Uluslar…

Bayramlarıyla yaşarlar…

Çünkü…

Bayramlar…

Milli ve dini duyguların…

Hatta…

İnanışların pekişmesini sağlar…

Taze tutar…

Damarlarımızdan akan kanları!

***

Özellikle…

İki milli bayramımız kalpleri fethedecek kadar görkemlidir…

Birincisi '23 Nisan Çocuk Bayramı'

Çocuksunuzdur ama size özel bir 'bayram' vardır; bu ülkede…

Yaş alırsınız…

Alın yine size özel bir bayram daha…

Kulağınıza fısıldar:

'Sen artık delikanlı oldun; ne mutlu seni yetiştiren anaya-babaya…'

İkinci bayramın adı…

Kendini hissettirir, gururla hissettirir:

'19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı'

Yazıya böylesi bir giriş…

Kanımızı kaynatmak için…

***

Sahi…

Nasıl unutturdular bize eski 19 Mayıs'ları?

Bir gün önceden pencereye, balkona astığımız nazlı bayrağımızı...

Kahvaltıdan sonra...

Tüm aile eksiksiz emektar Alsancak Stadı'na gidişimizi...

Erkenden dolan tribünde yer bulma heyecanımızı...

Hepimiz rengarenk ama...

19 Mayıs sabahı İzmir...

Hepimizden daha rengarenk...

Açık tribün bir başka alem...

Gençler, renkli kartonlarla ne harika yazılar sunuyor!

Milim kayma yok...

Marşlar çalarken...

Büyüklerin gözpınarlarından yaşlar süzülüyor...

***

Peki, sonra ne oldu?

İnanılmaz bi'şi oldu!

***

Türkiye...

Milliyetçi ruhuna neredeyse bir asırdır 'can suyu' olan...

19 Mayıs Bayramı'nı...

Ne yazık ki…

Şanına uygun, hak ettiği gibi kutlayamıyor artık...

Üstelik…

Taaa, 11 yıldan beri…

Statlar ıssız...

Meydanlar renksiz...

Neden?

Genç kuşak 'bilsin' diye yazıyorum…

Elinden alınan…

O güzelim bayramın artık 'senin değil' bilesin(!)

***

Peki, ne geldi asırlık çınardan farksız…

Gazi'nin gençlere emanet ettiği 'Spor Bayramı'nın başına?

***

Acıklı öykü, özetleyelim...

Çünkü…

Amacına(!) ulaşsın diye…

'Nakış gibi işlenen' bir olaydır bu…

11 yıl önce…

Mayıs ayının ilk haftası gibi…

Millî Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü…

Okullara bir yazı gönderiyor…

Mayıs ayında 'havanın soğuk olacağı' hatırlatılıp…

Çocuklar üşüyüp, hastalanmasın endişesi(!) ile…

'19 Mayıs Bayramı'nın…

Başkent Ankara dışındaki illerde…

Stadyumlarda kutlanması engelleniyordu…

(O yılın, o günlerinde Türkiye'nin birçok bölgesinde hava sıcaklığı 20 ile 22 derece arasında değişiyordu…)

Vatandaş…

Önce ne olduğunu anlayamadı…

Geçici bir 'önlem' filan zannetti…

Ardından…

Kalıcı olduğu ortaya çıkınca…

Cumhuriyetçi kesim büyük tepki sergiledi ama…

Yapacak bi'şi yoktu…

Atı alan Üsküdar'ı geçmişti, çoktan…

O günlerin…

80 milyon nüfuslu Türkiyesi'nden…

Sadece bir vatandaş…

Bireysel dava açtı Milli Eğitim'e…

Üstelik kazandı ama…

Değişen bi'şi olmadı…

'19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı'nın…

O günden bugünlere…

Sadece 'anılarda' yaşayacağı kesinleşti…

Yazık…

Çok yazık…

Böyle giderse…

O bayramın adını bile unutacak bu millet!

Eyvah…

***

Bir türkümüz vardır…

Allah'ına kadar damardır…

O türkünün öyküsüyle…

Bitiriyoruz…

***

'19 Mayıs Bayramı'nı...

Türk gençliğine çok yakıştırdığı İçin...

Son asrın en büyük ozanı Aşık Mahzuni Şerif'in...

Kısacık ömrüne sığdırdığı…

En büyük eseridir 'Sarı Saçlım Mavi Gözlüm' türküsü...

'Kurtuluş'tan Kuruluş'a' giden yolun ilk basamağında...

Çılgın dalgalarıyla Karadeniz'i...

Bir avuç vatanseveri taşıyan 'Bandırma' vapurunu...

Ve inadına...

Mustafa Kemal Paşa'yı...

Destansı kıvamı ile anlatırken herkesi ağlatır:

'Bu gemi bu Karadeniz...

Sarı saçlım, mavi gözlüm...

Nerde, nerde, nerdesin dost?'

19 Mayıs'ın nasıl bir bayram olması gerektiğini...

Her satırında iliklerinize kadar hissedersiniz...

Söylerken de...

Dinlerken de...

'Bulutlar terinden, dağlar kokundan...

Bir daha gel, gel Samsun'dan...

Sarı saçlım, mavi gözlüm...

Nerde, nerde, neredesin dost?'

Nasıl, yakıştı di'mi?

O zaman...

Kıralım o bayramın prangasını…

Yaşasın sonsuza kadar…

Türk'ün bayramları...

Nokta...

Sonsöz: 'Ey yükselen yeni nesil, gelecek sizindir... Cumhuriyet'i biz kurduk; onu yükseltecek ve sürdürecek sizsiniz... / Gazi Mustafa Kemal Atatürk...'