Bugün Pazar…

Yeni bir yılı karşılamamıza…

Saatler kaldı…

Ve biz yine…

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla…

Atatürk'ü bu köşede anmayı sürdürüyoruz…

Bir kez daha…

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım…

Bunu yaparken de…

86 yıl önce…

O geceyi yaşayıp, anlatan…

Dr. Tevfik Rüştü Aras'ı saygıyla analım…

***

Gazi Mustafa Kemal Atatürk…

Son yılbaşı gecesini…

'31 Aralık 1937 Cumartesi'…

İki kadim dostu…

Doktor Tevfik Rüştü Aras ve…

Harbiye'den arkadaşı İsmail Hakkı Kavalalı ile geçirdi…

Şimdi o geceye gidiyoruz…

***

Dünyanın '1937'e veda etmeye hazırlandığı' gece…

İki arkadaş…

Gazi'yi…

Köşk'ün üst katında kitaplığa bitişik açık salonda buldu…

Atatürk'ün ilk sözü şu oldu:

'Bu akşam bir tarafa çıkmayacağım… Siz de suare görmekten bıkmışsındır… Yılbaşını burada birlikte geçiririz, olmaz mı?'

Tevfik Rüştü Aras ile İsmail Hakkı Kavalalı…

'Büyük bir sevinçle…' diye karşılık verdiler…

Uzunca bir süre…

Geçen yılın olaylarından ve gelecek yılın işlerinden konuştular…

Sonra…

Her zaman olduğu gibi…

Günün haberlerini yorumladılar…

Ardından…

Gazi Paşa…

Her Yılbaşı gecesinde yaptığı gibi…

Özel eşyalarını…

Arkadaşlarına armağan etmeye başladı…

Elbiseler… Gömlekler… Kravatlar… Ayakkabılar…

Yeni sahiplerini buluyordu…

Bi'ara…

Tevfik Rüştü Aras dayanamadı…

Samimi duygularını seslendirdi:

'Paşam, mendillerinize varıncaya kadar vermekten hoşlanıyorsunuz; ne olurdu bir ay önce düşünseydik de yeni bir yıl için bütün giyeceklerinizi yeniden ısmarlasaydık ve bu gece başka arkadaşları da çağırarak elbiselerinizi ve gömleklerinizi aramızda kapışsaydık ne kadar eğlenirdik... Hepimiz de her birimiz de bu yılbaşı gecesinin anısı olarak sizden bir şeyi üzerimizde taşırdık ve siz de yarın hep yeni giymiş olurdunuz…'

Bunun üzerine Gazi Paşa hayıflandı:

'Ah be doktor, bunu niçin daha evvel düşünüp söylemedin?'

Tevfik Rüştü Aras, duygulandırdı Ata'yı:

'Zararı yok, gelecek yıl böyle yaparız…'

Ortalığı derin bir sessizlik kaplamış sanki zaman durmuştu…

Atatürk…

Ne olumlu ne de olumsuz bir şey söylemedi…

Birkaç saniye düşündü ve dudaklarından şu sözler dökülüverdi:

'Bakalım gelecek yıla yaşayacak mıyım?'

***

Birdenbire salonu derin bir sessizlik kapladı…

Atatürk, ölümün yaklaştığını içinde hissetmişti…

İki konuğunun içine de 'zehirli bir kuşku' düşmüştü…

Gazi Paşa…

Misafirlerinden önce kendini toparladı:

'Yılbaşı gecesi acıklı şeyler düşünmeyelim ve konuşmayalım…'

Yazlık gömleklerini ayırıp Tevfik Rüştü'ye seslendi:

'Bunlardan da al, yazın Yalova'da yine hep birlikte oluruz da işine yarar…'

Atatürk özendirme yapıyordu…

Hem pırıl pırıl giysilerini dağıtıyor…

Hem de iki dostunun üstüne çöken…

Üzüntülü havayı dağıtmaya çalışıyordu…

Öyle ki…

Pijamalarını bile…

Arkadaşlarına armağan etti…

***

Bitiriyoruz…

O gece…

Atatürk bi'daha o acı konuya dönmedi…

Gelgelelim…

İki yakın dostunun yüreklerinde…

Sönmez bir alev yakmıştı…

Çünkü…

Ulu Önder, o gece…

Ölümün yaklaştığını içinde hissetmişti!

'Paylaşmak, acıyı azaltır…' derlerse de inanmayın…

Acı gerçeğe yaklaşırken…

Istırap azalmıyor; bilakis artıyordu…

Zaten…

Hep böyle olmuyor mu?

Nokta…

Kaynak: 'Yakınlarından Hatıralar / Sel Yayınları, 1955, Sayfa: 105

Sonsöz: 'İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal… İkinci Mustafa Kemal, onu (ben) kelimesiyle ifade edemem; o ben değil, bizdir! / Mustafa Kemal Atatürk…'