Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öykünün parçalarını birleştirelim...

Ancak bunu yaparken de...

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün eşi Latife Hanım'ın yeğeni...

Mehmet Sadık Öke ile araştırmacı yazar Fatih Bayhan'ı…

Saygıyla anarak…

'Teyzem Latife'...

Adlı kitabının sayfalarını çevirmeye başlayalım...

***

Gazi Mustafa Kemal ile İzmirli Latife Uşakızade…

29 Ocak 1923'te nikahlandılar…

5 Ağustos 1925'te boşandılar…

O günlerden kalma anılardan anlaşılıyor ki…

Sevda bir yana…

Bir türlü bu evliliği yürütememişlerdi…

Hep şu soru soruldu ama…

Bunca yıldır cevabı bulanamadı^:

'Atatürk ile İzmirli Latife'nın evliliği neden topu topu 1000 gün sürdü?'

Yanlış bir çift mi olmuşlardı…

Hep İzmir Latife'nin hırçın ve dominant kimliğinden söz ediliyor…

'Acaba tek neden o mu?'

Şimdi bu köşede…

O hassas cevabın peşine düşüyoruz…

***

Boşanma tarihinin üstünden…

An itibarıyla…

98 yıl geçmiş…

Ancak…

Latife Hanım'ın yeğeni Mehmet Sadık Öke'nin anlattıkları…

Araştırmacı-yazar Fatih Bayhan'ın kalemiyle…

'Teyzem Latife' adıyla…

Müthiş dikkat çekmişti…

O kitabın satır aralarında bakın daha neler var!

***

Mesela…

Derler ki; 'Latife çok huysuzdu…'

O kadar çok konuşulmuştur ki; bu 'huysuz' yakıştırması…

Sonunda…

Latife Hanım'ın yeğeni Mehmet Sadık Öke…

Bakın nasıl savunuyor Latife Hanım'ı:

'Teyzemin huysuzluk olarak algılanan hareketlerinin sebebi eşi Mustafa Kemal'in annesi Zübeyde Hanım'ın (Canın pahasına da olsa Mustafam'ın içkisine engel olacaksın) vasiyetini yerine getirmek içindi…'

Dahası var…

Latife Hanım, o vasiyet üzerine eşini uyarmayı sürdürüyor…

İlk büyük uyarıyı…

Kalp spazmı geçiren Gazi Paşa'yı korumak için yaptığını söylüyor…

Ancak…

Latife Hanım'ın yeğeni Mehmet Sadık Öke'ye göre…

O uyarı…

Çifti boşanmaya götürmüştü…

Ve o ayrılığın en acı yanını…

Yeğen Öke şöyle özetliyor:

'Boşanmak Latife Teyzem için ölümden acı bir ayrılık olmuştu'

***

Peki, boşanma aşamasına nasıl gelinmişti?

Söz; Mehmet Sadık Öke'de:

'Fikriye Hanım'ın ölümünden birkaç gün sonra, Mustafa Kemal bahçede köpeklerle ilgilenirken dil sürçmesi ile Latife teyzeme, (Fikriye) diye sesleniyor, bunun üzerine kavga ediyorlar… Köşke gelen Latife Hanım'ın anne babası da Latife Teyzem'in anlattığına göre Atatürk'ten yana çıkıyorlar… Bunun üzerine Latife Hanım, annesine şöyle diyor: (Siz bana bir kaplanla evlendin, kaplana gem vuramazsın diyorsunuz ama aslında kaplanı kuvvetlendiriyorsunuz ve Latife tavşanını güçsüzleştiriyorsunuz... Ben kaplana gem vurmak istemiyorum, ben bu kafeste kaplan ile beraber yaşamaktan memnunum, amma velakin ben kaplanın pençelerinden kendimi korumaya çalışıyorum…)'

***

Yine herkesin dilindeki bir olay…

Sizce de…

Latife Hanım'ın, Gazi Mustafa Kemal'e 'Kemal' diye seslenmesi…

Saygısızlık mı?

'Sonuçta Gazi Mustafa Kemal Atatürk…

Türkiye Cumhuriyeti'nin başı ama…

Aynı zamanda Latife Hanımın da kocası, eşidir…' diyenler…

Gerçekten haksızlık mı yapıyor?

Bu sorunun de cevabı yok!

***

Ya son yıllarını nasıl geçiriyor Latife Hanım?

Araştırmacı yazar Fatih Bayhan'a göre…

Latife Hanım 1975 yılına kadar…

Ne evliliği ile ne de boşanmasıyla kimselere bir şey anlatmıyor…

Hiçbir evlilik teklifini kabul etmiyor…

Ayrılırken de…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e verdiği şu söze…

'Ne seninle ne de sensiz yaşadıklarımı kimse öğrenmeyecek!'

Son nefesine kadar söze sadık kalıyor…

Ne evliliğinden bir başka kimseye bahsediyor…

Ne de teklifleri kabul ediyor…

Zaten…

Ulu Önder'in, boşanma aşamasında…

'Bu evlilik ve ayrılığa dair kimseyle bir şey konuşmayacaksın…'

Sözleri…

Aslında bir 'talimat' değil de nedir?

Yazar Fatih Bayhan'a göre…

Latife Hanım…

Boşandıktan sonra…

Dönemin kabine üyelerinden birinin izdivaç teklifini…

Kesin bir dille geri çeviriyor…

Diğer talipliler ise yurtdışından…

Ancak Latife Hanım, onları da kabul etmiyor…

***

Bitiriyoruz…

Sonradan 'farkına varılan' belge ile…

'Teyzem Latife' kitabının şu satırları çok ilginçtir…

Latife Hanım'ın yeğeni Mehmet Sadık Öke'ye göre…

Latife Hanım ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün boşanması…

'Şeklen uygun ancak özü itibariyle uygun değildi…'

Çünkü…

Yine Latife Hanım'ın yeğeni Öke'ye göre…

Atatürk'ün…

'Biz Latife Hanım ile boşanmaya karar verdik…'

Yazısının altında tek imza vardı…

Ve…

Latife Hanım, Salih Bozok'a yazdığı mektuplarda…

'Ben kocamdan eminim. Kocam beni boşamaz, kadirşinastır, ben çocukluk ettim…' diyordu…

Zaten…

Atatürk de baldızına birkaç kez…

Boşandığı için pişman olduğunu dile getirmiş…

Sonuçta…

Bu 'resmi ayrılık' ne Atatürk'e…

Ne de Latife Hanım'a mutluluk getirmemiş…

Nokta…

Hamiş: Atatürk'ten ayrıldıktan sonra yarım asır anılarıyla baş başa yaşayan Latife Hanım, anılarını yazması için yapılan tüm teklifleri reddederek 12 Temmuz 1975'te suskunluk içinde öldü… Yazar İsmet Kür'ün 24 Eylül 1965'te görüştüğü Latife Hanım'ın kitapta yer alan sözleri şöyle: 'Ben hiçbir şey değilim. Bugün, kömür alamadığı için kırk yıllık evini terk etmek mecburiyetinde olan biriyim…'

Sonsöz: Latife Hanım, 1975 yılının 13 Temmuz günü ebediyete uğurlandı… Cenaze için devlet töreni yapılmadı... İstanbul Valisi Namık Kemal Şentürk'ü aile İzmir'den tanıyordu… Şentürk, yetkisini kullanarak kara, hava ve deniz birliklerinden oluşan bir şeref kıtası gelmesini sağladı... Son dakikada bulunan bir bayrakla Latife Hanım'ın naaşının üzerine örtüldü… Bayrağın bulunmasını sağlayan da Vali Şentürk'tü…