Ozan EKİZ / EGEDESONSÖZ – İzmir’de Ağustos ayında son yılların en büyük felaketlerinden birine sahne oldu. İzmir’in en değerli alanlarından biri olan İzmir Körfezi üzerinde yüzen ölü balıklara şahitlik etti.

Yılların kirlilik birikimi ile yaşanan bu olayla beraber körfez kirliliği rekor düzeyde görünür bir şekilde kirliliğini gözler önüne serdi ve bu felaket görüntüsü neredeyse bir ay boyunca kalmaya devam etti. Yaşanan bu felaketle beraber dönem içerisinde kent siyasetinde büyük tartışmalar yaşanırken, havaların soğuması ve yağışlarla beraber körfezdeki balık ölümleri durdu. Geçtiğimiz günlerde körfezde görülen deniz marullarının yeniden görülmesi ise vatandaşlarda endişelere neden oluyor.

Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar, İzmir Körfezi’ne dair kirlilik sorunlarını ve havaların ısınması ile İzmir’i nelerin beklediğini Egedesonsöz’e değerlendirdi.

2003 YILINDA ‘1 SENEYE KALMAZ GÜZELYALI TARAFINDA BİR SENEYE YÜZÜLÜR’ DEMİŞTİM
Yaşar, İzmir Körfezi’nin tarihsel kirlik sürecini anlatarak, “İzmir’de ilk kirlilik makalesi 1930 yılında yazılıyor. Neredeyse 95 sene önce. Bir Alman akademisyen, Halkapınar civarını işaret ederek burası kirleniyor diyor. O zaman Behçet Uz belediye başkanı. Büyük Kanal projesini yaptırıyor ama çok pahalı geliyor. Bütçenin 14 katı çıkıyor. Nüfus arttıkça yavaş yavaş iç tarafı tamamen fosseptik olarak kullanıyoruz. 1955 yılına geliyor ve ilk büyük plankton patlaması gerçekleşiyor. Türkiye’de de ilk defa burada oluyor ve binlerce balık ölüyor. 1970’li yıllardan sonra projeler yapılıyor. Proje hep yapılıyor ama başlangıç yok. 1983 yılında Kenan Evren ‘yapın’ diyor ve yapılıyor. 2000’li yılların başında yapılıyor ve sisteme giriyor. 1 yılda mavileşti körfez. 2003 yılında, ‘1 seneye kalmaz Güzelyalı tarafında bir seneye yüzülür’ dedim. Pırıl pırıldı. Maalesef Piriştina ölünce Kocaoğlu geldi ve bilimden uzaklaştı. 2007’de derelerin altı betonlandı. 2008’de körfez kokmaya başladı. Adım adım bu süreç geldi. 2007’den beri dilimde tüy bitti, hep anlattım, körfezi batıracaksınız dedim ve battı. Körfez tüm zamanların en kirli halini yaşadı Ağustos ayında. 1 aya yakın balık ölümleri sürdü. Bu kadar uzun süreli olmamıştı. Zaman ilerledikçe körfez kirliliği her sene kendi rekorunu tazeleyecek. Marullar eskiden Nisan aylarının sonunda çıkardı. Yavaş yavaş süre arttı ve son 3-4 yıldan beri deniz marulları hep var. Yılın 12 ayı hep var çünkü körfez çok doygun. Körfez aşırı kirli ve doygun. 2024 Ağustos ayında tüm zamanların rekorunu kırarak fitoplankton patlaması oldu ve binlerce balık öldü. Körfezde tüm zamanların en kirli halini yaşadık” dedi.

Gümüşhane'de yolcu otobüsü kaza yaptı: 14 kişi yaralandı Gümüşhane'de yolcu otobüsü kaza yaptı: 14 kişi yaralandı

 “EN KÜÇÜK SICAKLIK ARTIŞINDA PATLIYORLAR”
Yakın zamanda gerçekleşen deniz marullarına dair dikkat çeken açıklamalarda bulunan Yaşar, “15 gün önce deniz marulları patladı. Geçen Pazartesi günü oradan geçtim ve marullar yine patlamıştı. Hava sıcaklığı birkaç derece arttığı an patlıyor. Körfez kirliliğe çok doygun. En küçük sıcaklık artışında patlıyor. Şu anda devam ediyor kirlilik. Hava soğuduğu için fitoplankton patlaması olmaz. Olmadığı için temizlenmiş havası var ama ufacık bir ısı artışında deniz marullarının patlaması zaten körfezin doygunluğunu gösteriyor. Yaz yaklaştıkça fitoplankton patlamaları meydana gelecek” dedi.

“BÖYLE GİDERSE BALIK ÖLÜMLERİ DEVAM EDECEK”
Balık ölümlerinin süreç içerisinde artarak devam edeceğinin altını çizen Yaşar, “Böyle devam ederse balık ölümleri yaşanır. Kirlilik devam ederse bu tehlike hep var. Müsilaj 2020’de patladı ama patlayacağı zaten 1986’da yapılan doktora çalışmalarından belliydi. 1992’de küçük bir patlama yaşandı ama 2007’de ciddi bir patlama oldu ve Marmara son kez uyardı. 2020’de çok büyük bir patlama yaşandı, hemen geçecek dediler. 2025 yılındayız ve hala daha ciddi anlamda bir müsilaj var Marmara’da. Biraz hava ısınınca Marmara’da müsilaj patlıyor” diyerek uyarılarda bulundu.

BÜYÜKŞEHİR’İN ‘PELİKAN’ GÖRÜNTÜLERİNE TEPKİ: BUNU SÖYLEYENLER İZMİRLİ OLAMAZ!
İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan dip tarama çalışmalarının yetersiz olduğunu söyleyen Yaşar, belediyenin körfezin temizlenmesine işaret olarak körfezde gezen flamingo ve pelikan görüntülerini paylaşmasını eleştirerek “Geçen gün bir açıklama yaptılar; ‘körfez temizlendi, kuşlar geldi’ diye. Onu söyleyenler İzmirli olamazlar. Kuşlar zaten hep orada. Dibinde Kuş Cenneti var, şaka gibi. Gelsinler Çakalburnu’na görsünler kuşları… ‘60 bin ton çamur çıkardık, pelikanlar, kuşlar geldi’ diyorlar. Pelikanlar hep orada zaten. Orada bir Kuş Cenneti var bilmiyorum belediye çalışanları farkında mı? Orada bir Kuş Cenneti var, toplamda 450 civarında kuş vardır, 200’den fazlası burada zaten. Eskiden Kuş Cenneti’nden sabah kuşlar kalkardı Halkapınar’a giderlerdi ‘90’lı yıllara kadar. Halkapınar’da sabah kahvaltısı yapıp Çakalburnu’na giderlerdi ve sonra evlerine geri dönerlerdi. Halkapınar çok kirlenince kuşlar oradan ellerini ayaklarını kestiler. Artık direkt evlerinden Çakalburnu’na geliyorlar. Kuşlar hep var zaten.” diye konuştu.

“AKVARYUM MU BURASI SU BASIYORLAR?”
Ağustos ayında yaşananların ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin körfezdeki oksijen arttırmak için su basmalarına karşı olduğunu söyleyen Yaşar, “bilimsellikten öyle uzaktalar. Bilime yakın olsalar oluşturdukları birimlere bilim insanlarını getirirler. Bunlar alakasız insanlarla iş yapıyorlar. Denize Ağustos ayında su sirkülasyonu bastılar, oksijeni artacak dediler. Akvaryum mu burası? Boşu boşuna su bastılar, cahillik bunlar. Konuyu bilmeyenler, uzak olanlar iş yapıyor” dedi.

İZMİR KÖRFEZİ’NİN TEMİZLİĞİ İZMİR’İN EN BASİT SORUNU
İzmir’de körfez temizliğinin yapılması için gerekenleri sıralayan Yaşar, “Burada yapılması gereken arıtmalar çalıştırılsın. Çok da basit bir sistem. İzmir Körfezi’nin temizliği İzmir’in en basit sorunu. Daha basit bir sorun yok İzmir’de. Yapılacak tek şey var; arıtmalar çalışacak. Fabrikalara gideceksin 15-20 çevre mühendisi istihdam edip... Bütün fabrika çıkışlarından örnek al ve analizini yap. Çok kirli olanları bakanlığa bildir. Eğer bakanlık gereğini yapmıyorsa halka şikayet edersin. Şu anda ‘yetki istiyoruz’ diyorlar. İki sene önce ceza yedin Çiğli Arıtma’da. ‘Denetim de bende olsun’ diyorlar, nasıl olacak bu? Kuvvetler ayrılığı diye bir şey var, biri yapar biri denetler. İlk defa bir belediye başkanı, bakanını şikayet ediyor. Bu yetkiyi istemenin bir anlamı yok. Sen görevini yap, örneklerini al ve bakanlığa bildir. Her gün internet sitesinde yayınla. Baraj doluluğunu yayınlar gibi yayınla. Kirliliğin kontrolü bakanlıktadır ve bakanlığın görevi kontroldür. Bakanlık size kontrolü verirse kendisi ne iş yapacak? Kapat o zaman Çevre Bakanlığını, hiçbir anlamı kalmaz o zaman. Birileri yalan yanlış bilgilerle yanıltıyorlar. Konuşmayalım, icraat yapalım” ifadelerini kullandı.