Gönül Soyoğul
Keşke beynine de botoks yaptırsa!
27 Mayıs 2011 Cuma

“Pohpohlama doğanın bir parçası. Sadece insanlar arasında değil, primatlar dünyasında da yağcılık diz boyu. Fark şu ki; primatlarda, sözlerin yerini hareketler alıyor. Küçük maymunlar, büyük maymunların testislerini okşuyor.
Hiyerarşik merdivenin alt basamaklarında olanlar, iltifatla yukarı doğru yükselmeye çalışırken, üstteki kişi ise bu övgülerle kendini iyi hissediyor.”
Amerikalı araştırmacı Richard Stengel, kaleme aldığı kitabında, insanların ve hayvanların yerlerini korumak ve ilerlemek için, nasıl birbirlerini pohpohladığını anlatıyor. Stengel'in kitabının adı ‘You’re Too Kind - A Brief History of Flattery' (Çok Naziksiniz - Yağcılığın Kısa Tarihi).
Çevresindeki insanlardan, editörlerden toplumun önde gelenlerine kadar, insanların övgüyü sevdiğini gözlemleyen ve bu gözlemlerine dayanarak böyle bir kitap yazmaya karar veren Stengel’e göre, ‘Yağcılık hayli evrensel bir olgu. Övülmek herkesin hoşuna gidiyor.’
‘Stratejik dalkavukluğun’ işe yaradığı konusunda hiç şüphesi olmayan Amerikalı editör, kitabında başarılı olmanın püf noktalarına da işaret ediyor; kişinin ‘kendi statüsünü yükseltmek için' uyguladığı bu tekniğin kökeninin yüzlerce yıl geri gittiğini söylüyor.
Stengel için politikacılar, yağcılık konusunda bir numara. Örnek olarak da eski ABD Dışişleri Bakanı Henry Kissinger'i gösteren Stengel’e göre, pohpohlama mekanizması hayatın her aşaması için geçerli ve özellikle de hiyerarşik ilişkilerde ön plana çıkıyor.
*
Ajda Pekkan’ın geçen gün Egemen Bağış hakkında ettiği, ardından Uğur Dündar’ın Kanal D radyoda söylediği, "Bunlardan sanatçı falan olmaz. Yalakalığın kitabını yazıyor adeta.. 'Allah sizi başımızdan eksik etmesin. Sizin için canımı veririm' diyor. Sanatçı dediğin bu kadar yalaka olamaz. Sanatın bu kadar alçaldığı başka bir durum var mıdır? İnsan dinlerken/okurken utanıyor" yorumunu da duyunca; aklıma, Stengel’in ‘Yağcılığın Kısa Tarihi’ kitabı geldi. Primatlar ve Pekkan arasındaki bağlantı…
Daha önce, bu değil de herhangi bir nedenle ‘bir Ajda yazısı’ yazmış olsaydım… Muhtemelen,
“Ajda Pekkan’ı seversiniz/sevmezsiniz. Halini/tavrını cool/yapmacık bulur ya da o kendinden menkul davranışlarından hoşlanırsanız.
Her daim bakımlı/gergin/pür makyajlı bir kadın olarak yaş alıp yaşlanmayışına gıcık olabilir ya da tam tersi, doğaya meydan okuyuşuna hayranlık duyabilirsiniz.
Şarkılarına/sahnesine bayılanlardan veya o şarkıları söylerken müzikle zerrece uymayan hareketleriyle eğlenip ‘şarkı söyle ama lütfen dans etme’ diyenlerden de olabilirsiniz.
Lakin, hangi tarafta olursanız olun, Ajda’yı hangi gözle görürseniz görün; Türk popunda yarım asırdır var olan bu kadını yok sayamazsınız” mealinde bir şeyler karalardım.
Ve geçip gitmeyen gençliğine de atıfta bulunup “Ajda vardır ve muhtemelen de hepimizi gömecektir!” diye noktalardım.
Şimdi..
Bu saatten sonra ‘Hoş gör sen’ şarkısını mırıldanacak değilim elbet.
Kendisine ‘süper star’ damgası vurulmuş bu hanım sanatçımız, artık en azından benim gönlüme ‘süper yağcı’ olarak da kazınmıştır ki; adını/şarkılarını duyduğum, yüzünü kazıdığı tişörtlerini gördüğüm anda, midem kalkmaktadır.
Egemen Bağış’a ‘sizin sanatçılar için yaptıklarınıza (onlar neyse artık!) minnettarız’ demekle yetinmeyip iltifatlarını ‘ölürüm ben sizin için’le noktalayan, böylece yağcılık ve yalakalığın sınırlarını zorlayan Ajda Hanım, niye böyle bir ‘yağdanlığa dönüştü’ diye merak etmekten,
‘Hiyerarşik olarak yükseleceği daha ne kalmıştı’ diye düşünmekten de kendimi alamıyorum…
‘Cumhurbaşkanı Gül için İzmir’de köşk yaptırmayı’ öneren bir meslek örgütü başkanının bu iltifat karşılığında neler kazanabileceğini az/çok tahmin edebilirken; Ajda Pekkan için ‘süper starlık’tan daha ötesinin ne olabileceğini bir türlü çıkaramıyorum çünkü…
Büyük düşünememek/hiyerarşik hayal sistematiğinden yoksun olmak da; böyle bir şey olsa gerek!

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Stoilov’a nazar değdi!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Gönlüm hep seni arıyor neredesin?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli giderek kendini daha kötü hissediyor
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Tire pazarında…
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İsrailli çocuklara mektuplar (2) Barış sizin elinizde çocuklar!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Yaşamak...
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva