Önce yıllar öncesine gidiyoruz…

1985'li günler…

Adres; Almanya Münih

O uzun saçlı…

Gençlerin sevgilisi davudi sesli sanatçı…

Türkiye'nin Başbakanı Turgut Özal ile…

Bir otel odasında buluşuyor…

Yanlarında sadece eşi Semra Özal ve Mesut Yılmaz vardı…

Başbakan, 'Seni dinliyorum…' diyerek yol verdi…

Yıllardır gurbette olan sanatçı…

Hemen söze girdi:

'Sayın Başbakanım ülkeme dönmek istiyorum; artık burama kadar geldi!'

Başbakan, uzun saçlı sanatçıyı dinledi…

Sonra kalbinden geçen samimi duyguları seslendirdi:

'Bunlar askeri Cunta döneminde gerçekleşmiş… Sen gereken müracaatları yap; gelirsin memlekete, aklanırsın… Hiç mesele olmaz oğlum… Gördüğüm kadarıyla şarkı söylemişsin… Şarkı söylemekle söyle işler olmaz…'

Hatırlayanlar vardır…

O sanatçıya 'Dönek' demişlerdi…

Vatandaşlıktan çıkarmışlardı…

Ama o vatanını sevmekten vazgeçmemişti…

Ni'tekim…

Hakkında verilen gıyabi tutuklama kararı kaldırıldı…

29 Haziran 1987'de artık Türkiye hasreti sona ermişti…

Birkaç ay sonra…

Her şey başladığı zamana döndü…

Artık TRT'ye bile çıkıyordu…

***

Tahmin ettiniz, O sanatçının kim olduğunu…

Biz yine de…

Hafiften 'gizemli' devam edelim…

***

İki gün önce…

(8 Şubat Perşembe)

Aramızdan ayrılışın 20'inci yılıydı…

Şarkılarıyla…

En az iki nesil büyüttü...

Biliyor musunuz, o şarkılar hala dillerdeı…

20 yıl sonra hayatı sinema filmi oldu…

Şu sırada vizyonda…

Hasılat rekorları kırıyor…

İki hafta içinde 200 bin kişi o filmi izledi…

Bu ne demektir?

'Hasret kalmak' demektir…

Hatta…

Vefatından sonra bile 'sesi' ile…

Yeni hayranlar oluşturuyor demektir…

Kaç sanatçıya nasip olur bu güzellik?

***

Benim yaşımdakiler çok iyi hatırlar ve…

Hala…

Bir Cem Karaca daha gelmedi müzik dünyasına…

Dikkat ediyor musunuz?

Televizyonlardaki ses veya şarkı yarışmalarına…

Nasıl da özene bezene O'nu 'taklit etmek' için uğraşıyorlar…

'Namus Belası'nı, hala O'nun gibi söyleyebilen yok mesela…

Sahnede tamirci tulumuyla seslendirdiği…

'İşçisin Sen İşçi Kal' parçasını unutabilir miyiz?

Genç kuşağın yıldızları nasıl da uğraşıyorlar…

'Islak Islak' parçasını O'nun gırtlağı gibi söyleyebilmek için…

***

Dertli, çileli, kısa ama 'kıskandıran' bir hayat sürdü…

San'at dünyasının 'yüzde 100' en 'demli' yıldızlarından biriydi…

Yepyeni bir akımın öncüsüydü…

O artık…

'Anadolu Rock Ozanı' olmuştu…

Gençleri 'milli tınılar' ile çılgına döndürüyordu…

Rock müziğini…

Türk gencine o sevdirdi…

Zaten…

Sanatçı bir çiftin evladıydı…

Babası Azerbaycan asıllı Mehmet Karaca

Annesi ise Ermeni asıllı Toto Karaca'ydı…

Robert Kolej'de okudu…

Müziğe karşı müthiş yetenekliydi…

Kız arkadaşlarını etkilemek için…

Dönemin rock starlarının şarkılarını söylüyordu…

***

İlk müzik grubunun adını 'Dinamikler' koydu…

Sahnede çok başarılıydı…

Gelgelelim…

Babası müzik yapmasını istemiyordu…

Oğlunu şarkıcılıktan vazgeçirmek için her şeyi yaptı…

Sahnede Elvis Presley şarkıları seslendiren oğlundan…

'Aman Adanalı' türküsünü istemesi için seyirci kiraladı(!)

Hatta, çok güleceksiniz…

Adam tutup konserlerde O'nu yuhalatmıştı…

Cem Karaca hiç yılmadı…

20 yaşındaydı…

İlk evliliğini tiyatro sanatçısı Semra Özgür'la yaptı…

Üç gün sonra askere gitti…

Antakya'da Aşık Mahzuni Şerif'la tanıştı…

Etkisinde kalmıştı büyük ustanın…

***

'Apaşlar' grubuyla tanıştı…

'Resimdeki Gözyaşları' gençler arasında marş gibi olmuştu…

'Dadaloğlu' parçası…

O'nu zirveye taşıdı…

O şarkı…

Sol'a doğru kayışının gösteresi oldu…

Kahreden olay…

Mart 1971'de yaşandı; o olay Türkiye'de bir ilk'ti…

Trabzon'daki konserde üç bomba patladı; 30 kişi yaralandı…

***

En verimli dönemini 'Moğollar' ile yaşadı…

'Namus Belası', o dönemin unutulmaz şarkısı oldu…

Rüzgarı…

Bugün bile devam ediyor…

***

Yıl; 1975…

Cem Karaca, 'Tamirci Çırağı'nı patlattı…

İzmir Fuarı'nda o parçayı…

Binlerce kişinin vokalinde söylüyordu…

Sahneye son çıkan yıldızdı…

Sabaha karşı 02.00'de o şarkıyı tamirci tulumu giyip seslendirirken…

Kimse evine gitmeyi aklından bile geçirmiyordu…

Şarkıdaki…

'İşçisin sen, işçi kal…'

Nakaratı…

Cem Karaca'nın siyasi duruşunu…

Tam anlamıyla ortaya koyuyordu…

Zaten arkası geldi…

Aydın'daki konserde dönemin CHP il başkanı…

Aşırı solcular tarafından dövüldü…

Urfa'daki konserden sonra ise…

Orkestrası Dervişan saldırıya uğradı…

***

1980 yılının Mart ayında…

Gıyabında Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılanıyordu…

Sözde suçu…

'1 Mayıs' plağı 'komünizm progandası' yapmaktı…

Ürktü; soluğu Almanya'da aldı…

***

12 Eylül Darbesi, tam bir kabustu!

Sıkıyönetim Mahkemesi…

Cem Karaca'yı yurda çağırdı…

Askerlerin, 'Dönün Türkiye'ye…' dedikleri sanatçılar arasında…

Melike Demirağ, Selda Bağcan, Şanar Yurdatapan ve Sema Poyraz da vardı…

O sırada Bonn'da yaşıyordu Cem Karaca…

'Gelmeyeceğim…' dedi…

6 Ocak 1983'te…

Yılmaz Güney ile aynı gün Türk vatandaşlığından çıkarıldı…

***

Yazının başında 'tadımlık' belirtmiştim...

Turgut Özal devreye girmese…

Cem Karaca…

29 Haziran 1987'de Türkiye'ye dönemezdi…

O sırada 42 yaşındaydı…

Çilesi bitiyordu…

Yıllarca yasaklı olduğu TRT'de bile ekrana çıkmaya başladı…

Artık…

Çok sevilen şarkısı…

'Raptiye Rap Rap'ı bile söyleyebiliyordu…

***

Unutulmaz bir anı, o günlerden…

Cem Karaca…

Cahit Berkay'la birlikte…

'Yiyin Efendiler' albümü ile ortalığı sallıyordu…

Kendisine 'dönek' diyenlere…

'Oh be…' cevap verdi…

Şarkının şu sözleri unutulmaz:

'Ben döneksem döndüm diye memleketime / Döndüm baba döndüm işte oh be…'

***

Çek üretken bir sanatçıydı…

Sayısız şarkı sözü yazdı…

Onlarca orkestra kurdu; müzisyen yetiştirdi…

Sinemada rol aldı…

Tiyatro yaptı…

Yönetmenlik üstlendi…

Türkçe'ye oyunlar çevirdi…

20 yıl önce sabah kalp krizi geçirdi…

Kurtaramadılar…

Hayata gözlerini yumduğunda…

59 yaşındaydı…

Ve çok yorulmuştu…

***

Bitiriyoruz…

Dört kez evlendi…

Emrah adında bir oğlu oldu…

Gelgelelim…

Çocuğunun annesi Feride Balkan ile…

Son eşi İlkim Erkan Karaca arasında sorunlar yaşandı...

Mahkeme kararıyla…

Cem Karaca'nın mezarı açılıp DNA örnekleri alındı…

Test sonucu ile…

Emrah'ın…

Cem Karaca'nın oğlu olduğu tespit edildi…

Ne kadar acı değil mi?

Türkiye…

O olağanüstü sesi unutmayacak…

Nokta…

Hamiş: Cem Karaca, yaşadıklarından, kendisi hakkındaki söylemlerden çok yorgundu... Ölümünü hissetmişçesine sık sık 'Allah canımı ya sahnede alsın ya da kral yatağımda' diyordu… Cem Karaca vasiyeti üzerine alkışlarla değil, tekbirlerle uğurlandı…

Sonsöz: 'Cem Karaca, Don Kişot değildi ki, Cervantes'in kendisiydi… O bir hikaye yazdı, roman yazdı ve bıraktı gitti… / Renan Bilek – Müzisyen, tiyatro oyuncusu…)