‘En büyük koltuk, halkın gönlündeki koltuktur.’

Kimi politikacılar böyle söylese de, samimi düşüncelerinin bu olduğuna pek de ihtimal vermemek gerek…

Koltuk öyle tatlı geliyor ki, çoğunlukla seçimle gelen kimileri, bir daha da bırakmak istemiyor. Üstelik, fiilen yenilerini bile oluşturuyorlar ; ünvanıyla, odasıyla, sekreteriyle aracıyla…

Özellikle Belediye Başkanı ve milletvekilinden, yeniden aday olmayanlar pek nadir olur. Hele de olumsuz seçim sonuçlarından sonra, ön açma gibi bir eylem de, çok nadirattan olur!

Uygulayanlardan biri, rahmetli Deniz Baykal olmuştu. 2009 seçimlerinde parti baraj altında kalınca Genel Başkanlıktan ayrılmıştı. Ama ilk kurultayda yeniden geri dönmüş, baraj maraj da unutulmuştu. Geçmişin akılda kalma süresi de zaten… 23 gün kadar değil miydi.?

***

Ziya Paşa… 19.yüzyıl Osmanlı’sının önemli Devlet ve fikir adamı, şair ve yazarıydı… Namık Kemal ve Şinasi’lerle, Batılışma kavramını ilk ortaya atan Jöntürk aydınlarındandı…

İşte bu Ziya Paşa demiş ki, “Ayinesi iştir kişinin lafa… bakılmaz.“ Ve yine demiş ki, “Şahsın görünür rütbe-i aklı… eserinde.”

Atatürk, Arap alfabesi yerine, Batı alfabesine geçerek, bu kültürle bağlarını kopardığı gibi, yaptığı reformlarla Türkiye’nin ; kendini dönüştürmesinde, dünyaya başarı örneği oldu.

Ama, Batının özellikle siyaset kültüründen pek nasip alınmadığı bir yana… en azından tekçi Ortadoğu siyasi kültüründen kendini sıyıran, sol ya da sosyal demokratta fazla çıkmadı!

Yani Atatürk reformlarına rağmen de, Ziya Paşanın endişeleri çoğunlukla kalıcı oldu.

Sonuçta dediği gibi, lafa değil, eyleme bakmak gerekir oldu…

***

10 yıldırdır sessiz kalan, CHP’nin 10 yıl Genel Sekreterliğini yapan Önder Sav’ın, Cumhuriyet Gazetesindeki haberle artık bu sessizliğini bozduğu anlaşılmaya başlandı…

Sessizlikten sesliliğe geçen Önder Bey…

Üstlerdeki ‘tozu silkeleme’ ye de başlayacak demektir… Çünkü Genel Sekreterliğinde, bizim de Genel Merkez Avukatı olmamız nedeniyle, o tarihler de yakın temas ve tanıklığımız oldu…

***

Önder Bey, Atatürk ve Cumhuriyet değerlerinin, ve CHP’nin… Yılmaz bir savunucusudur. Ankara Baro Başkanlığı ve TBB Başkanlığı da yapmış bir büyük hukukçudur. Ecevit’in ilk döneminde Çalışma Bakanlığı da yapan, yetkin bir politikacıdır…

Ankara Milletvekili olarak Grup Başkan Vekili de olan Hakkı Süha Okay’ın ve Bizim, kendi tabiriyle ‘satır aralarını iyi okuyanlardan’ biri olarak, arada siyaset sohbetimiz de olurdu.

O sıralar kaset olayı nedeniyle Deniz Baykal, Mayıs 2010’da CHP Genel Başkanlığından istifa etmişti. Partide Genel Başkan arayışları da başlamıştı… Adı geçenler arasında, Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’da vardı ama, arada, aday olmadığını da söylüyordu…

Önder Bey de kim olabilir gözleminde iken, bir konuşmamız olmuştu : Sorusu üzerine de, “Genel Başka siz olmalısınız” demiştim. Çünkü, rahmetli Demirel gibi, örgütü ve insanları, adı, yüzü ve hikayesiyle tanıyan, ender insanlardan biriydi…

Önerimize cevabı “ama ben bunu hiç düşünmedim “ oldu. Israrımızı sürdürdük…

‘Hiç değilse kurultaya kadar da olsa, bunu yapmalısınız’ diyordum.

Ama, uzun olmayan bir süre sonra Önder Bey, Kemal Kılıçdaroğlu’nun elini havaya kaldırdı ve “adayımız” diye ilan etti… Artık yeni bir Genel Başkan doğuyordu!

Sonrası malum. Her devrim önce kendi evlatlarını yerdi… Bu kural değişmedi !

İyi Pazarlar…