Tutun ki...
Fantastik bir film izliyorsunuz...
Dünyanın nimeti...
Ölmez Ağacı'nın altında gölgeleniyorsunuz...
Sırtınızı dayamışsınız o asırlık (*) heybete!
Kim bilir kaç yaşında o 'zeytin doğuran'...
Rüzgarla dalından düşen iri yeşil zeytin dile geliyor...
'N'oluyor?' demeye kalmadan...
Fısıldıyor kulağınıza:
'Dallarımda barış, dallarımda sevgi var benim...
Armağan olarak geldim siz insanlara!
Sağlık, güzellik, umut ve aşk için var oldum...
350 yılı aşkındır ayaktayım...
Birçok padişahın doğumuna, ölümüne ve yaşamına şahit oldum...
31 yaşında bir delikanlıydım 1. Mahmut Han dünyaya geldiğinde...
50'nci yaşım gelip çattığında Fransız Devrimi başlamıştı bile...
Birinci Dünya Savaşını gördüğümde...
Sembol oldu dallarım, adını 'barış' koydular...
Nazım Hikmet...
'Yaşamaya Dair' şiirini kaleme aldığında 282 yaşındaydım...
Şöyle demişti; o büyük şair:
'Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı... / Yetmişinde bile, mesela zeytin dikeceksin... / Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil... / Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için...
Yaşamak yanı ağır bastığından!'
Dallarım eğildi ama hiçbir zaman kopmadı... / Ve ben sizden... /
Hiçbir zaman vazgeçmedim!'
***
Bu aşkı her gün yaşayan 'şahane bir aile' var yanı başımızda...
Ortopedi ve travmatoloji uzmanı İzmirli Doç. Dr. Levent Köstem'i...
Aslında...
Sadece İzmir, Ege değil; Türkiye tanıyor...
Urla'nın Uzunkuyu Köyü...
Sanki şöhretli doktorun ve ailesinin gezegeni...
Çünkü...
Sıfırdan yarattığı 'dünyanın en büyük zeytinyağı müzesi'...
Eşsiz... Muhteşem... Şifa üssü...
Çeyrek asırlık bir rüya bu...
Üstelik...
Çocukluğu İzmir Buca'da zeytinliklerin içinde geçtiği için...
Biliyor 'Ölmez Ağacı'nın kıymetini...
Boş tarlalar alıp binlerce zeytin fidanı dikmiş...
Şu yaşlı dünyada ne kadar 'Zeytin Müzesi' varsa...
Hepsini gezmiş...
Bilgilenmiş; 'Yaparım bu işi evvel Allah' deyince...
Kollar sıvanmış ve...
Hedefini bi'kenara not olarak koymuş:
'Ölmez Ağacı için öyle bir müze yapacağım...'
Kendine verdiği sözü de tutmuş...
Önce çok arzu ettiği...
'Köstem Kültür, Eğitim ve Müzecilik Vakfı'nı kurmuş...
Ardından da...
Tam üç futbol sahası büyüklüğündeki...
'Zeytin Müzesi'ni yaratmış...
Dünyada eşi - benzeri yok!
Anadolu topraklarında bugüne kadar kullanılan...
Tüm zeytinyağı ezme sistemleri bire bir ölçekte mevcut...
Özellikle...
Yarınların kuşağı bu müzeyi rüyalarında bile yaşatmalı...
***
Müzenin girişi...
Ege'deki bir köyün meydanı olarak hayal edilmiş...
Projenin en ilginç yanı ise...
Levent Köstem'in doğup büyüdüğü...
İzmir'in güzel Buca'sından bakkal, mahalle kahvesi hatta...
Bir oto tamircisi bile birebir canlandırılmış...
Tabelalarındaki isimler bile unutulmamış...
***
Merak ediyor 'Zeytin Müzesi'ni gezenler...
Hayaller(!) nasıl da 'bire bir' canlanıvermişler?
Doç. Dr. Levent Köstem'e sordum...
Düşlerinin nasıl gerçek olduğunu…
Gözleri nemlenmişti...
'İnsan yaşlandıkça çocukluğunu arıyor...'
Dedi ve devam etti:
'Eğer çocukluk yıllarınız Cennet Buca'da...
Zeytinlikler arasında geçtiyse...
Köy enstitüsü kökenli ilkokul öğretmenleriniz doğayı öğretmek için...
Zeytinlikler arasında geziler düzenlerlerse...
Okul bahçesinde tarımı öğretirlerse...
Aradan yıllar bile geçse, doğayı hep ararsınız...
Zeytini ararsınız, bahçe yapar sebze yetiştirirsiniz...
Daha neler yaratırsınız neler ama...
Bir türlü çocukluğunuza ulaşamazsınız...
O hep sizden uzaklaşır ama anılar ve görsel hafıza kalır...
Hele, hele...
Zeytin ağacıyla ilgili bir tutku varsa içinizde...
Kendiniz Balkan Drama göçmeni bir ailenin torunu...
Eşiniz de Girit kökenli bir ailenin torunu olarak doğmuşsa...
Çocukluğunuzda...
Zeytinyağından başka yağ girmemişse midenize...
Hep daha çok zeytin ağacı ve...
Hep daha lezzetli zeytinyağını ararsınız...
Bizim aile olarak bu işe gönlümüz ve sevgimiz bundandır...
Hep daha çok zeytin ağacı ve...
Hep daha lezzetli Ege zeytinyağını arayıp duruyoruz...
Ama inanın...
Hiç yorulmuyoruz...
***
Doç. Dr. Levent Köstem'in eşi Güler Hanım ise...
Öyle kalıplı bir 'Sonsöz' koydu ki masaya...
Özellikle bizim yaşıtlarımızın kulağına küpedir:
'Eskisi gibi yetiştiğini bildiğiniz ürünleri yediğinizde...
Açık açık...
(Şimdi yaşıyorum işte!) diyorsunuz...
Bu bile...
Doğa'nın bize hediyesidir...'
***
Bitiriyoruz ama az - biraz 'farklı' bitiriyoruz…
Asırlar boyu...
Meyvesi, dalları ve gövdesi ile...
İnsanoğluna hizmet eden 'Zeytin Ağacı'...
Uzun yıllar yaşadığı ve...
Susuzluğa karşı dayanıklı olduğu için...
'Ölmez Ağacı' olarak anılır...
Bu özelliği nedeniyle...
Antik çağlarda zeytin ağacı ve zeytinyağının...
'Güç ve gençlik' kazandırdığına inanılırdı...
Urla'daki...
'Köstem Zeytinyağı Müzesi'ni...
Keşfetmelisiniz...
(*) Heybetli: Ululuk, büyüklük, görkemlilik...
Nokta...
Hamiş: 'İnsanlar ne zaman ki, üzüm ve zeytin yetiştirmeyi öğrendiler; barbarlıktan kurtuldular… Anonim…'
Sonsöz: 'Yetişkin bir aslanı, kaplanı uslandırıp adam etmek neyse, zeytinlik yetiştirmek de o! Yürek ister, sebat ister bu iş… / Necati Cumalı - Türk Edebiyatı'nın, İzmir Urlalı yazarı… Büyük usta Yaşar Kemal'in ifadesiyle (Yaşlanmaz Şair Çocuk) olarak anılıyor…'