Tayfun MARO
Türklerin İslamiyet ile sınavı
5 Ekim 2011 Çarşamba

Eskiden biri, “elhamdülillah müslümanım” dediği zaman; sadece, onun inançlarıyla barışık yaşayan biri olduğunu anlardım.
Bugün ise, çok daha fazlası olabileceğini düşünüyorum:
Nasıl bir müslüman? İslam şeriatı yanlısı mı? AKP’li mi? Alevi mi? “Müslüman Kardeşler” sempatizanı bir Sünni mi? Kadınların kapanmasını savunuyor mu? Laisite yanlılarına düşman mı? Bir cemaate üye mi? Atatürk’ten nefret eden biri mi? İngiliz sömürgesi olmayı tercih eden biri mi? Dindar olmayanların yaşam hakkına saygılı mı?
 
Sorular… sorular… sorular…
Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu değişim sürecinde, toplumu ayrıştıran politikalar, dayatmalar ve oldu bittiler zihinleri bulandırıyor.
Beni doğuştan müslüman kabul eden ve nüfus kütüğüme “dini: islam” kaydı düşen devlet, günün birinde; “her müslüman Kur’an hükümlerine göre yaşamak zorundadır” derse ne olacak?
Cumhuriyet’in laiklik ilkesi gereği toplumsal yaşamda kurulmuş olan “Kur’an/demokrasi” dengesi, Kutsal kitabın hükümleri belirleyici olduğu zaman nasıl etkilenecek?
Yeryüzü pratiği bize gösteriyor ki, İslamcı düşünce, ilk önce demokrasiye son veriyor. Demokrasi dogmalarla yaşamaz, din ise dogmasız olmaz.
 
Cemaatlerin Cumhuriyet’i yeniden yapılandırma konusundaki iştahı biliniyor. Devletin kurum ve kuruluşlarını islamlaştırma hangi aşamaya geldi bilemiyorum ama hayli yol aldıkları artık sır değil.
İnsanların inançlarını özgürce yaşama hakkının önündeki engellerin kaldırılması talebi, iktidar tarafından sistemin islamlaştırılması olarak algılandığı için, islami yaşam normları toplumsal yaşamı örtmeye başladı.
Bu gelişmeden, “aydınlanma düşüncesi”nin yerini, “dogmatik düşünce”nin almaya başladığını anlayabiliriz.
İktidar çevrelerinden akademisyen, yazar ve kanaat önderlerinin, pozitivist düşünceye, Aydınlanmaya saldırırken kendilerini ele verdiklerine sıkça tanık oluyoruz.
Aydınlanma fikrine karşı çıkıyorlar, fakat yerine dogmatik düşünceyi koyduklarını söylemek konusunda çok ketum davranıyorlar. Onun yerine, demokrasi, özgürlükler, insan hakları gibi kavramları ağızlarında geveliyorlar; görüşlerinin netliği tam orada yok olup gidiyor. Çünkü, onlar için insan hakları, demokrasi ve özgürlükler, islami normlara göre belirlenmesi gereken kavramlardır.
Bir devlette toplumsal ilişkilerin düzenlenmesinde, hukukun oluşturulmasında, kamunun yönetiminde ve siyasal kararlarda din veya yerel kültür normlarının belirleyici olması, laiklik ilkesini ortadan kaldırmadan mümkün değil.
Liberaller ve islamcılar, laiklik ilkesi ile İslamcılık arasındaki bu çatışmayı, aydınlanma düşüncesinin, pozitivist düşüncenin reddi yoluyla dile getiriliyorlar; ancak, reddedilenin yerine koyduklarının İslamcı düşünce olduğunu söylemek konusunda çok çekingenler.
Çekingenler çünkü, onlar da biliyorlar ki, halkın indinde, İslamiyeti “inanç” olarak içselleştirmek ile “sosyal sistem” olarak benimsemek aynı şey değil.
Ülkede genel olarak birinci durumun benimsendiğinin farkında olan iktidar çevreleri, bu gerçeği gözden uzak tutmak ve oldu bittilerle sistemi dönüştürmek istiyorlar.
 
Türkiye’de islami değerlere dayalı bir devlet fikrinin başarılı olması halinde laisite ve tolerans fikri çöker, uluslararası sistemin arzuladığı gibi, ülke üç parçaya ayrılır.
 
Bu topraklar üzerinde yaşayan herkes bir karar verecek.
Yeni anayasanın hazırlanma süreci, “barış içinde bir arada yaşamak” konusunda mutabakat oluşturmak için önemli bir imkan sunuyor.
Anayasa, sadece hukukçuların, anayasacıların hazırlayacağı bir hukuk metni olmaktan ziyade, halkın ortak iradesine dayalı bir toplumsal mutabakat metni olmalı.
Dine ve ırka dayalı normlar üzerinden sürdürülebilir toplumsal mutabakat sağlanamayacağını hepimizin anlaması gerekiyor.
Ya uzlaşmayı öğreneceğiz ya da herkes kendi yoluna gidecek.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Korkmaz 7 Ekim 2011 Cuma 18:56

Konuyu biraz daha açalım; Anayasamızın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dâhi edilemez ilk 4 maddesinin 2. Maddesi gereği;Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk Milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk devletidir.Bu madde kanunun 4. Maddesi ile korunur. TC var olduğu sürece (kıyâmete kadar) bu maddeler kalacaktır.Tayfun Bey’ in söylediği gibi, bu maddelerin değişmesi hâtâ, ruhunun zedelenmesi bölünmeyi veya bölünme bu maddelerin değişimini zorlar.Bu durum tehdit algısıdır ve otomatik cevap alır.Halep oradaysa arşın burada.

Yorumu oyla      13      6  
Korkmaz 7 Ekim 2011 Cuma 09:44

İslâmi değerlere matuf bir bir rejimin sonu çok büyük kan dökümü demektir. Türkiyede bir zamanlar Erbakan islâmi devrime ithafen bir söz söylemişti. ' Adil Düzen gelecek, ama kanlımı gelecek kansız mı onu bilemiyorum' demişti.Anayasamızın değiştirilemez değiştirilmesi teklif dâhi edilemez ilk ilk fasıllarını lütfen dikkâtlice gözden geçiriniz.İlk 5 madde hariç her konuda uzlaşı sağlanabilir.Saygılarımla

Yorumu oyla      13      6  
nilaysermikökkılınç 6 Ekim 2011 Perşembe 12:25

Sn.Yazar yazınız nedeniyle sizi tebrik ederim.Üzerine söylenebilecek bir söz yok gerçekten.Albert Einstein'ın sözlerini ben çok seviyorum.Buraya da alıntı yapmak iyi olur. "ifade özgürlüğünü yasalar tek başına garanti edemez.Herkesin kendi düşüncesini cezalandırma olmaksızın açıklayabilmesi için toplumda hoşgörü mevcut olmalıdır " saygılarımla

Yorumu oyla      13      6  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Atatürk’ten rövanşı alacaklar da…
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Halkın gerçek gündemi sahnede!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Şimdi ne olacak?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (10) 'Bak Postacı Geliyor'
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva