Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Afganistan ziyaretine eşlik eden Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Kobani'de IŞİD'in geri çekilmeye başladığı haberlerinin geldiği anımsatılarak, bunun gelen sığınmacı sayısını etkileyip etkilemediği sorusu üzerine, Kurtulmuş, Kobani'de şu anda sivil nüfusun çok az sayıda olduğuna dikkati çekti.
Kurtulmuş, "Kobani'de hem şehirde hem de etrafındaki kırsal kesimdeki insanların büyük bir kısmı kısa sürede Türkiye'ye geldi. Bizim söylediğimiz çok sayıda sığınmacı gelebilir öngörüsü, Allah muhafaza, savaşın başka bölgelere yayılması ya da Halep gibi önemli şehirlerde ciddi güç dengeleri değişimi sonucu ortaya çıkması muhtemel sayıdır. Bu durumda yüzbinlerce hatta milyonla ifade edilebilecek yeni bir göç dalgası gelebilir. Kobani'den zaten gelecek olanlar geldi, daha fazla Kobani'den göç gelmesi zaten mümkün değil" dedi.
Kurtulmuş, "güvenli bölge" ya da "tampon bölge" oluşturulması halinde Suriye’den gelen sığınmacıların buraya yerleştirilmesinin söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine şunları kaydetti:
"Bu konuda çok kafa karışıklığı var. 3 tane kavram var uluslarası hukukla ilgili. Bunlardan birisi 'uçuşa yasak' bölge, bir diğeri 'tampon bölge'. Tampon bölge askeri amaçla da olabilir, sivil amaçla da olabilir. Bunlar bizim sınırlarımızın dışında olacak olan şeyler. Bunların olması için ya BM kararı olması lazım ya koalisyon ülkelerinin bu konuda bir karar alması, yaklaşımda bulunması lazım. Bu doğrudan doğruya Türkiye'nin yapacağı birşey değil. Bir de güvenli bölge var. Biz, kendi sınırlarımız içinde güvenli bölge oluşturabiliriz. Bununla ilgili zaten çalışmalar yapılıyor. İstediğimiz an güvenli bölgeyi oluşturabiliriz. Hem askeri anlamda sınır güvenliğimizi kuvvetlendirmek hem de dışarıda önlenemeyen, tampon bölge denilen yerde önlenemeyen çok yoğun göçmen kitleleri gelirse onları alabilecek güvenli bölge. Bu üçü birbirinden farklı şeyler. Tampon bölge ile güvenli bölge kavramları farklı."
Güvenli bölge oluşturulmasıyla ilgili olarak askeri yetkililerin nerelerin askeri ve mülteci bakımından güvenlikli hale getirilmesi konusunda çok detaylı çalıştığını vurgulayan Kurtulmuş, "Güvenlikli bölge bir tedbir, hazırlık, illa bu adım atılmayabilir de" dedi.
Koalisyon ülkeleri için savaşın uzak bir bölgede yaşandığını, pratikte bölgede yaşananların koalisyon ülkelerini ilgilendirmediğini dile getiren Kurtulmuş, "Bütün dünyadaki siyasal dengeleri bozan bir savaş, Suriye'de cereyan ediyor. Zaten dünya sistemi bırakın Suriye'deki sorunu çözmeyi Ukrayna'daki sorunu bile çözme kabiliyetini kaybetmiş bir durumda" değerlendirmesinde bulundu.
Suriye'de yaşananların Türkiye için son derece önemli olduğunu, güney sınırında yaşayan vatandaşların birçoğunun savaş bölgesinde akrabaları bulunduğunu ve oradaki denge değişikliklerinden Türkiye'nin birinci derecede etkilendiğini anlatan Kurtulmuş, "Türkiye, uluslararası sistemin insafına terk etmeden kendi güvenliğini sağlamak durumundadır, bununla ilgili her türlü adımı kararlı şekilde atmak durumundadır. Bizim güvenli bölge dediğimiz çalışma da buna matuf" diye konuştu.
Türkiye'nin 3 günde 200 bin, 4 yılda da 1,5 milyon mülteciyi kabul ettiğini, hiçbir ülkenin bunu kabul etmesinin mümkün olmadığını belirten Kurtulmuş, "Kimse böyle bir özveride bulunmaz. Ne ABD, ne Rusya, ne İngiltere bulunur. Bizden çok daha zengin ülkelerin hiçbirisi böyle bir özveride bulunmaz. Aynı zamanda askeri açıdan, her türlü güvenliği sağlayacak tedbirin alınması lazım. Bunu illa koalisyon ülkelerinin veya uluslararası sistemin alacağı kararlara bırakamayız" ifadelerini kullandı. Kurtulmuş, "Türkiye'nin hiçbir ülkenin bir karış toprağında gözü yok eyvallah. Hiçbir ülkedeki siyasi rejim değişikliğinin ne şekilde olacağı Ahmet mi, Mehmet mi idare edecek bu da bizi ilgilendirmez bu da eyvallah. Ama sonuçta Türkiye'nin fiziki, fiili olarak güvenliğini sağlamakla yükümlüyüz, onun için de güvenli bölge düşünülen tedbirlerden birisi" dedi.
Numan Kurtulmuş, "Güvenli bölgeden kastımız çok büyük bir mülteci kampı mıdır?" sorusuna "Hayır, bunu bir askeri bölge olarak düşünün. Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nün bahçesi de askeri güvenli bölgedir. Oradaki hareketlerin, giriş-çıkışların kontrol altına alındığı yerdir. Buranın büyük yerleşim yeri olmaması, çok sayıda insanın yaşadığı yerleri kapsamaması şeklinde düşünülüyor. Mevcut kamplarımızda bir sorunumuz yok" yanıtını verdi.
Kurtulmuş, bedelli askerlik sorusu üzerine, toplumda böyle bir talebin olduğunu ancak içinde bulunulan şartlarda bu talebin karşılanmasının zor olduğunu söyledi.