Ümit YALDIZ
Benim adayım ’‘Varım’’ dedi
13 Kasım 2010 Cumartesi

CHP’’de yaşanan sürece ayna tutmaya dönük yorumlar kimi zaman zülfiyara dokunsa kimi zaman maksadı aşan ifadelerle karşılık bulsa da oldukça ses getirdiği kesin. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’’nun, Eski Genel Sekreter Önder Sav’’ın, Eski Genel Başkan Deniz Baykal’’ın, parti içindeki değişimi algılayıp yeni dönemde yeni dengeler içinde var olma mücadeleleri sürüyor.
CHP’’yi dahası bu mücadeleyi adım adım izleyen bir gazeteci olarak yorumlarımın ne denli önemli olduğunu ’‘bir kez daha anladım’’ diyebilirim. İzmir ve Ankara’’dan hem parti/örgüt hem medya kanallarından aldığım telefon e-posta ve mesajlar yetti. Olası kurultayın ya hesaplaşma ya da yeniden dengeleme amacı taşıyacağı açık. Genel Başkan Kılıçdaroğlu’’nun demokratik boyutu tartışılan tüzükle birlikte ’‘güç bende’’ demeye çalıştığı ama parti içi dengeler nedeniyle diyemediği’…
Kılıçdaroğlu’’nu yüreklendiren şeyin yaklaşan genel seçim olduğu’… tıpkı bugün ortalığı karıştıran tüzüğü bir seçim öncesi onaylatan (21 Aralık 2008) örgütün/delegenin önemli bölümünün adaylık talebi nedeniyle suskun kalmasını fırsat bilen Baykal gibi Aralık ayında yapılacak kurultayı da Haziran ayındaki beklentilerin yönlendireceği inancı hakim Yeni CHP cephesinde.  
Ve Kılıçdaroğlu ekibinin kamuoyu ve medya desteğinin sürdüğü dönemde baskın kurultayla ipleri ele almayı planladığı ama verdiği ’‘demokratik tüzük, çarşaf liste’’ gibi sözlerin bağlayıcılığına takıldığı da konuşuluyor.  Ancak yeni PM yeni MYK ile dengelerin, (ekipsel, bölgesel ve ideolojik açıdan) yeniden kurgulanmasının seçim öncesi ciddi bir ihtiyaç, zorunluluk olarak görüldüğü’…
Hukuki açıdan ise kurultayın CHP’’yi seçime sokmama riski içeren bir zorunluluk olduğu net’…
Genel Sekreter Önder Sav cephesinden bakıldığında ise;
Bir miktar güç kaybetmekle birlikte ekibin ciddi bir sınavdan geçtiği’…  Beklenmeyen tasfiye sonrası olası seçim yenilgisinin faturasından ve de Kılıçdaroğlu’’nun tabanda rahatsızlık yaratmaya başlayan eylem ve söylemlerinin sorumluluğundan kurtulmuş olmanın hafifliğinin yaşandığı, yaşanacağı’…
Olası kurultay sürecinde, ya hatasını anlayan Kılıçdaroğlu ile ya da eski dost ve müttefik Baykal ile ittifak yapılmasının ekibin meclisteki temsilini sağlamak için gerekli hatta zorunlu olduğu’…  İdeolojik açıdan Ulusalcı-Kemalist çizgideki ekibin dahası Sav’’ın tasfiyesinin CHP içinde yeni tartışmaları beraberinde getireceği’… Köprülerin tamamen atılması, genel başkan seçimli bir kurultay yapılması halinde ekibin ciddi bir genel başkan adayına ihtiyaç duyacağı’…
Deniz Baykal cephesinden ise; dönüş kararlılığını en azından genel seçim sonrasına taşımanın, yeni dönemde özellikle de olağanüstü kurultay sonrası PM ve MYK’’da yer almanın gerekli hatta zorunlu olduğu aşikar.
 Tüm bu senaryolar eşiğinde Ankara kulislerindeki son duruma gelince; ekipler hesaplaşmayı bayram sonrasına ertelemiş görünüyor. En azından ’‘bayram molası verilmiş’’ diyebiliriz. Bayram’’da boş durulacağından değil, yeni stratejiler için zamana ihtiyaç duyulduğundan.
Gelelim yeniden başlık konumuza’…
CHP’’nin tepesindeki değişimin tabanına yayılmasının amaçlandığı artık sır değil. Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ve Alaattin Yüksel’’in demeçleri, örgütsel değişimde izlenecek yolu/metodu da gösterdi. Görevden alma yok, istifa ettirme var.
’‘Adaysan istifa et’’ diyecek bir süre sonra Kılıçdaroğlu ekibi. Doğru mu doğru’… Aday olanların istifa etmesi, seçimin daha bağımsız daha ortada, başarıya daha aç, bir sonraki seçimleri amaçlayan bir ekip tarafından idare edilmesi bence de önemli. Fakat amaçlananın bu olmadığını ben değil, siyaseti biraz bilen herkes biliyor. Asıl amacın Sav ekibinin ’‘vekil adayı’’ il, ilçe başkanlarından kurtulmak olduğu, bunu yaparken de ’‘demokratik’’ teamüller içinde hareket ediliyormuş gibi görünmenin amaçlandığını herkes biliyor.
Dedik ya dün CHP İzmir’’in de bir il başkanına ihtiyacı olabilir önümüzdeki süreçte diye. Mevcut Başkan Nalbantoğlu’’nun ’‘adaysan istifa et’’ şeklindeki telkinin ardından, istifa noktasında bir tercihte bulunması ya da görevden alınması halinde tabi ki. İzmir İl Başkanlığı gibi önemli koltuk için her ekipten, her yapıdan onlarca ismin kolları sıvadığını hazır ve de nazır olduğunu da ekledik. Eski vekil/başkanlar Hakkı Ülkü’’den, Yüksel Çakmur’’a, Cihan Türsen’’den, BİLSES Başkanı Erdal Aksünger’’e, Mustafa Moroğlu’’na kadar’…
Ben de tüm bu kulisleri yakından izleyen bir gazeteci olarak naçizane fikrimi beyan ettim ve ortaya bir isim attım. En küçük bir hazırlığı yoktu benim adayımın. Neden mi? Çünkü o bir kadındı. Kendisine ilçe başkanlığı, PM üyeliği, milletvekilliği gibi önemli görevler veren CHP, İzmir gibi demokrasinin başkenti, siyasi açıdan kalesi olan bir kentte bile ’‘kadın il başkanı’’ atamamış, seçmemişti. Hatta bırakınız kadın il başkanını’… Son il kongresinde kadın kurultay delegesi bile yazmamıştı. Hatta kurultay listesini kaleme alan bir milletvekili (Selçuk Ayhan), yazılan kadını silmiş, yerine ’‘çok yakını’’ olan arkadaşını yazmıştı.
Belki de adayımın sessizce köşesinden olan biteni izlemesi, kulislere dahil olmaması bu yüzdendi. Kadını çoğunlukla kontenjanlar dahilinde milletvekili yapan CHP’’nin ’‘il başkanı, belediye başkanı, kurultay delegesi’’ yapmamasına içerlemiş ya da deneyimlerinden sonra bu kez olan biteni sonuna kadar izlemeyi tercih etmiş olabilirdi benim adayım. Ama siyasette kontenjanlarla değil, emeğiyle var olmuş bir isimdi o.
Benim adayım İzmirli kadınları referandumda sokağa indiren Türkan Miçoğulları’’ydı. Yazıdan önce konuşmamıştık ama sonrasında konuştuk. Türkan Abla aradı. Sesinde her zamanki ’‘abla’’ şefkatinin yanı sıra biraz şaşkınlık biraz da fark edilmiş, emeği görülmüş olmanın mutluluğu vardı. Türkan Abla, önerimin ses getirdiğini, onlarca destek telefonu aldığını belirterek, ’“Partimin vereceği her türlü göreve hazırım’” dedi kısaca. Yani il başkanlığı için ’‘varım’’ dedi.
Gerisi CHP genel merkezinin bileceği iştir. Bizden önermesi.

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Başıboş canileri toplamak!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Bu da geçer
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Yemek kitabı değil Kültürel Miras!
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
İşte 'gülen' ilk fotoğrafı!
Oytun NALBANTOĞLU
Oytun NALBANTOĞLU
Son nefeste Göztepe!
Cumhur BULUT
Cumhur BULUT
Townç Sowyer'in maceraları
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve Bugün Türkiye (9) 'Bizim radyo tiyatrolarımız vardı'
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Bektaşi Devleti tartışmaları!
Ender ALDANMAZ
Ender ALDANMAZ
Parti tabanı Özel’den kopuyor mu?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
CHP ne yapmalı?
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva