Takvim yaprakları 24 Ocak’a yaklaştığında…

“Acaba, yeni bir acıyla mı geliyor?” diye kaygılanırım.

Ruhum daralır.

Çünkü sabıkalıdır; tarihe kazınmış ölümlerin buluştuğu gündür, 24 Ocak…

24 Ocak'ı yok saysak, takvimin o yaprağını koparıp atsak, diyorum!

Yılı 365 gün değil de bir gün eksik yaşasak!

Umarım ve dilerim, bugün yine, yeni bir kötü olayla karşılaşmayız.

***

Bu temennimizin ardından...

24 Ocak, ne yürekler yakmış, bir bakalım.

Çok uzaklara gitmeyelim.

Mesela 1955'te Zonguldak'ta, Ereğli Kömür İşletmeleri'ne bağlı Gelik maden ocağında grizu patlaması meydana geldi.

 52 madenci yurttaşımız hayatını kaybetti.

***

1959 yılında İstanbul’da Neşe Sineması çöktü, 37 insanımız enkaz altında can verdi.

1961’de Yassıada duruşmalarında Başsavcı Altay Ömer Egesel, Başbakan Adnan Menderes’in idamını istedi.

1966 yılında Hindistan Havayolları'na ait yolcu uçağı, İsviçre'nin Cenevre kentine inmeye hazırlanırken, Alp dağlarına çarparak düştü. 117 kişi öldü.

1977’de Türk ve Yugoslav yolcuları taşıyan otobüs, Üsküp yakınlarında Kumanova nehrine uçtu, 24 kişi hayatından oldu.

2001’de, Diyarbakır’ın çok sevilen Emniyet Müdürü Gaffan Okkan, hain saldırıda korumaları ve şoförüyle birlikte şehit edildi.

***

24 Ocak 1993, Türk basınının en acı günlerinden biriydi.

Türk basınının büyük ustası, yazar Uğur Mumcu, o gün, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu katledildi.

Aradan geçen 32 yılda Uğur Mumcu unutuldu, ne de o hain saldırının failleri yakalandı.

***

Gördüğünüz gibi pek çok 24 Ocak'ta karalar bağladık.

Derin üzüntüler yaşadık.

***

Pek çok gazetecinin idolü Uğur Mumcu'nun, hain bir saldırıda hayatını kaybettiğini nasıl öğrendiğimi dün gibi hatırlıyorum.

Denizli'de Denizlispor-Gençlerbirliği maçında görevliydim, sevgili meslektaşım Önder Çorlu ile birlikte...

Maç bitti, haberimizi yazdırdık, fotoğrafları ulaştırdık ve dönüş için saat 17.00'de hareket edecek Pamukkale otobüsünde yerlerimize oturduk.

Hareket saati geldiğinde kaptanımız koltuğuna oturdu, hemen radyoyu açtı.

Spiker ağlamaklıydı...

Uğur Mumcu'nun hain bir saldırı sonucu katledildiğini duyuruyordu!.

Önder'le göz göre geldik, kulaklarımıza inanamadık.

Gözlerimizde yaş, dilimizde yüreğimizden gelen lanetli sözcükler...

O yol bitmek bilmedi.

Yolcular, 250 kilometrelik yol boyunca katillere en ağır bedduaları etti.

***

Neydi Uğur Mumcu'nun suçu?

Doğruları yazmaktı.

Bekleyen tehlikeyi işaret etmekti.

Ne diyordu büyük usta?

"Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar, 30 sene sonra general olacaklar, Cumhuriyete karşı ayaklanacaklar!"

15 Temmuz hain FETÖ darbesini, taa o günlerde görmüştü Uğur Mumcu...

Uyarmıştı.

Uğur Mumcu, Sevr özlemi içindekilerin, ilerleyen yıllarda hortlayıp ortaya çıkacağını yazıyordu.

O özlemi çekenlerin karşısına Kuvayı Milliye ruhuyla insanların çıkacağını da çok iyi biliyordu.

Düşüncelerinden dolayı katledilen tek aydın Uğur Mumcu değildi elbette...

Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Abdi İpekçi, karanlık düşüncedeki hainlerce öldürüldü.

***

Uğur Mumcu'yu gözyaşlarıyla, "Uğurlar ola" diyerek son yolculuğuna uğurlarken...

Devleti yönetenler, "Katiller bulunacak, en ağır cezaya çarptırılacak" diyordu.

Bu korkunç olayın aydınlatmanın, bir namus meselesi olduğunu söyleyenler oldu.

Ne var ki aynı nakaratı dinleye dinleye 32 yıl geçti.

Yürekler hala yangın yeri...

***

Bugün Uğur Mumcu'yu yine büyük bir özlemle, saygıyla, rahmetle anıyoruz.

Uğur Mumcu, aradan 32 yıl geçmiş olsa da...

Öldü sanmayın sakın!

O, milyonların kalbinde yaşıyor!