Gönül Soyoğul
Projem yok, hayalim var benim…
1 Haziran 2011 Çarşamba

Güzel Türkçemizde güzel bir deyim vardır hani, ‘ağzıyla kuş tutmak’ diye.
Başbakan Erdoğan da seçim süreci başladığından beri, her il için ayrı kuşlar tutuyor ağzıyla. Beklenen gün geldi çattı, bugün de İzmir için tamamı 2023’de tutulacak kuşları açıkladı sayın Erdoğan.
Bir aydır çene yoruyorduk; hayaldi, neyse ki gerçek oldu.
*
Dün ege tv’deki ‘Söz meclisten içeri’ programında da söylemiştim, bu seçimin genel seçim gibi bir seçim olmadığını; yine söyleyeceğim.
Sanki miting meydanlarında, televizyonlarda konuşan Başbakan değil de İstanbul’un, Ankara’nın, Diyarbakır’ın, İzmir’in kısacası 81 vilayetin belediye başkanı.
Ağzını iki şey için açıyor sayın Erdoğan.
Bir, rakiplerine saydırmak için,
İki, hangi şehre ne yapılacağını anlatmak için.
Ortada milletvekilli adayları var ama sanki ülke, ‘genel’ değil de ‘yerel’ seçimden geçiyor gibi. Sanki hükümet değil belediye başkanı seçiyoruz ve tek belediye başkan adayı Recep Tayip Erdoğan; sahalarda dolananlar da ‘milletvekili’ değil, ‘belediye meclis üyesi’ adayları.
Geleceği yönelik kurmamız gereken hayaller zinciri ise, uydu kentler, imar planları, kanallar, duble yollar, havaalanları, barajlar, hızlı trenler, metro ağları, tüp geçitler…
Geleceğimiz, inşaat ve imara endeksli.
Kendi ortaya attığı Başkanlık sistemini ağzına bile almayan, Anayasa değişikliği konusuna hiç dokunmayan, ‘açılım’dan 180 derece dönüp üstüne bir de ‘Kürt sorunu yoktur’ deyip her Allahın günü BDP’lilere MHP ağzıyla seslenen Başbakan’dan, siyasal/toplumsal alanda atacağı adımlara ilişkin bir cümle almak bile, ne mümkün.
Geleceğimizi inşaat ve imardan çok daha fazla ilgilendiren konularda çözüm yollarını tartışmak, ileri demokrasinin kurumlara nasıl yerleştirileceği hakkında bir fikir sahibi olmak da yok bu seçimde.
Varsa yoksa hızlı tren/uçan yol/kaçan geçit.
*
 ‘İzmir’e layık olduğu değeri vereceğiz’ diyen Başbakan Erdoğan’a ‘geç olsun/güç olmasın’ demek de mümkün, muhalefetin diliyle ‘aklınız yeni mi başınıza geldi, 9 yıldır neredeydiniz’ diye seslenmek de.
İki yolu da seçmiyorum ben.
Bir yurttaş olarak, ‘gelecekte beni/bizi nasıl bir Türkiye’nin beklediği’ ilgilendiriyor bu seçimde.
Çünkü bu seçimde bir hükümet seçeceğiz, bir başbakan seçeceğiz, bizi yönetecek kabineyi belirleyeceğiz.
Bu hükümet, gelecekte bana ne vaat ediyor?
Bu hükümet bana daha adaletli, daha özgürlükçü, kendim ve çocuklarım adına, ülkemin insanları adına korkmadan nasıl yaşayabileceğim konusunda ne söylüyor?
*
Çağdaş yollardan, çağdaş ulaşım araçlarıyla terlemeden/üşümeden işime gidip gelmeyi, arabaların içinde tepe sersemi olmadan, trafikte saatlerce dur/kalk yapmadan akıp gitmeyi, bir yerden bir yere zaplanmış gibi ışık hızıyla yol almayı elbette istiyorum.
Yayaların taşıtlardan çok daha fazla önemsendiği yollarda yürümeyi, can güvenliğimin tehdit altında olmadığı sokaklarda pedal çevirmeyi, elbette hayal ediyorum.
Limanlarının vızır vızır işlediği, turistlerin sokaklarında/caddelerinde kaynadığı bir kentte, sokakları/caddeleri dünya insanlarıyla paylaşmayı, elbette şiddetle arzuluyorum.
Ama önceliğim sadece yaşanır kentler değil.
Ben bu ülkede önce huzur istiyorum.
Bu ülkede sabah kalktığımda yazılmamış kitaplar için gazetecilerin cevaevlerine tıkılmayacağını bilmek istiyorum.
İnsan için, görevleri olduğu için yapılanların sürekli başımıza kakılmadığı bir ülke istiyorum.
Birbirini seven, birbirini sevmese de birbirine, yaşama hakkına, hayat biçimine, inanışına saygı gösteren, hınç/düşmanlık beslemeyen, ağızların nefret yarışı yapmadığı bir ülkede yaşamak istiyorum.
Çocuklarımızın saçma sapan sınavlarda helak olmadığı, adil biçimde yarıştırıldığı, yeteneklerinin heba edilmeyip değerlendirildiği, dershane kabusundan kurtulmuş parasız eğitimin verildiği, evlatların iş bulup/iş kurup anne/baba eline bakmak zorunda kalmadığı, annelerin/babaların dershane taksitlerini ödeyemediği için cezaevlerine düşmediği bir ülke düşlüyorum.
Sanatçıların bizden/ondan diye bölünmediği, onurlarının kırılmadığı, heykellerin ucube diye yıkılmadığı bir ülkede, her gün bir skandalı konuşmak/izlemek zorunda kalmayacağımız bir vatan toprağında uyanmak istiyorum.
Topraktaki bir karıncanın, ağaçtaki bir tırtılın, bir böceğin bile yaşam hakkını savunan; tabiatı da ‘ana’ bilen insanlarca yönetilmek istiyorum.
Ben, Hopa’da ölen bir vatandaşı için “Tabi bu arada bir tanesi de kalp krizi geçirerek, kimliğini bilmiyorum, üzerinde durmaya da gereğini duymuyorum, kalp krizi sonucu ölmüş” demeyecek, kendisini protesto eden, kendisine oy vermemiş bir öğretmenin bile ölümünden üzüntü duyabilecek bir Başbakan görmek istiyorum.
Ben proje manyağı olmak değil, kim/ne olursa olsun her insanı insan olarak gören, ‘hakikat, vicdan ve delikanlılık katsayısı’ yüksek anlayışın hakim olduğu bir ülkede yaşamayı hayal ediyorum.
*
‘Bırak bu romantikliği’ diyeceklerin çok; bunları isteyenlerin az olduğunu bilsem de yalnız olmadığımı…
Hayalin gerçek olduğunu görmeye ömrüm(üz) yetmese de… 
Böyle bir ülke hayal etmekten asla vazgeçmeyeceğimi(zi) biliyorum.
‘Belki de asıl çılgınlık budur’ diyorum… Bilemiyorum.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 6 yorum var, 6 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
K. Güven 2 Haziran 2011 Perşembe 22:36

Çok yerinde bir tespit. Siyaset "politikalardan" "projelere" indirgenirse olcağı buydu. Kimse politikalarını sormuyor proje soruyor, o da fikirden öteye geçmeyen uçukluklar oluyor.

Yorumu oyla      13      8  
HÜRCAN TÜRKMEN 2 Haziran 2011 Perşembe 17:38

Kalemine sağlık İktidarı tek başına dokuz yıl elinde tutan her yönetim en az bu kadar ama eminim daha da fazla yol,bina yatırım yapacaktır elbette.Bunlar övünülecek çok şey değil.Esas önemlisi sizin de belirttiğiniz gibi demokrasi ve özgürlüktür.Ülkemizin geldiği nokta ortada.Muhalefet eden herkes korku içinde.Bir kaç fantezi yatırıma,kaldıki bir çoğu yandaşlar için rant kapısıdır,Türkiyede üretilen toplam değerleri değerlendiremeden tav olanlar bence çocuklarımızın geleceğine ihanet edenlerdir.Ağustostan sonra internet erişimi de İran gibi olacaktır.Ama destekçilerin bu konuda rahatsız bile olduklarını sanmıyorum.

Yorumu oyla      15      8  
Mukadder Kızılca 1 Haziran 2011 Çarşamba 21:17

Ben onu bunu bilmem bizim durumumuz belli AKP’nin dediklerinin “mala, davara zararı var mı? yok mu?” diye bakarım. Dediklerinin zararı yok faydası var. O zaman oyumu veririm. Bir dahakine beğenmezsem vermem. İzmir’i alıp götürecek değiller ya. AKP gelsin.

Yorumu oyla      17      11  
Himmet Yıldız 1 Haziran 2011 Çarşamba 20:38

Gönül abla düşünsene tayyip erdoğan izmir belediye başkanı olmuş. sen bile oy verirsin. uçar bu izmir uçar. bir tarafa büyükşehir belediye başkanı olarak tayyip erdoğanı koy öbür tarafa aziz kocaoğlunu. valla izmir akp nin kalesi olur. İzmir uçacak abla sen de yaşadın izmir uçarken sende faydalanacan

Yorumu oyla      18      12  
Y.O 1 Haziran 2011 Çarşamba 18:53

İnsanlık onurunu gözeten, insan odaklı hizmet üreten ve bir toplumun mutluluğunu hedefleyen daha somut bir düş düşünemiyorum. Bu bir "çılgınlık" değil, idealin ta kendisidir. İletiniz yerine ulaşmıştır. Mutlu, onurlu bir ülke yaratmak hayaliniz, hayalimdir... Başarılar...

Yorumu oyla      19      9  
O.T 1 Haziran 2011 Çarşamba 17:53

Bir yerde '12 Hazirancılar mıncıklaya mıncıklaya hayallerimizi de dejenere ettiler' demiştim. Ve İzmir'den 'özgürlük' isteğimi iletmiştim. İzmir'i farklı kılan anlayışı sanırım değil eminim ki bu. Zor anlaşılıyoruz belki. Ama sizlerin ifade yeteneği anlaşılmamızı kolaylaştıracaktır.

Yorumu oyla      18      8  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Gönlüm hep seni arıyor neredesin?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli giderek kendini daha kötü hissediyor
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Tire pazarında…
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İsrailli çocuklara mektuplar (2) Barış sizin elinizde çocuklar!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Yaşamak...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva