Tayfun MARO
Biz devrimi çok sevmiştik
26 Ağustos 2011 Cuma

Evde baba otoritesi Demokles’in Kılıcı gibi tepemizde asılı dururken, sokağa çıkmış devlete kafa tutmuştuk. Devrim yolunda çocuklar gibi şendik.
 
Varoluştan gelen yetersizliğin itişleriyle kendini aşmış, belanın tam göbeğine düşmüş; devrim aşkıyla kendini devrimci mücadeleye fırlatıp atmış çocuklardık.
 
Sömürüsüz bir dünya talep ettiği için devletin hışmına uğramış, rejim düşmanı ilan edilmiş gençlerdik.
 
Kendi evlatlarının kanına susamış devletin ‘nasıl bir baba olduğunu’ acı tecrübelerle öğrenmiş üvey evlatlarıydık bu ülkenin.
 
Kitaplardan öğrendikleri ile bu topraklardan öğrendikleri arasına sıkışıp kalmış; yitirilmiş mücadelenin nihayetinde yaşamın kıyısına itilmiş adeta lanetli bir kuşak…
 
Ve bu kuşak yeryüzüne lanet bıraktı:
 
Devrimciler, 1960’ta ihtilal yaptığı için aydınların alkışladığı ordunun, 1971’de muhtıra ile, 1980’de darbe ile aydınları, Atatürkçüleri, solcuları yerle bir ettiğine tanık oldu.
 
Devrimciler, iktidarı için mücadele ettiği işçi sınıfının aslında hiç olmadığını öğrendi. Kendisi için sınıf olmayı ret eden işçi yığınlarına “elveda” dedi.
 
Devrimciler, büyük düş kırıklığının ardından, 80’li yıllarda, Amerikan rüyası görmeye başladı. Dolar’ı ve Marlboro’yu keşfetti. Türk tütünü ve TL ile vedalaştı.
 
Devrimciler liberal düşünmeyi öğrendi, vizyon sahibi oldu, dünyaya açıldı, çağ atladı. Turgut Özal idol oldu. Sosyalist düşünceyi savunmayı sürdürenler ise “dinozor” oldu.
 
Zaten 12 Eylül’de yerle bir olmuş sol düşünceye toplum o denli uzaktı ki, merkezde siyaset yapan Bülent Ecevit, Deniz Baykal gibi siyaset adamları solcu zannedildi. Yarım yamalak sosyal demokrat partilerden medet umuldu.
 
Tansu Çiller’den Başbakan edinen toplum Süleyman Demirel’i mumla aradı.
 
ABD’den gelip ekonomiyi düzlüğe çıkaran (!) Kemal Derviş kurtarıcı oldu.
 
Dalga geçilen Necmettin Erbakan’ın yetiştirdiği politikacılar iktidara geldi.
Çağ atlamak yetmedi, yeni bir değişim dalgası başladı.
 
Solcuların devrim yapmak için başkaldırdığı yıllarda, “din, kitlelerin afyonudur” denirdi. Şimdi o kitlelerin islami yaşam haklarını savunarak solculuk yapılıyor.
 
Bugün, İslamcılık ile Kürt milliyetçiliğinin arasında gerilip kalan Türkiye’de devrimci olmak, taş üstüne bir tek taş koymadan, Cumhuriyet için ağıt yakmak, şiir okumaktır.
 
Biz devrimi çok sevdik de ne oldu!

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 3 yorum var, 3 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
Mustafa Terziahmetoğlu 26 Ağustos 2011 Cuma 17:36

Şu yobaz sürüsü de kutsal kitap Kur'an'ımız yerine Risale-i Nur'u koydular.Bir de bakmışlar ki cehennemin kapısında mıh gibi çakılmışlar. Dini çürütenlerin ve şirke bulaşanların cehennemdeki susuzluklarını kaynamış irinle giderecekler.Kur'an ayetlerini paraya tahvil edenler Amerika'daki kutsal kitap borsası brokerına para yağdırıyorlar.Pensilvanya'yı Kabe yapanlar cehennem kapısında zebanilerin Nutuk'unu dinleyecekler.

Yorumu oyla      12      6  
Korkmaz 26 Ağustos 2011 Cuma 17:32

Devrimcilik ruhunun babadan oğula geçebileceğini düşünüyorum.Sayın tayfun Bey' in yazsı konusunda yorum yapmıyacağım şahsi görüşleridir ve saygı duyulur. Cümlemin başına atıf ile; insan karekterini etkileyen faktörler arasında genetik faktörlerde var.Ahmet Çiğdem sahtekârlıklarda babadan oğula geçer.Onun için hayatta iken böyle arızi etkilerden arınıp dürüst olunursa, gelecek nesillere önemli bir rahatsızlığı geçirmemiş olursunuz.

Yorumu oyla      12      6  
Ahmet Çiğdem 26 Ağustos 2011 Cuma 15:15

Devrimcilik babadan oğla devredilen, hayat boyu sizin ayrılmaz bir parçanız olan bir şey değil ki. Tarihin bir noktasında zamanın anlamına uygun bir tavır içinde olan biri, sonra ay ben ne güzel bir şey yaptım der ve sonra kendini mıh gibi oraya çakarsa aradan zaman geçer bir de bakar ki artık devrimci değil muhafazakâr olmuş. Kemalistlerin acınası haline baksanıza, fikri çürümelerinin ulaştığı son nokta da kutsal kitap olarak Nutuk’un yanına Kavgam’ı koyacak hale geldiler.

Yorumu oyla      12      7  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Atatürk’ten rövanşı alacaklar da…
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Halkın gerçek gündemi sahnede!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
Şimdi ne olacak?
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (10) 'Bak Postacı Geliyor'
Serdar DEĞİRMENCİ
Serdar DEĞİRMENCİ
Sonbahar
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva