Bir hafta önceydi...
Kısa süre öne yani...
Hakem tartıştık bu köşede; kim yönetiyor MHK'yı ve kim sorumlu hakemlerden sorduk!..
Kim yönetiyordu Türk futbolunu gerçekten?
Yanıtı çok gecikmedi!..
Alın yazısıymış gibi düştü önümüze...
Peş peşe!..
Egemeni gördük!..
Eğitim dahil iyi yönetiyorlar maşallah; Kulüpler Birliği Vakfı bitimsiz savunmada!..

X

Sorun bir haftayı; bir kaç maçı savunmakla geçip gitmiyor ki!..
Alınan sonuçların haftaya ya da geleceğe etkisiyle de bitmiyor...
Ve oturup önceki ve sonraki haftalarda edinilen sonuçlar, gelecek haftalara bakış her şeyi değiştiriyor...
Düşünüyorsunuz...
'Bu lig nasıl biter?'
Yetmiyor...
'Bu hakemlerle nasıl biter?'

X


Bitmez ki?

X

Futbolun genel değerleri üzerinden baktığınızda....
Kişisel yargıları bir yana bırakıp play-off ölçülerinde, sevgi-saygı-sportmenlik ölçülerini öncelikli kıldığınızda...
İnsanın insana saygısı...
Ve toplumsal değerleri de ölçü aldığınızda...
Eğitimli sporcu kimliği öne çıkar!..

X

Biz eğitimli, zeki-çevik sporcuyu öyle biliriz!..

X

Kısa yoldan konuya gelelim!..

X

Daha geçen hafta hakemleri konuştuk...
Kulüpler Birliği Vakfı'nın etkisinden; Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın eleştiri ve yönlendirme çabasından; Fikret Orman'ın eleştirel bakışından söz ettik...
Ne oldu?
Üç gün geçmeden bomba patladı!

X

Hafta sonu İBB-Galatasaray...
Bir gün sonra Beşiktaş-Fenerbahçe maçını izleyenler; daha doğrusu izlemeye çalışanlar Türk futbolu adına düş kırıklığı yaşadılar!..
Nasıl yaşamasınlar ki?
Futbol yerine hakem faciası tartıştılar!..
Ve futbolu, takımları, hakemleri yönettikleri sanısında olanlar...
Nasıl bir futbol yapısının içinde olduklarını yorumlayamadılar!..
Çünkü o duygularını yitirmişlerdi!..

X

Yitip giden değerler aslında 'nasıl hakem olmalı' sorunsalının ötesinde...
'Nasıl yönetici olmalı...'
'Emek hırsızlığı yapmayan futbolcu', 'faır-play ölçütlerinde sportmen kimlik'olarak belirginleşiyor!..
Ama...
Biliniz ki...
Bu ülkenin yitip giden değerlerinin...
İyi birer yöneticiye gereksinimi var!...
Futbol bunların öncelikli alanı...

X

Tartışmalar sürerken, bir haber düşüyor gündeme...
'TFF'den '6 saat sus' adımı...'
Efendim neymiş?..
Kulüp yöneticileri her maçın ardından bilir-bilmez değerlendirmelerde bulunuyor, istenmedik tartışma ortamı yaratılıyormuş!..
Bu nedenle UEFA'ya bir yazı gönderip sormuşlar:
'Yöneticilere 6 saat süreyle konuşma yasağı getirmeyi planlıyoruz, nasıl karşılarsınız?..'
Yasaklar zincirine bir halka daha eklenecek yani...
'Hem de konuşma yasağı...'
Sus, otur yerine!..
İzin verince kalk ayağa!..
Şaşırmayın!..
Daha neler göreceksiniz, neler!..
Derin uykulardan uyandığınızda...
Anlayacaksınız!..

X

Ahkam kesenler...
Kendine yontanlar...
Yöneticilik yaptığı savında olanlar...
İyimi siniz, mutlu musunuz?