Son yıllarda dünyaya hakim olan veya hakim kılınmak istenen ve popüler kültür adıyla pazarlanan yozlaşmanın en önemli ve güncel konularından biri, 2012 de Maya kehanetlerine göre dünyanın sonunun geleceği safsatasıdır.

Evlere şenlik, Marduk adında 3600 senede bir dünyaya yaklaşan bir gezegen mi istersiniz, yoksa dinozorların neslini tükettiği iddia edilen büyük meteor çarpışması benzeri olayı mı tercih edersiniz, yoksa ani bir buzul çağına giriş veya tam tersi aniden kutuplardaki kar ve buzulların eriyip dünyanın sular altında kalmasını mı uygun bulursunuz?
Bu sizin tercihinize kalmış bir şey. Yalnız kesin olan 21 Aralık 2012 de bu işin biteceğidir!...

Evet, sanki 21. Yüzyıla girmedik de karanlık ortaçağlardayız. Hiç olmazsa o karanlık çağlarda yaşayanların cehalet gibi bir mazeretleri vardı, ya bizlerin?..
Bu gün nasıl ortaçağ karanlığının sorumlusu kilise olarak görülüyorsa, 200-300 yıl sonra da 3 üncü milenyumun başlangıç yıllarındaki bu karanlığın sorumlusu, sonsuz para hırsı içindeki güçler tarafından maniple edilen medya kuruluşları olarak görülecektir. Yani değişen bir şey yok, hep para, hep hırs’…

Bizler, Marduk’’la, kutsal kase ile, Da Vinci şifreleriyle güzelce uğraşıp oyalanırken birden bire dünya Wikileaks depremi ile sarsıldı.
Teknolojinin sağladığı iletişim olanakları ile, bilginin inanılmaz bir ivme kazanan dolaşımı(bazen kirli de olsa) dünyayı yepyeni bir oluşumun eşiğine getirdi.
Nasıl 1789 deyince Fransız ihtilali ile değişen bir dünya düzeni aklımıza geliyorsa, bundan sonraki yüzyıllarda 2010 Wikileaks dendiğinde, insanlık tarihini değiştiren büyük bir devrimin ilk adımının akla geleceği inancındayım.

Wikileaks ile dünya, yeni bir dünya düzenine adımını attı. Bu 25-30 yıl sürecek bir devrim süreci olacak ama sonunda her şey değişecek. Belki bir süre kaos yaşanacak, ama sonra eminim ki yeni bir dünya düzeni gelecek. Belki devlet anlayışı bile değişecek ama ne olursa olsun gelecek düzen bu günkünden iyi olacak. Düşünebiliyor musunuz, bu son sürat hızlanan bilgi dolaşımı ile saklı gizli bir şey kalmayacak. Herhangi bir ülkenin Başbakanı’’nın veya kara para sahibi birinin gizlediği hesapları açık ve bilinir hale gelecek.

Kısaca bu kokuşmuş dünya düzenini Marduk falan değil, Wikileaks’’ın simgelediği cesur ve temiz yürekler yıkacak’…

Bunlar benim kişisel görüş ve umutlarım. Wikileaks ilk darbeyi ABD diplomasisine vurdu, sonra ufak ufak tüm dünya nasibini almaya başladı. Önümüzdeki günlerde çok daha çarpıcı gelişmelere tanık olacağız’…

Wikileaks olayının gelişimi ise bence bizim gibi ’“İleri Demokrasi’” yaşayan ülkeler için bir başka şamar oldu’…
Yazımın bundan sonraki kısmında ’“Yetmez Ama Evet’” diyen ülkemdeki sözde demokratlara(!) seslenmek istiyorum.
Wikileaks olayı, örneğin ’“Fenerden Sızanlar’” adı ile Türkiye’’de gerçekleşseydi olaylar nasıl gelişirdi acaba?.. Hiç düşündünüz mü?..

Bakın size anlatayım; İlk önce Julian Assange Silivri’’yi boylardı. Bunda hiç tereddüdümüz yok, yumurta atan gençlerin bile Ergenekoncu olduğu iddia edilen bir demokraside tabii ki Wikileaks- Fenerden Sızanların ’“Derin Devlet’” bağlantıları olduğu, 6 senede hazırlanan ve 17.000 sayfalık bir iddianame ve 500.000 sayfalık ekleriyle Yargının önüne getirilirdi’…

Julian Assange’’ın karşı tarafın rızası ile girdiği cinsel ilişkide, prezervatif kullanmaması ’“tecavüz’” sayılarak açılan davalarla ilgili olarak da Adli Tıp 2 yıl içinde bu bayanların ruh sağlığının bozulup bozulmadığı ile ilgili raporlar ancak tamamlanırdı. Fakat bu arada tecavüze uğrayan kadınlar, töre gereği ve aile meclisi kararıyla öldürülmüş olacakları için o mesele kapanırdı.

İşte ’“Yetmez ama Evet’” diyen sözde demokratlar, demokrasi anlayışımızdaki farklılık bu;
Adamı bilgiyi deşifre ettiği, koskoca ABD İmparatorluğuna karşı savaş açtığı için veya yumurta attığı, ya da protesto ettiği için coplayıp yerlerde sürükleyip, gözaltına alamıyorsun!..
Ama karşı tarafın rızası ile gerçekleşen bir ilişkide, prezervatif kullanmadığı için tutuklayabiliyorsun!..

Kafanız basmadı herhalde, sizce bu oyunda bir yanlışlık var değil mi?Tecavüzcünün bu işle ne ilgisi var, sizce normali tecavüz edilen kadının ortadan kaldırılması değil mi?

’“Yetmez ama Evet’” diyenlere son önerim de şu;
Bir yerde inzivaya çekilin; İnsan Hakları, Demokrasi, İfade Özgürlüğü, Cemaatler ve Tarikatlar gibi feodal yapıların Demokrasilerde yeri olabilir mi, bunlar Sivil Toplum Örgütü sayılabilir mi, bir arada bulunabilirler mi diye düşünün. Bir de haklarında yüzlerce şikayet ve soruşturma talebi olduğu halde yerlerinde tutulan Ergenekon Savcılarını ve Balyoz davasından iki gün önce görevden alınan Mahkeme Başkanını da düşünün ve bu arada inzivaya çekildiğiniz yerden hiç çıkmayın. Lütfen’…

Not: Türkmen Kerkük’’ün değerli sanatçısı ve dostum Abdurrahman Kızılay hakkın rahmetine kavuştu. Türkmen kardeşlerimizden sonra, Türkmen türküleri de öksüz kaldı. Allah rahmet eylesin. Ahmet Kaya’’ya ve Şivan Perver’’e ağlayan Başbakan Erdoğan’’ın, Barzani eşkıyasının insafına terk ettiği Türkmenlerden ve Abdurrahman Albayrak’’ tan haberi var mı, umurunda mı?...