Sabahın köründe…

Otobüste yan yana oturduğumuz…

Güngörmüş tonton İzmirli…
Belli ki, içini dökecek birini arıyordu; beni buldu…

Okumaya çalıştığı gazeteyi katlayıp…

Paltosunun cebine yerleştirirken…

Gözünden anladım siyaset konuşacağını…

Ama öyle başlamadı…

Gözlüklerinin üstünden bakarak…

Fısıldar gibi…

17'nci Yüzyıldan kalma o gölge oyununu…

Çocukluğumuzun eğlencesi…

'Hacivat – Karagöz'ün final sahnesinin unutulmaz repliğini…

Fısıldayıverdi bi'anda:

(*) 'Yıktın perdeyi eyledin viran, gideyim haber vereyim sahibine heman…'

'Bu da nereden çıktı?' der gibi…

Has İzmirli'ye 'Anlamadım!' der gibi baktım…

O bakış yetti…

Alsancak Talatpaşa'da ininceye kadar O tonton İzmirli'yi dinledim…

Konuştukça açılıyor…

Açıldıkça konuşuyordu…

Belli ki…

Harbi CHP'liydi ama…

Anlattıklarına bakılırsa ilk kez 'seçim' eşiğinde bu kadar dertliydi…

O anlattı, ben dinledim…

***

'İzmir'de beş yıldır görev yapan CHP'li başkanlar arasında sadece üçü devam ediyor… Geride kalan 25 başkan bu kadar yeteneksiz ise beş yıl önce İzmirlilerin teveccühünü görüp nasıl başkan seçilmişler? Ha'di versin birisi bu sorumun cevabını…'

***

'Bak mesela, hiç konuşmayan bir İzmir milletvekili bile dayanamadı konuştu… Tanırsın canım, Tuncay Özkan bile sözüm ona değişimin yarattığı liste için Siyasi Cinayet diyor… Bununla da kalmıyor CHP'nin en tepesine, (Kararlarınızı gözden geçirin!) diye sesleniyor… Bence doğrusunu yapıyor… Siz de aynı fikirde değil misiniz?'

Suskunluğumu bozmuyorum; n'olur n'olmaz…

Ama tonton hemşehrim 'değişimin yarattığı kaos'tan bahsetmese…

Belli ki rahat etmeyecek; devam ediyor…

***

'Gördünüz mü? Karşıyaka'da aday adayı iken Karaburun'dan aday gösterilen Nurşen Balcı, Karaburun'un eski başkanı Serdar Yasa'dan randevu istemiş… O da ne yapmış?'

Meraklı gözlerle bakıyorum…

O aldırmıyor; devam ediyor anlatmaya:

'Karşıyaka'dan aday oluyorsunuz; Karaburun'a yollanınca (evet) diyorsunuz… Size randevu filan veremem…'

***

Siyaset konuşkanı hemşehrim; belli ki…

CHP'nin adaylarını mercek altına almış…

Takıldığı bi'aday var; diyor ki:

'Bakar mısın şu işe… Mustafa Denizli'nin kızı (Lal Denizli), Urla'dan aday adaylığı başvurusu yapmıştı; bi'de ne görelim? Listeyi devşiren CHP yönetimi kızın yerine değiştirdi babasının memleketi Çeşme'den aday gösterdi… Çok amatörce, çoook…'

***

Hız kesmeyen hemşehrim, sır verir gibi kulağıma doğru eğildi:

'Biliyor musunuz, Çiğli'de CHP'nin adayı türkücüymüş…'

Yeterli bilgisi olmadığını anlayınca eklemek sorunda kaldım:

'Konservatuar mezunu, okullu bir ses sanatçısı olarak biliyorum' dedim ve ekledim:

'Zülfü Livaneli, Fatma Girik, Sabahat Akkiraz var mesala… Ediz Hun, ANAP'tan milletvekili olarak Gazi Meclis'e girdi… Ayrıca, istekli olanlar vardı… Barış Manço, Halil Ergün, İbnahim Tatlıses hep bi'yerlere takıldılar… Hatırlamadınız mı?'

İki aşamalı cevabımdan pek hoşlanmadı; yine de susamış gibi 'siyaset' konuşmaktan daha doğrusu CHP'yi konuşmaktan bir türlü uzaklaşmıyordu:

'Bayraklı Belediye başkanı söyledi açık açık; (Adayları değiştirmekle değişimden söz ediliyorsa bu adam kayırmacılık olur…) Değişim böyle mi yapılır?'

İneceğim durağa yaklaşıyordum; hareketlendim…

Benim gibi 'suskun dinleyeci'yi kaybeden hemşehrim…

Arkamdan seslendi:

'Yoksa sen de siyasetçi misin?'

Kapıya doğru seğirtirken…

'Hoşça kalın…' dedim…

Gözlerindeki ışık söner gibi oldu…

Veda eder gibi şöyle dedi:

'CHP'nin bu seçimde özellikle de İzmir'de yaptığı hatalar için hiçbir şey söylemediniz ama… Olur mu böyle şey… Hep ben konuştum…'

Aynı otobüste olduğumuz için…

Her zaman karşılaşma şansımız vardı…

Söyleyemedim…

Kapı açıldı; el sallayarak veda ettim…

'Bileğimi kes, CHP akar…' diyen hemşehrim…

Ne kadar çok konuşmuştu…

Dinlerken bile yoruldum…

Otobüsteki o sohbet, bana sorarsanız…

'CHP'nin Çatı Katı'nın mutlaka dikkatini çekmeli…'

Çünkü…

Otobüsteki ak saçlı İzmirli'nin anlattıkları…

Türkiye'nin herhangi bir köşesinde değil…

Siyaset arenasında…

'İzmir, CHP'nin kalesidir!' diyenlerin…

Kulağına 'toz kaçıracak' kadar önemlidir!

Dikkatli oluna…

Nokta…

Hamiş 1: 'Acaba diyorum… Belediye başkan adayları belirlenirken çok mu aceleye getirildi? Başkan adaylarının bazılarının isimleri aslanlar gibi tartışılmadı mı? CHP'nin Çatı Katı'nda minicik de olsa bi'pişmanlık var mı?'

Hamiş 2: (*) 'Hacivat, hayal perdesinden sundukları oyunun bitiminde, (Yıktın perdeyi eyledin viran, gideyim haber vereyim sahibine heman) diyerek çıkar gider. Depremden bu yana sık sık kullanılmakta olan Farsça kökenli 'viran' sıfatı 'yıkılmış'/'harap' anlamına gelir; isim işlevi taşıyan 'virane' ise 'yıkıntı'/'harabe' demektir.

Sonsöz: 'Politikada olmak, futbol antrenörlüğü gibidir… Oyunu anlayacak kadar akıllı, ciddiyetine inanacak kadar da budala olmak gerekir… / Eugene Mc Carthny – Amerika Birleşik Devletleri Eski Senatörü…'