’‘Sular bulanmadan durulmaz’’ derler ya’… CHP İzmir’’deki il kongresine giden süreçteki belirsizlik yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Sis perdesi aralanıyor.’¶

Dünkü yazıda vurgu yaptığım belirsizliğin dozunu arttıran soru işaretinin çoğuna dün akşam itibariyle net yanıtlar buldum.

En büyük yanıt iptali gündemde olan ilçe başkanları toplantısının 30 ilçe başkanının katılımıyla gerçekleşmesiydi. Yani ’‘tam kadro’’

İkinci yanıt, Genel Sekreter Sav ekibi ile Aziz Kocaoğlu ekibinin Rıfat Nalbantoğlu’’nun il başkanlığı konusundaki netliği ve ittifaklarının devamıydı.

Üçüncü yanıt ise rakip cephedeki çözülme’…

’‘Karşıyaka’’dan’’ söz ederken  ’‘bile’’ ibaresini kullanmamızın nedeni, Nalbantoğlu’’na ya da delege seçimlerini kazanan hakim yapıya karşı çıkması muhtemel ’‘listenin hatta adayın’’ dayanabileceği tek noktanın bu ilçe olduğu gerçeğidir.   

Adaylığını açıklayan Nalbantoğlu’’na karşı muhalefetin merkezi haline gelen ve Karşıyaka’’ya dayanan matematiksel hesaplarda, 65 delegeden en fazla 5 fire öngörülürken, firenin 25’’e çıkması İzmir’’in fotoğrafını daha da netleştiriyordu.

Ve Nalbantoğlu, Karşıyaka’’daki fire konusunda çok ama çok iddialıydı.

Kocaoğlu-Sav ittifakının devamına ilişkin netlik ise dün akşam saatlerinde gerçekleştirilen alternatif ilçe başkanları toplantısında gizliydi. Bugünkü resmi toplantının hazırlığı niteliğindeki toplantıya Bornova İlçe Başkanı Enver Dündar da katılmış, gerekli imza desteğine ilişkin garantiyi bizzat vermişti.

Buca, Karabağlar, Konak ve Bornova’’daki toplam fire sayılarının 17 olduğunu açıkça söyleyecek kadar hem de.

Sadece dört ilçeden gelmesi beklenen imza sayısı 238.

Bakırçay ve Küçük Menderes’’te de sorun yoktu bu cephenin aktörlerine göre.

Çiğli İlçe Başkanı Ali Rıza Koçer’’in seçildikten sonra MYK Üyesi Susam üzerinden yön değiştirmesinin de hesapları değiştirmediği, Karşıyaka’’daki çözülmenin Çiğli’’yi dengelediğinin altı çiziliyordu.

Ve imza süreci dün akşam saatleri itibariyle resmen başladı. Hedef 17 Şubat Salı akşamı sürecin tamamlanması öngörülüyordu.

Kocaoğlu ve Erten’’in yanı sıra İzmir’’deki sürece katkı koyması beklenen önemli isimlerden biri de Grup Başkan Vekili Kemal Anadol’’du.

CHP Lideri Deniz Baykal’’ın İzmir’’e bakışına gelince;

İstanbul ve Antalya dışında hiçbir örgütün adaylık sürecine müdahil olmadığı belirtildi Baykal’’ın. Ve de İzmir’’e de bu çerçevede baktığı’…

Genel Sekreter ekibinin 8 yıllık İzmir sürecinde örgütteki Baykal muhalifleriyle boğuştuğunun altı çizildi, ekibin hiçbir zaman Baykal’’ın karşısında yer almadığı tekrarlandı.

***

Aslında Nalbantoğlu-Erten-Kocaoğlu cephesindeki tek sorun, 27 Şubat’’taki il kongresine tek listeyle gidilme ihtimalinin giderek güçlenmesiydi.  

29 belediye başkanı, 30 ilçe başkanının olduğu İzmir’’de 52 kurultay delegesi için ciddi bir sıkışma, acımasız bir rekabetin yaşanacak olması, kara kara düşündürüyordu bu yapının aktörlerini.

’‘Keşke aday çıksa da rahatlasak’’ diyenleri duydum.

Hatta Zikri Dursun’’a gelen ’‘tavşan adaylık’’ önerisine de şahit oldum.

Kongre sürecinde başta Karşıyaka olmak üzere birkaç ilçe dışında istediği sonucu alan Erten-Kocaoğlu-Nalbantoğlu üçlüsünün keyfi yerinde, kafaları da netti.

Ve daha da önemlisi Deniz Baykal’’ı taraf olarak görmüyor olmalarıydı.

Siyasi rakip olarak Susam’’ın, Karataş’’ın hatta farklı ilçelerdeki farklı isimlerin adı geçti. Ancak Baykal kelimesi bu anlamda hiç kullanılmadı.

Çünkü bu yarışın Genel Başkan’’ı rahatsız etmek değil rahatlatmaya dönük olduğu vurgulanıyordu sık sık. Ve de Baykal’’a bağlılık noktasında Erten’’in ağzından şu cümleler tekrarlanıyordu; ’“İzmir’’in de CHP’’nin de tek patronu vardır. O da Deniz Baykal’’dır’”

Nalbantoğlu ve Kocaoğlu’’ndan daha önce gelen açıklamanın neredeyse tekrarıydı bu sözler.

**

Anladığınız üzere tüm bunları, kaynağından ’‘özel’’ olarak aldım.

Diğer cepheyi de yokladım.

Tüm umutlar ilçe kongrelerinde olduğu gibi yine Deniz Baykal’’a bağlanmıştı.  

İlçe kongrelerinde Baykal’’a ’‘Kesin kazanıyoruz’’ garantisi verenler, üst üste gelen mağlubiyetlerin açıklamasını yapamazken, aynı şarkının nakaratını tekrarlamaya devam ediyordu.  

Tabi ki bu iddiaya herkes gibi ben de saygı duymak zorundayım. Ve de duyuyorum. Ama hakim yapının Nalbantoğlu’’nu ’‘siyasi namus’’ haline dönüştürdüğü gerçeği, bırakın kazanmayı, liste çıkarmayı bile zorlaştırıyor bence.

’‘2005 süreci hatırlatılıyor’’ Ekrem Bulgun-Selçuk Ayhan yarışına vurgu yapılıyor.

Ve de imza sayısının o gün Bulgun lehine olduğu ama salondan il başkanı olarak çıkan ismin Selçuk Ayhan olduğu vurgulanıyor.

Ve ben de hakim yapıya aynı hatırlatmayı yapıyorum.

Tarih tekerrür eder mi? sorusunu soruyorum mesela’…

’‘Tarih ancak ders almayanlar için tekerrür eder’’ diyorlar.  Hak veriyorum.

Hala anlamayanlar ya da anlamak istemeyenler için söylüyorum. İzmir’’deki belirsizlik önemli ölçüde dağılmış durumda.

İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu cephesinde en azından sorun yok.

Belirsizliği sadece bu yapıya rakip cephede kaldı.

Aday mı çıkacak yönetim hesabı mı yapılacak?

Henüz belli değil!