Gönül Soyoğul
Jül Sezar Demirtaş ve Brütüsleri…
8 Şubat 2012 Çarşamba

Hareketli/aksiyoner günler yaşanıyor İzmir Ticaret Odası’nda bu aralar…
Kâh muhaliflerin, kâh 20 yılda yerinden bir dirhem kıpırdatılamayan Ekrem Demirtaş’ın sözleri/vukuatları ile gündemde İzmir’in bu eski meslek kurumu…
Ege TV’deki ‘Söz Meclisten İçeri’ programında da bizim gündem konularından biri oldu odada yaşananlar.
Bugün baktım ki, sayın Demirtaş Hürriyet Ege’den sevgili meslektaşımız Banu Şen’e dökmüş içini.
Oda’da yaşananları kendince, bir cümleyle anlatmış; ‘Tarihte Brütüsler hep olmuştur’ vecizesiyle, tüm yaptıklarından/yapamadıklarından sıyrılıvermiş.
 
Kendisini ‘kahraman Sezar’, aykırı sesleri ise ‘Brütüs’ ilan etmek kolaycılığı, güzel ülkemde küçük/büyük bütün iktidar sahiplerinin sarılıverdikleri en şıpınişi savunma silahıdır ne de olsa…
O silaha Ekrem Bey’in de ihtiyaç duymasını anlayışla karşılıyoruz. Da…
Üzerindeki bütün günahlardan/hatalardan sadece başkalarını sorumlu tutarak, ‘benim de şöyle hatalarım oldu, o hataların bir kısmına benim şu/bu davranışlarım yol açtı’ demeden, bir yılanın üzerindeki deriden sıyrılır gibi tazelenmek… Mümkün müdür?
20 yıl süresince iktidar olup da hiç hata yapmamak, hiç kalp kırmamak, bilerek ya da bilmeden günah işlememek, yıllar ve yıllar boyu, en küçük bir kusura dahi bulaşmamak, o iktidarı ferah feza canı pahasına korumak… Olası mıdır?
Değildir elbet.
Olmadığı için de Ekrem Bey’in her türlü numarayı/fitne fesatı/arkadan dolanmaları/falanı filanı ‘Brütüsler’in sırtına yükleyip ‘ben ne yüce ulu insanım’ tadındaki sözlerini ‘yaaa, ne demezsin!’ gülümseyişi ile karşılıyoruz müstehzi kıvrımlarla… 
 
Ekrem Demirtaş’ın ‘asıl derdi’ni, herkes konuşuyor aslında.
O dert/sorun şu ki, mevcut yasa (tabii ki değiştirilmezse) sayın Demirtaş’ın bir daha İTO yönetimine aday olmasını engelliyor.
Her ne kadar kendisi bugün Banu Şen’e ‘yeniden aday olabilirim, bir engel yok’ falan dese de, çok güvendiğim, her tür yasayı/mevzuatı Adalet Bakanı kadar iyi bilen hukukçu bir dostum, mevcut yasayla Ekrem Bey’in yeniden aday olmasının kesinlikle mümkün olmadığını söylüyor ki, kendi adıma bu konuda onun söyledikleri noktadır; Ekrem Bey’in söyledikleriyse ‘virgül’ dahi değildir. (Sırf ‘rakiplerinin aklını karıştırmış olmak, konuşmaların yönünü değiştirtmek için’ bile söylemiştir şahsen!)
Ama elbette bildiklerimizin yanında bir de bil(e)mediklerimiz var ki, o da Ekrem Bey’in nasıl bir yol izleyeceği; ona göre ‘İzmir’e yapacağı hizmetler’, yakinen tanıyanlara göre ise ‘iktidar olabileceği yeni adresin neresi olabileceği’ konusu.
İşte bu noktada ancak, bazı tahminler yürütebiliyoruz.
O tahminlerden biri de iyi bir bütçeye sahip olan, İzmir Ticaret Odası’nın kurduğu vakfın başında, İTO’nun başkanlığını yaparken olduğu gibi, ‘sınırsız güç sahibi’ sıfatıyla kalabilmek. Yani, sınırsız iktidar gücüyle vakfın ve vakfın kuruluşu Ekonomi Üniversitesi’ni tek başına, istediği gibi yönetmek, medyayı da o (parasal) güçle yine/yeniden dizayn etmek.
Bu tahminlerin, yıllarca onun çalışma biçimini/kişiliğini iyiden iyiye ezberlemiş, yöntemlerine, iktidarı elinde tutabilmek için yaptığı manevralara/arkadan dolanmalara birebir şahitlik etmiş ‘şimdinin Brütüsleri’ne ait olduğunu belirtmeme, bilmem gerek var mı?
 
Bana göre ‘muhalif’, Demirtaş’a göre ‘Brütüs’ olan bu şahısların öngörülerini/iddialarını dün Ege TV’de söze döktüğümüz gibi, bugün de burada yazıyla sabitlersek, şunları diyebiliriz.
‘Brütüs muhalifler’e göre, Ekrem Bey, asla ve kat’a, patron olmayacağı, (ben ona başrol diyorum) yerde bulunmaz. Karakter oyunculuğu falan düşünmez, figüranlığa ise zinhar aklına dahi getirmez.
“Bunun son kanlı/canlı örneği de koskoca kurumu, EXPO’dan çekmesidir, çekilmesidir. Yürütme Kurulu Başkanlığı’na oynayıp, olmayacağını, ibrenin Mahmut Özgener’e doğru kaydığını, malumun ilanından önce görüp/hissedip ‘biz orada olmadan da EXPO için çalışırız’ yüceliğiyle(!) ardına bakmadan çekilmesi, tam da Ekrem Bey’in kişiliği ile birebir örtüşen bir hadisedir” diyor muhalif Brütüsler.
Bu karakter tahlilinden yola revan olarak da Ekrem Bey’in, büyük bütçeli yeni kurumu, İTO Vakfını yeni iktidar alanı olarak gözüne kestirdiğini düşünüyorlar.
İTO’daki kavganın altında, Ekrem Bey’in iktidarı kimselerle paylaşmadan tek başına yürütmek, buna nerede ve nasıl olursa olsun devam etmek ihtirasının yattığını, bu yüzden İTO Vakfı’nın tüzüğünü, İTO Başkanlığı sıfatı gittikten sonra da rahat bir vakıf başkanlığı sürdürebilmek için değiştirmeyi hedeflediğini…
Bütün o disiplin hadiselerinin/zart zurtun altında ‘kurt kuzuyu yemeye karar vermiş, suyu bulandırdın’ bahanesinin yattığını anlatıyorlar.
Dipteki asıl dalganın, Ekrem Demirtaş’ın İTO Vakfı’nın başında, tıpkı Yüksel Çakmur gibi; ‘başkanlığı bittikten sonra ölünceye kadar kalma’nın yattığını, şimdilerdeki derdinin bunu sağlayacak yeni bir tüzüğün oluşturulması olduğunu iddia ediyorlar malum şahıslar/muhalifler/Brütüsler!
Şu an vakfın yönetimi 9 kişiden oluşuyor diyor bu malum şahıslar.
‘Bunun 3’ü İTO yönetimi’nden, 3’ü İTO Meclisi’nden, 3’ü de Vakıf Mütevelli heyetinden. Vakıf mütevelli heyetindeki 3 üyenin muhalif olduğunu varsayarsak, Ekrem Bey, şu anda İTO Başkanı sıfatıyla, 6 üyeye de hakim. Ama İTO Başkanlığı’ndan sonra bu hakimiyet değişebilir, işte bu yüzden de ‘garanti’ düşünüyor. İlk değişikliği, yönetimin sayısını 9’dan 11’e çıkararak yapmak istiyor ki… Bu değişikliğe göre, 3’ü yine İTO yönetiminden olsun, 5’i vakıf mütevelli heyetten, 3’ü de meclis üyelerinden. Şu anki yönetmelikte 3 meclis üyesini meclis kendisi belirlerlerken, Ekrem bey’in düşlediği tüzükte, meclis üyelerinin vakıf mütevelli heyetçe belirlenmesi isteği yer alıyor.’
Eğer bu değişiklik gerçekleşirse, Demirtaş’ın vakıf yönetimini tümüyle ele geçirip, İTO ve Meclis’le organik bağlarını ‘kendi istediği ölçüde’ kuracağına dikkat çekiliyor. Yeni üye alımıyla ilgili bir başka nokta da, Ekrem Bey’in vakfa alınacak yeni üyelerin vakıf başkanınca (yani kendince) önerilen isimlerden oluşması isteği.
Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken çok önemli bir husus daha var ki; o da, yeni tüzük taslağını hazırlamakla görevlendirilmiş, ‘akil adamlar’dan oluşmuş isimler.
Bunlardan biri, Vakfın ilk tüzüğünü hazırlamış, 215 kurucu üyeden biri olan, eski Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu. Bir diğeri, vakfın eski başkanlarından Atilla Sevinçli ile Sefa Selgeçen. Bir de Nuri Özpamir.
Bu isimlerden özellikle ilk 3’ü, ‘Demirtaş öyle istiyor diye öyle yapacak’ şahsiyetler değil. Dolayısıyla önce ‘taslak tüzüğü’ görmek gerek.
Demirtaş’a ‘ölümüne kadar başkanlık’ sağlayacak bir tüzük, en azından bu isimlerin elinden çıkmaz diye düşünüyorum açıkçası.
Bu isimlerin hazırlığına başladığı ‘vakıf tüzük taslağı’ için haftaya Çarşamba günü bir araya geleceği, duyumlarım arasında. Sonrası açık.
Hazırlıklarını bitirdikten sonra taslak tüzüğün vakıf yönetimine sunulacağı, onların ne diyeceği, genel kurulun karşısına nasıl bir tüzükle çıkılacağı, gündemleri daha epeyce meşgul edecek yani.
Bu arada…
Dün Söz Meclisten İçeride’de söylediğim, “Ekrem Bey’in İTO Meclis Başkanlığı’na aday olacağına muhalifleri ihtimal vermiyor. Zira, ‘O başkanlık Ekrem Bey’i kesmez’ diye düşünülüyor” şeklindeki sözlerime, bugün çok güvendiğim bir kaynaktan itiraz geldi.
Ekrem Bey’in Meclis başkanlığına aday olacağını ‘bizzat onun ağzından’ duyduğunu söyledi bu itirazcı kaynağım. Ve de Ekrem Bey’in İTO yönetimini de ‘istediği/yönetibileceği/oynayabileceği kıvamda’ oluşturmak için var gücüyle çalışacağını (hatta çalıştığını) da…
Elbet, bu ihtimal de mümkündür.
Baştan da söylediğim gibi Ekrem Bey’in zihnindeki yol haritası ile ilgili sadece tahmin yürütebiliyoruz/yürütebiliriz. Kaldı ki ,onun manevraları önceden kestirilemediği için bugüne kadar kendisini alt eden/devirebilen de olmadı zaten.
Bakalım ilerleyen süreçlerde, heybesinden daha neler çıkartacak? Bizi hangi varyasyonlarıyla şaşırtacak?
Kendisine karşı ‘ilk kez bu kadar ciddi karşıt bir blok’ oluştuğunu gözlemlediğim Ekrem Demirtaş, bakalım şapkasından çıkaracağı tavşanlarla rakiplerine nasıl şoklar yaşatacak?
Haydi, -Ekrem Bey’in verdiği örnekten yola çıkarak- heyecanın dozunu biraz daha artırmak adına, son bir soru soralım.
Jül Sezar’ın sonunu hain bir Brütüs getirebilecek, perdeye ‘the end’ yazılabilecek mi?
O yapmaya, biz de yazmaya devam edeceğiz anlaşıldığı üzere…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Gönlüm hep seni arıyor neredesin?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Kirpi ikilemi – Hayır deme sanatı
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
İzmirli giderek kendini daha kötü hissediyor
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Netameli meseleler 7
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
Bir portre: Sadullah Usumi
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Tire pazarında…
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
İsrailli çocuklara mektuplar (2) Barış sizin elinizde çocuklar!
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Nasıl toprak reformu yapılmalı?
Nüvit TOKDEMİR
Nüvit TOKDEMİR
Yaşamak...
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
19’undaki genç, dedesi yaşındaki adama nasıl yumruk atar?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva