Fatih YAPAR
Zaman birlik olma zamanı
16 Temmuz 2016 Cumartesi

Türkiye kimilerine göre bir kalkışma kimilerine göre de bir darbe girişimine sahne oldu. Tabi ki bu arada “Biz çok darbe gördük, okuduk, öyle bir yöntem olmaz” diyenler de var. Bir darbenin nasıl olacağını uzun uzun anlatanlar, darbenin oluşması için gereken ortamın ne şekilde hazırlanması gerektiğini de izah ediyor.  Bir de “darbe gördük ama kendi halkını öldürenini görmedik” diyenlerin sayısı da azımsanamayacak kadar büyük. Çünkü son,  12 Eylül 1980 darbesini yaşayanların büyük bölümü halen hayatta ve yaşamını sürdürüyor.  Üstüne başkanlık sistemi ve Anayasa değişikliğinin tartışıldığı bir süreçte yapılanın bir kurgu olduğunu düşünen kesim de yok değil... Bu konuda sosyal medya organları başta olmak üzere çeşitli platformlarda gündeme getirilen fikirler zaten mevcut.

Peki böyle bir durum bekleniyor muydu? Genel olarak tecrübeliler başta olmak üzere, stratejistler hatta yabancı ülkelerin istihbarat servisleri bile bu kadar büyük bir projeyi beklemediklerini rapor ediyor. Tabi ki böyle bir karşı hamleyi hükümet ya da iktidarda olanlar da beklemiyordu. Bu konuyla ilgili yapılan en erken tahmin ve yorum Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olayların olduğu akşam yaptığı “Askerin içinde gündüzden bu yana bir hareketlilik vardı” ifadesi oldu. Bundan daha ötesi ve öncesi ne resmi olarak ne de gayri resmi olarak bildirilmiş, öğrenilmiş değil. Meselenin sadece Fethullah Gülen/PDY yapılanması olmadığı, bu kadar sistemli ve organize bir hareketin başka kesimler ve yapılar tarafından da desteklendiği de kesin…

Genelkurmay başkanının rehin alındığı, kuvvet komutanlarından haber alınmadığı, kamu kurumları ve stratejik yerlerde dehşete düşüren görüntülerin geldiği bir ortamda anladık ki toplum da psikolojik olarak çok etkileniyor. Geçen süre içinde birçok kişi “darbe oldu, bu iş tamam” anlayışı ile “buna izin vermemeliyiz, mücadele etmeliyiz, vatandaşlık görevimizi yerine getirelim”  anlayışı arasında sıkışıp kaldı. Bu duruma sosyal medya üzerinden yapılan kampanyalarla “temel ihtiyaçların kısıtlanacağı algısı” işi daha da farklı boyuta getirdi. Bir gece içinde birçok yerde bankamatiklerde uzun para çekme kuyrukları, fırınlarda ekmek, marketlerde yiyecek alma kuyrukları oluştu.

Bu arada siyasi partilerin de liderlerinin sağduyu ve durum karşısındaki açıklamaları toplumu ve kitlelerin yönlendirilmesinde etkili oldu. Darbeden, cuntadan ve askeri her türlü müdahaleden zarar gördüklerini ifade eden yüzlerce kanaat önderi isim sürecin karşısında durdu. Milli irade kavramının hiçbir şekilde ne asker, ne yargı ne de meclisin yasama yetkisi eliyle engellenmemesi gerçekten çok önemli. Ona da tamam. Fakat 20 yaşında görev gereği talimatla götürülenleri gördük. Darbe girişimine destek veren subayların emri altında hareket eden rütbesiz asker yani erlere yapılanları nereye sığdıracağız? Kafa kesme, köprüden atmaya çalışma, ele silahı alıp sokaklara inme hali psikolojik olarak neyle açıklanır? Halkın sokaklara dökülürken, toplum yönlendirilirken, çağrı yapılırken bunun da ciddi bir şekilde sevkinin yapılması gerekiyor. İşte böyle bir durumu yaşadık ve ne yazık ki onlarca kişi bu yüzden hayatını kaybetti. Milli irade ortaya konulurken bu iradeyi sevk edenlerin de yapmaları gereken şeyler var. Birey olarak nasıl tankı halkın üzerine süren, vatandaşa kurşun sıkan yapılara karşı durduysak tıpkı böyle bir ortamda olduğu gibi eline silahı alanın yazacağı kanuna, kontrolsüz insanlara tepki göstermeliyiz. Kesinlikle kabul edilemeyecek tek şey vardır. O da namluların halka doğrultulması, kurumların çalışamaz hale getirilmesidir. Asla affedilmeyecek olan tek şey ise kurucu irade olan, bu ülkenin kanı ile sulanmış toprakların hakimiyetinin simgesi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin bombalanmasıdır.

Bundan sonra tabi ki irade sahipleri ile bu süreci başlatanlar arasında hesaplaşmaya tanık olacağız. Görevden almalar, asker dışındaki kurumlara operasyonlar, tutuklamalar ve cezaevleri sürecini göreceğiz. Tam bu sırada  “idam geri gelsin” diyenlerin de sesleri yükselmiyor değil. Bu durumun ne kadar süreceği, ikinci ya da üçüncü dalgaların gelip gelmeyeceğini de kestiremiyoruz. Tıpkı ilki ile ilgili bilgi sahibi olamadığımız gibi. Sonuç ne olursa olsun bize düşen sağduyulu davranmaktır. İnadına demokrasi, inadına özgürlük anlayışı ile hareket etmeliyiz. Birliğimizi, beraberliğimizi bozmadan, kin ve nefret besleyerek değil “Kurtuluş Savaşı” ruhuyla yine, yeniden birlikte omuz omuza üzerimizdeki kara bulutları defetmektir bize düşen…

Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
YORUMLAR
Toplam 4 yorum var, 4 adet görüntüleniyor. Onay bekleyen 16 yorum var.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 
17 Temmuz 2016 Pazar 14:53

Adamlar sosyal medyada "chp yi de denize döktük mü bu iş tamamdır!" diyor siz de birlik diyorsunuz. ☺☺ ne birliği ! Atatürk e hakaret eden , 'dinci' gruplarla neyin birliği ! Dinci dindar aynı değildir. Bunu da belirtelim de hemen ezber 'islam düşmanı' yaftası yapistirmasinlar. Zaten bu ülkede tek müslüman akpliler.

Yorumu oyla      11      5  
Merkez 17 Temmuz 2016 Pazar 13:02

Kesinlikle idam kanunu çıkmalı bu vatan hainleri asılmalı

Yorumu oyla      11      5  
İZMİRLİ 16 Temmuz 2016 Cumartesi 14:42

KİMSE KENDİSİNİ POLİS, AVUKAT, HAKİM YERİNE KOYMASIN. KOYANLARA MÜDAHALE EDİLSİN. YAZIK OLUYOR GENÇLERE. YAZIK...

Yorumu oyla      11      5  
16 Temmuz 2016 Cumartesi 14:24

Ülkedeki ortama bakıyorum da bırak birliği durum daha da kötüye gidiyor. Ötekileştirme siyaseti yapa yapa toplum hiç olmadığı kadar ayrışmış durumda. Gece tekbir getirip silahsız askerleri linç etmek nedir ? Burası Orta Doğu ülkesi mi ? Bu linç edenler hakkında da soruşturma açılmalı yoksa önü alınamaz. Halkı camileri , dini kullanıp sokağa çağırmak nedir ? Amaç darbeye karşı koymak mıydı yoksa şeriat provası yapmak mıydı ? Sabaha kadar sokaklarda tekbir sesleri, silah sesleri duyuldu. Amaç nedir ? Darbe yapılıyor bahanesiyle şeriat provası denemesi mi ?

Yorumu oyla      11      5  
FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
Mehmet KARABEL
Mehmet KARABEL
50 yıl önce nasıl katil oldu?
Ayda ÖZEREN
Ayda ÖZEREN
Metanoya!
Neşe ÖNEN
Neşe ÖNEN
Dün ve bugün Türkiye (2)
Tayfun MARO
Tayfun MARO
Türkiye'nin İslam’la sınavı
Engin ÖNEN
Engin ÖNEN
Kamu yararı Çeşme Projesi’nin neresinde?
Kemal ANADOL
Kemal ANADOL
12 Eylül ve yeni Anayasa
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Prof. Dr. Mustafa KAYMAKÇI
Atatürk’ün Toprak Kanunu ya da feodalizmin tasfiyesi uğraşısı
Dr. Hakan TARTAN
Dr. Hakan TARTAN
Siber ve milli!
Rifat ÖZER
Rifat ÖZER
Germir bağları
Nedim ATİLLA
Nedim ATİLLA
Müzik ve mandolin
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
FACEBOOK'TA EGE'DE SON SÖZ
GAZETE EGE'DE SONSÖZ
KünyeKünye İletişimİletişim FacebookFacebook TwitterTwitter Google+Google+ RSSRSS Sitene EkleSitene Ekle Günün HaberleriGünün Haberleri
Maxiva