanmış, unutulmaz ve dahi…

Tam da…

Aziz Nesin'lik bir hikayedir…

***

Taaa, 60 küsur yıl öncesinin…

Uşak'ın Banaz ilçesine bağlı Bahadır Köyü'ne gidiyoruz…

O sıralarda…

Demokrat Parti'ye muhalif olan bir anons…

Bangır bangır…

Ölüyü bile ayağa kaldırır; o kadar yani:

'O yalan bu yalan, Bahadır köyü muhtarı mühür yutmuş; sen söyle Menderes bu da mı yalan?'

Abovvv...

Bu da ne?

Hiç muhtar emmi Devlet Baba'nın emaneti 'mühür'ü yutar mı?

Yutmuş işte…

***

Kim o muhtar?

1954'te…

Üç oy farkla rakibine karşı kazanan…

CHP'nin adayı Ali Osman Özkan…

Allah'ı var; sıra dışı bir muhtar…

Karınca gibi çalışıyor hep başarılı işler yapıyor…

O kadar seviliyor ki…

1957 seçimleri gelip çattığında rakip bile çıkmıyor karşısına…

Bölgede…

Demokrat Parti'ye gönül verenler…

İddialara kulak verirseniz eğer…

CHP'ye yönelik…

'Vay sen misin o köyde seçim kazanan ve kazandıranlar…' diye…

Vatandaşı, inim inim inletiyorlar…

İnanılacak gibi değil ama gerçek…

Köy öğretmenleri bile sürgüne gidiyor uzaktaki okullara…

Uşak Banaz'ın Bahadır Köyü muhtarı Ali Osman Özkan'a ise…

Baskılar artarak devam ediyor…

Bu eziyet…

Sistematik biçimde 1957'den 1959'a kadar devam eriyor…

Nitekim…

Takvimler 1959'u gösterirken…

(Menderes Hükümeti'nde işler iyi gitmiyor; memleket sıkıntılı…)

Banaz Kaymakamı, yıllık izne ayrılıyor…

Yerine ilkokul mezunu Hasan Bahar'ı bırakıyor…

İşte, o vekil kaymakam…

1959'un 6 Ağustos günü…

Muhtar Ali Osman Özkan'ı…

Kaymakamlık makamına çağırarak, 'Mührü teslim et…' diyor…

Yiğit muhtar şu karşılığı veriyor; korkusuzca:

'Arkadaş, ben seçimle geldim, seçimle mührü teslim ederim!'

Vekil kaymakam, jandarmaları çağırır…

Muhtar Özkan, zeki adam…

Şıppadanak anlar, mührü kendisinden zorla alacaklarını…

Bi'çırpıda…

Mührü ağzına atar ve yutar!

Ali Osman muhtarı…

Hemen Uşak Devlet Hastanesi'ne götürürler…

Başhekim Dr. İbrahim Gülenalp…

Röntgen çektirir ve mühür midede görülür…

Ali Osman muhtar üç-beş gün gözetim altında tutulur. ..

Bi'daha röntgen çekilir…

Evet, mühür midedir!

Yani…

Ameliyat kaçınılmazdır…

O sırada…

Muhtar Ali Osman'la aynı odada yatan bir hasta…

Olayı öğrenince…

Muhtara şöyle der:

'Evlat, bunlar seni ameliyat sırasında öldürür… İyisi mi, sen başka bir hastaneye git…'

Mührü yutan muhtar…

Akrabalarının da yardımıyla hastaneden kaçırılır…

O mühür…

Artık Demokrat Partililer tarafından bir itibar meselesi olmuştur…

***

Burası hikayenin en heyecanlı yeri!

Uşak Banazlı muhtar Ali Osman Özkan'ı…

İzmir Tepecik Hastanesi'ne yatırırlar…

Bir daha röntgen çekerler…

Mühür yerinde durmaktadır…

Bir kaç gün sonra ameliyata karar verilir...

Muhtar Özkan'ın başına Mürşide adında bir hemşire koyarlar…

Ameliyat günü tekrar röntgen çekilir…

Ve görülür ki…

Mühür, artık oniki parmak bağırsağına düşmüştür…

Ameliyattan vazgeçilir…

Üç gün sonra tuvalette mühür yeniden 'gün ışığı'na kavuşur(!)

Ali Osman muhtar…

Mührü bi'güzel yıkayıp hemşire Mürşide'ye verir…

İzmirli o doktor, halden anlayan biridir…

Mührü muhtara uzatır ve şöyle der:

'Bu mühür senin hakkın… Kaybetme ve anı olarak sakla…'

***

Bitiriyoruz…

Banaz'ın Bahadır Köyü'nde yaşanan…

'Mühür Yutan Muhtar' hikayesi efsane olur…

Yıllar yılı unutulmaz, dilden dile dolaşır…

Rahmetle andığımız Muhtar Ali Osman Özkan'ın…

Neredeyse…

60 küsur yıl önce…

Vekil kaymakama söylediği gibi gibi…

'Ben seçimle geldim, seçimle giderim…' kararlılığı…

Taaa, o günlerden bugünlere…

Demokrasimizin olmazsa olmazıdır…

İyi ki de…

Öyledir…

Bu vesileyle…

Bu hikayenin 1993'un 18 Mart'ında vefat eden 'başrol yıldızı' Muhtar Ali Osman Özkan'ı rahmetle analım…

Nokta…

Hamiş: Bu benzersiz seçim öyküsünü bugünlere taşıyan Yeşil Banaz Gazetesi'nin yazarı A. Erkin Sarıoğlu'na, muhtar Ali Osman Özkan'ın torunu Avukat Güven Özkan ile o günlerin kaynak kişileri Rafet Özkan ile Yusuf Taylan'a sonsuz teşekkürlerimizle…

Sonsöz: 'Edepli edebinden susar, edepsiz ben susturdum zanneder… / Hz. Mevlana…'