Ümit YALDIZ
Herkes gider Mersin’e…
29 Mayıs 2013 Çarşamba

Bir süredir İzmir’in son dönemde yetiştirdiği ve İstanbul Medyası’na ihraç ettiği kalemlerden Münir Koçarslan’ı izliyorum. Fiziki açıdan kopsa da kentle mesleki bağlarını koruyan Koçarslan, İzmir siyasetini ‘hop oturtup-hop kaldıracak’ yazılara imza attı.
Başta Diyarbakır turu olmak üzere İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun attığı bazı adımlara ilginç bir yorum getirdi.
Çünkü Kocaoğlu’nun Fethullah Gülen Cemaati’nin önayak olduğu Türkçe Olimpiyatları sırasında organizasyona ilişkin ‘tek kelimeyle mükemmel’ yorumuyla Zaman Gazetesi’nin manşetine çıkarılması, İZBAN projesinin ödül törenine giderken Başbakan Erdoğan ile Ulaştırma Bakanı Yıldırım’a ‘sonsuz’ teşekkür etmesi de siyasi kulisleri çalkaladı.
Tüm bu gelişmeleri değerlendiren Koçarslan, ‘Kocaoğlu AK Parti’ye gider mi?’ gibi siyasi açıdan akla en son gelecek bir soruyu bile sordu. Ve AK Parti İl Başkanı Ömer Cihat Akay’ın yanıtı üzerinden minik bir açık kapı olduğunun altını çizdi.
Tabi ki tüm bu sorulura yanıt arayan sadece Koçarslan değildi.
Kocaoğlu nereye?’ başlıklı yazısıyla aramıza yeni katılan ama siyasi analizleriyle uzun süredir farklı platformlarda özgün bir perspektifler çizen İzmir’in deneyimli politika muhabirlerinden Ahmet Çınar da Aziz Başkan’ın yolculuğuna ilişkin soru işaretlerini sıralıyordu.
Diyarbakır turunu o geziye katılan bir gazeteci olarak yorumlamaya çalışmıştım.
Kocaoğlu bana göre özetle;
Partisinin dahası genel başkanının yapamadığını yapan…
İzmir’in tüm çiçeklerini, renklerini Diyarbakır’a götürmeyi başaran…
AK Partili ve BDP’lilerle kol kola çektiği ‘barış halayı’ ile sürece sivil bir ayak oluşturan, Siyasi açıdan getirisi/götürüsü hala tartışılan hamlesi nedeniyle kimilerine göre ‘işi biten, devri kapanan’ kimilerine göre yeni yollar açan…
AK Partililerin yere göğe sığdıramadığı, bazı CHP’lilerin bir kaşık suda boğmaya hazırlandığı, MHP’nin ‘Marko Polo’ ilan ettiği…
Kürt kökenlilerin sahiplenme refleksi gösterdiği…
Bir siyasi figüre dönüşmüştü.
Uluslar arası ödül alan İZBAN Projesi’nin plaketini almak için Cenevre’ye hareketinden önce havalimanında ‘Bakan Yıldırım ve Başbakan Erdoğan’a sonsuz teşekkürler’ diyen Kocaoğlu, aynı gün İzmir’de Cemaatin önderliğindeki bir etkinlik için kullandığı ‘Mükemmel’ sözü nedeniyle cemaate yakın gazetelerin manşetindeydi.
Bir süre önce bir açılış sırasında Fuzuli’nin ‘Söylesem faydası yok, sussam gönlüm razı değil’ dizelerini okuyan ve devamındaki ‘Çektiğimi bir ben bir de Allah bilir’i tamamlayamayan, yutkunan Aziz Başkan, bir anda ‘Sonsuz teşekkür’ noktasına nasıl gelmiş,
‘bakana, başbakana, cemaate’ yakın bir görüntüyü nasıl vermişti?
Aslında yanıtı aranan soru buydu.
Yoksa Kocaoğlu ‘AK Parti’ye mi geçiyor?’ gibi uç, absürt bir soruya yanıt aramak Koçarslan gibi İzmir’i bilen Kocaoğlu’nu tanıyan bir kalemin işi değildir.
 
Münir Koçarslan’ın köşesinde konuşturduğu İzmir’in Eski İl Başkanı Tacettin Bayır’a göre Kocaoğlu, yargılandığı 397 yıllık davadan korkuyordu. Bayır açıkça demese de Kocaoğlu korktuğu için iktidara yanaşmakla itham ediliyordu.
Ya da yargı üzerinde etkisi bilinen malum cemaate…
Öncelikle, Diyarbakır üzerine kaleme aldığım yazılardan birinde söz etmiştim.
Yinelemekte fayda var.
Öyle kenarlı/köşeli bir hale geldik ki…
Herkesin safı, rengi öyle net ki… Ve öyle keskin ki hatlar… Kesinlikle gri bir tona müsamahamız yok.
Örneğin CHP’li bir başkan Başbakan Tayyip Erdoğan’a teşekkür edemez.
Ya sonsuz teşekkür… Aklından bile geçiremez.
Aynı köşeli düşüncenin bir ürünü daha…
CHP’li bir başkan Pensilvanya’nın yani Fethullah Gülen’in organizasyonuna katılamaz.
Katılsa dahi ‘Tek kelimeyle mükemmel’ diyerek meşrulaştıramaz.
Ya siyah olacaksın ya beyaz…
Gri olmanın adamdan sayılmadığı bir dönem…
Saflar da kartlar da net.
Ya benimsin ya kara toprağın…
Yahut ya sev ya terk et…
Tüm bu söylentiler bu yüzden…
AK Parti Hükümeti’nin sürüklediği, BDP’nin omuzladığı ‘çözüm sürecine’ destek vermek, Aliağa-Menderes Projesi’ndeki ‘desteği’ nedeniyle bakana/başbakana teşekkür etmek ve de 3 günde 2,5 milyon kişinin katıldığı 140 ülkeden çok sayıda yabancı çocuğun şakır şakır Türkçe konuştuğu hatta şarkılar söylediği organizasyon için ‘mükemmel’ ifadesi kullanmak…
Doğrusunu söylemek gerekirse tüm adımlar birilerinin ezberini bozmuş görünüyor.
Ya da Kocaoğlu’nun olası rakipleri iyi çalışıyor. Bilhassa ulusalcı olanlar…
Kışkırtılmaya müsait bir kitle üzerinden ‘vurup kahpeye’ senaryosu yazmak İzmir gibi demokrat kente yakışmaz.
Evet, ‘sonsuz teşekkür’ abartıdır ama İzmir’in başkanı, çorbada az da olsa tuzu olan birine sırf rakibi olduğu için bir teşekkürü çok görmez.
Kaldı ki İZBAN’ın aldığı uluslar arası birincilik ödülünün ana fikri ‘işbirliği’ iken hem de…
‘Tek kelimeyle mükemmel’ ifadesi kimileri için fazla olabilir. Ama sırf cemaat organizasyonu diye bir kentin başkanı 3 günde 2,5 milyon kişinin katıldığı/getirildiği bir organizasyonu yorumsuz bırakmaz.
Diyorlar ki, Kocaoğlu’nun derdi ne?
Bunu söyleyenler ufukta bir seçimin görüldüğünü unutuyor. Ve de Aziz Kocaoğlu’nun da ‘Yüzde 90 adayım’ diyen bir siyasetçi olduğunu…
Bana göre Aziz Kocaoğlu’nun tek sorunu yüzde 56,7’dir.
Yani atlaması gereken çıta oldukça yüksek…
Ve CHP’nin gücünün ne olduğunu genel seçimde gördük.
Yüzde 43,5. Aradaki 14 puandır Kocaoğlu’nun öncelikli sorunu bence…
Sonuç alma sanatıysa eğer siyaset…
Meseleye biraz da o pencereden bakmakta yarar var bence.
Diyeceksiniz ki sonuç almak için her yol mubah mıdır?
Haklı olabilirsiniz. Ama o da Kocaoğlu’nun yoğurt yiyişi…
Öte yandan Aziz Başkan’ın son dönem tartışılan adımları bizler için de yeni sayılmaz. Hatta ‘AK Parti’ye mi geçiyor?’ yorumları bile 2009 öncesine dayanır.
Devlet erkânına, Başbakan’a, bakanlara karşı genellikle saygıda kusur etmeyen, seçim çalışmalarında rastladığı rakip partinin bürolarını ziyaret edip çiçek verme inceliğinde bulunan Kocaoğlu’nun çelebi tavırları, nezaketi zaman zaman uç yorumlara konu olabiliyor.
Ama suni kamplaşmalar sonucu öyle bir bölünmüşüz, öyle uzaklaşmışız ki birbirimizden, bırakın rakibe/ötekine teşekkürü, selamı bile çok görür noktadayız bugün. Hoşgörü denince dünyada akla gelen ilk isim olan Mevlana’nın torunları olduğunu iddia eden bizler için bu tablo büyük bir handikaptır.

Ertuğrul Günay’ın çıkışlarını izliyorsunuz.
AK Parti’ye katılışının 6. sene-i devriyesi nedeniyle attığı Twitter mesajlarında bir şeyin altını çiziyor Günay… ‘Her an çekip gidebilirim’ diyor anlayana…
CHP’ye ceza yazan kaymakama ‘işgüzar’ diyen, içki yasağına yine Twitter üzerinden manidar göndermeyle muhalefet eden Günay, mesajlarından birinde ‘bedelini ödedim’ diyerek cezalandırıldığını iddia ediyor. Yakın çevresine göre Günay’ın cezalandırılma nedeni İstanbul’daki gökdelenler… Yani rant… Ve de başkanlık sistemine karşı açık muhalefeti…

Sonuçta onu AK Parti İzmir’in adayı olarak görenlere hak vermekle birlikte Günay’ın  ‘vuruşarak çekilme’ seçeneğini de göz ardı etmediğini hatırlatmakta yarar var.
Çünkü AK Parti’ye katılışının 5. yılı için tweet atmayan 6. yıla özel manidar mesajlar veren Günay, siyasi yolculuğunu noktalamak da dahil pek çok şıkkı düşünüyor olabilir.
Hatta bizim ofisten bir arkadaşım Günay’ın CHP’ye ceza yazan Selçuk Kaymakamı’nı haşladığını buna karşın Kocaoğlu’nunsa Başbakan’a sonsuz teşekkür ettiğini hatırlatarak, ‘İster misiniz Ertuğrul Günay CHP’nin, Kocaoğlu da AK Parti’nin adayı olarak yarışsın 2014’te’ bile dedi. Yukarıda uzun uzun anlatmaya çalıştığım gibi…

Ya siyahız ya beyaz…
Yine de soracak olursanız; Kocaoğlu’nun AK Parti’ye katılma ihtimalinden çok Günay’ın CHP’ye dönme ihtimalini tartışalım bence…  Hiç olmazsa akla/mantığa daha yakın.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
hamdi 30 Mayıs 2013 Perşembe 21:16

AZİZDEN KURTULMA ZMANI EŞKİŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI GİBİ BİRİSİNİ İSTİYORUZ.

Yorumu oyla      12      5  
gürbüz gemecik 30 Mayıs 2013 Perşembe 16:51

Sayın Yaldız zoraki bir siyasi figür yaratmayı deniyorsunuz. Aziz Kocaoğlunun nasıl ve neden bu göreve atandığını bilmek sizin göreviniz. Bu görevdeki başarısı bence yok. Bir daha bu göreve atanması için eskiden atatan güçler devrede ise bir şey diyemem. Ama İzmir halkına yazık CHP'ye yazık. Aziz Beyden ne belediye başkanı ne de siyasi çıkmaz. Geldiği bu görevde gösterdiği şaşkınlık kişiliğini ele veriyor. Etmeyin eylemeyin başkan olmaz Aziz Beyden olduğuyla övünsün

Yorumu oyla      16      7  
Kerim Savun 29 Mayıs 2013 Çarşamba 18:38

Başbakan hergün Sayın Kılıçdaroğluna hakaret ederken, onun Aleviliğine gönderme yapmak için 3. Köprünün adinı Yavuz Sultan Selim koyan, genel başkanın büyük jesti olan krediyi kaba bir şekilde ret etmişken nasıl olur da SONSUZ TEŞEKKÜR edilir. O zaman açılan davalar siyasidir sözü doğru değil demektir.

Yorumu oyla      22      11  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Latife Hanım çam devirince!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (3): 'Dans eden ayılar' ve 'Sokak hayvanları'
İhsan Özbelge ÖZDURAN
İhsan Özbelge ÖZDURAN
'Eskidendi çok eskiden...'
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Metanoya!
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türkiye'nin İslam’la sınavı
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kamu yararı Çeşme Projesi’nin neresinde?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
12 Eylül ve yeni Anayasa
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Atatürk’ün Toprak Kanunu ya da feodalizmin tasfiyesi uğraşısı
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Siber ve milli!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva