7 Haziran seçimleri yaklaştıkça siyasi partilerin halka yaptığı vaatler de o kadar ölçüsüz olmaya başladı. Vaatlere ilk tepki tabiatıyla kaynak var mı sorusu olup, alınan cevaplar, tribünlere yönelik olduğu için konuyu bilenleri sadece tebessüm ettiriyor.
Her şeyden önce, ülke ekonomisini cari açık yönünden dayanılamayacak seviyede olduğu unutulmamalıdır. İç tasarruf oranımız çok düşük, yüzde 20-24'lerde olacağına yüzde on ikilerde. Düşük sermaye birikimimiz yıllardır, yeni yetişen ve işgücü pazarına giren insanlarımıza yeterli iş yeri açılmasına büyük engel.
Asgari ücret milli gelirimize oranla yüksek. Bu da kayıt dışı ekonomiyi teşvik ediyor.
Enerji, sanayinin ana girdisi ama fiyatı çok yüksek, maliyetleri şişiriyor, bizi uluslar arası rekabette gerilere itiyor.
Kırılgan ekonomimiz adeta bıçak sırtında. Çevremizde herkes ile kavgalıyız, bu durum bizim askeri harcamalarımızı büyütmeye itiyor.Hal böyle iken,partilerin vaat yarışmalarını yaşıyoruz. Haddim olmayarak partilerin yönetimlerine 'yavaş beyler diyorum'.
Vakti ile Süleyman Demirel erken emeklilik vaat etti. Kadınlar 38, erkekler 43 yaşında emekli oldu. O güne kadar açık vermeyen sosyal güvenlik sistemimiz on yıl içinde çöktü. Şimdi sisteme girenler 43 değil 63 yaşında emekli olabilecekler. Bu vaat o gün için bazılarına cazipti, ama geleceğimizi çaldık. Çocuklarımız 55 yaşında emekli olabilirken, şimdi 63 yaşını beklemek durumda kaldılar. Vermek, vaat etmek çok kolay, güç olan bu vaadin topluma getireceği yükü nereden karşılanacağıdır.