Siyasal iletişimin usta isimlerinin kabul ettiği gibi Türkiye siyasal tarihinde önemli seçim tarihleri vardır. 1950, 1965, 1983 ve 1995 Genel Seçimleri ülkemizin siyasal yönünün değişiminde önemli dönüm noktalarıdır. Ancak siyasal tarihimizde hiçbir Genel Seçim 2002 seçimleri kadar önemli bir siyasi kırılmaya neden olmamıştır. Nedeni ise bu seçimlerin ülkenin kurucu değerleriyle barışık olmayıp sorunlu olan bir kadroyu iş başına getirmesidir. 2002 Genel Seçimleriyle birlikte siyasetin ekonomik ve toplumsal yapıya müdahale etmesinin önü açılmıştır. İş başına gelen siyasi kadrolar bir takım tarikatlarla işbirliği içersinde el ele vererek devlete ve devletin kurumlarına ilişkin bir revizyona girişmiş ve de geçen on üç yılda bunda başarılıda olmuşlardır.

Başlangıçta liberaller ve bazı sol kesimlerden de destek gören bu kadrolar ve bu siyasi anlayışın karşısında milyonlarca insan sessizliğe gömülürlerken ünlü Cumhuriyet Mitingleri ve Gezi Parkı protesto ve direnişleriyle silkinmeye, yaşananlara itiraz etmeye başlamışlardır. Milyonlarca yurtseverin itirazlı silkinişine iktidarın en önemli müttefiki Fethullahçı hareketin 17-25 Aralık operasyonları da eklenince iş başındaki siyasi kadrolar yavaş yavaş güç kaybetmeye, kendi aralarında anlaşamamaya başlamışlardır.

Dünya ve ülkemiz siyasal yaşamı göstermiştir ki; her siyasi parti toplumsal bir ihtiyacın karşılığı olarak kurulur ve o ihtiyaç devam ettiği sürece de varlığını ve gücünü korur. O toplumsal ihtiyaç ortadan kalkınca o siyasi partiye de ihtiyaç kalmaz. Biz iletişimciler buna ' Zamanın Ruhu' adını veririz.

İşte AKP'de 2001 ekonomik ve siyasal krizinin yarattığı ihtiyacın bir sonucu olarak doğdu ve güçlendi. Yani ' Zamanın Ruhu' ondan yanaydı. Yükselen bir itirazın, yükselen bir değişim isteği dalgasının üzerine bindi ve iktidar hedefine ulaştı. Ancak on üç yıllık iktidarının ardından bizzat kendisi ekonomik ve siyasal krizin bir nedeni haline geldi. Devlet ve onun Kurumlarında iktidar eliyle gerçekleştirilen revizyon, ekonomide yaşanmaya başlanan aşağı gidiş ve piyasadaki durgunluğa, işsizlik, yoksulluk artışı, çevre ve doğa katliamları örnekleri, yolsuzluk iddiaları ile özgürlüklerin kısıtlanması uygulamalarına bağlı olarak yasa ve yönetmeliklerdeki demokrasi dışı gerici yaklaşımlar da eklenince iktidara yönelik serzenişler, itiraz ve isyanlar son bir yılda iyice artış gösterdi. Bu artış son aylarda yapılan tüm kamuoyu anketlerinde ve sokakta kendini açıkça gösteriyor.

AKP, kendisini iktidardan edecek bir yola, uygulamaları, siyasal duruşu, içeride ve dışarıda kullandığı ayrıştırıcı üslubu nedeniyle kendi eliyle sokmuştur. Bunda da özellikle liderleri Erdoğan'ın büyük payı vardır. AKP gidicidir. Artık ' Zamanın Ruhu' AKP'den yana değil, CHP, MHP ve HDP gibi muhalefet partilerinden yanadır. AKP iç ve dış desteklerini büyük oranda kaybetmiştir. 7 Haziran Genel Seçimlerinde ipi birinci parti olarak göğüsleyecek olsa da yeniden iktidar gücünü elinde tutamayacaktır. Aday tespitleri yanlıştır. Seçim stratejileri yanlıştır. Söylemleri ve söylem biçimleri yanlıştır. Kaybetmekte olduklarını kendileri de görmekte ve derin bir travma içersindedirler. Telaş ve öfke tüm duygularını ve davranışlarını esir almıştır. Örgütleri moralsiz, öz güvenlerini yitirmiş durumdadırlar. Dikkat edin AKP camiası bu seçimlerde sokakta yok. Her seçimde kapıları tek tek çalanlar bu seçimde ortalarda görünmüyorlar. Ne yaparlarsa yapsınlar meydanları dolduramıyorlar bir türlü. STK'lar yanlarında yok. Ciddi iş adamları ve köklü holdingler den destek göremiyorlar. Yandaş gazeteleri tiraj kaybediyor, TV kanallarının izlenme oranları tepe taklak gidiyor. Askeri ve sivil bürokrasiye söz dinletemiyorlar. Bu nedenlerle seçim yaklaştıkça tüm muhaliflerine ve muhalif kesimlere karşı olan tutumlarını sertleştirmektedirler. Bu da yıpranışlarını daha da artırıyor. AKP yıllarca Fetullah Hocanın ve rahmetli Erbakan'ın kırk yıllık bir zaman diliminde yetiştirdiği deneyimli kadroları sahada ve mutfakta kullandı. Ancak o kadrolar şimdi yok saflarında. O kadroların kadınları ev ev gezerek propaganda yapmanın ustasıydılar. Parti toplum gözünde bu denli yıpranmış değildi. AKP'nin şu an elinde kalan parti tabanı deneyimsiz, tanıtım ve propaganda konusunda eğitimsizler. Hoş evleri dolaşsalar da ne olacak. Bol bol seçmenin ters köşeye yatıran soruları ve söylemleriyle karşılaşacaklar. Açıkçası her şey AKP'nin dezavantajı durumuna girmiş vaziyette. Zamanın Ruhu AKP'nin gideceğini işaret ediyor. Buna ABD ve AB yalnızlaştırmasını da eklerseniz durumu daha net görebilirsiniz. Haydi CHP, Haydi MHP, Haydi Muhalefet Partileri biraz daha silkeleyin düşecekler.