Gelin, bu güzel tatil gününde hafif biber salçalı bir 'İzmir Nostaljisi' yapalım... Sözüm 40 ve üstü yaş grubundaki, 'İzmirliyim evelallah' derken gözleri buğulanan, sesi titreyen hemşerilerime... Ama gençlerde okursa faydalı olur...

Mitolojide tanrıçalara benzetilen, kuruluşunda 'dişi' öğelerin öne çıktığı 8.500 yaşındaki İzmir'in son 50 yılına bakmakta yarar var...

Ama bunu yaparken, kentin eski fotoğrafları ile bugünkü halini karşılaştırmakta büyük yarar var...

1892'den beri, Ege'nin incisini 33 belediye başkanı yönetmiş... 34'üncüsü Aziz Kocoağlu... Üstelik Aziz Bey, 1895-1907 arasında kesintisiz görev yapan mevkidaşı Eşref Paşa'nın bile rekorunu kırıp 15'inci yıla yelken açmış durumda...

Doğal olarak merak ediyor insan...

Merhum Osman Kibar'dan bu yana (1964) yenilenen kent adına bu şehir ne kadar değişti?

Birinci Kordon dolduruldu, Mustafa Kemal Bulvarı yaratıldı, üstten-alttan bir kaç gıcır yol, dünyanın ucu denize çıkan tek karayolu Çeşme Otobanı ve son 10 yıla garip bir

bir şekilde sıkıştırılan iki yeni ilçe (Karabağlar ve Bayraklı) ve eski mezbahada yükselen beş-altı gökdelen...

Tabii, 20 yılda bir noktaya gelen metro ile devlet-belediye el ele yaratılan İZBAN'ı pas geçersek ayıp olur... Körfez ulaşımı deseniz, 30 yıl önce bu şehirde daha fazla iskele vardı, bunu da unutmayalım...

Eskiden İzmir'in bir adı da 'emekliler kenti'ydi... Devletin memuru, subayı bile emekli olunca İzmir'e yerleşirdi...

Şimdi tam tersi yaşanıyor... Şüphesiz hala 'taşı-toprağı bakır' deyip İzmir'e koşan var ama, neredeyse bi'okadar da bu kente veda eden var... Nüfusumuz artmıyor, bilakis azalıyor!

Bugün İzmir'in nüfusu 4 milyon 265 bin... Bunun 1 milyon 200 bini 0-24 yaş arası... Beşi devlet, üçü vakıf sekiz üniversitemiz var ama sorun bakın mezuniyeti yaklaşan o gençler İzmir'de kalmak istiyor mu?

Nüfusun son 45 yılda üç kat artması, 'bu kente sevdalı' olmaktan kaynaklanmıyor... Öyle olsaydı, 'evlenenden çok boşanan var' gibi acı tablo karşımıza çıkmazdı...

Yav, biz 80 ihtilalından sonra kentin trafiği ana arterde rahatlasın diye, o tarihte dünyanın deniz üstüne yapılan en uzun yollarından biri kabul edilen Mustafa Kemal Sahil Bulvarı'nı bile hatalı yaptık... Yolun eğimi (merkezkaç) akıllara zarardı... Yüzlerce kaza oldu, kimse anlamadı... 1993'te bi'gece TBMM Başkanvekili Yılmaz Hocaoğlu o bulvardaki kazada can verince bulvar baştan aşağı yenilendi...

10 yıldır kent yenilemeden söz ediyoruz; bakın Bayraklıya değişen ne var?

Alsancak-Kahramanlar sınırındaki Ege Mahallesi yaratıldığından bu yana 50 yıl geçti, Roman vatandaşlar o iki katlı evlerde üç nesil büyüttü; hangi belediye başkanı o semti yenileyebildi?

Belediye başkanlığı bir meslek değil... Bakın, mimarlar da işadamları da doktorlar da tacirler de 'reis' olabiliyor...

Ancak 'vizyon'u olan belediye başkanı parmakla gösteriliyor...

Sırası geldiği için yazıyorum...

Otobüsü olan, minibüsü olan, İZBAN'ı olan, Metrosu olan İzmir, şimdi tramvay'la seyahate hazırlanıyor...

Olsun, yenilik güzelliktir... Ama böyle derken 'Şart mıydı İzmir'e tramvay?' sözleriyle serzenişte bulunan İzmirliye de kulak vermek gerek...

Siz, son 50 yıldır bu kenti yönetenlerin kent adına İzmirliler'e, 'Şu işi nasıl yapalım?' diye sorduğuna tanık oldunuz mu?

Pardon, pardon...

Yeni körfez vapurlarının adları ne olsun diye sordular, günaha girmeyelim...

Bakın; tramvay inşaatı, Izban grevi derken kent trafiği arapsaçı...

Bir dert bitiyor, yenisi başlıyor...

Hangi Izmirli genç, geleceğini bu şehirde inşaa etmek ister?

Sonsöz: 'Her şehir layık olduğu şekilde yaşar(mış)...'