'Paris'te son tango' yönetmenliğini Bernardo Bertolucci'nin yaptığı, başrollerinde de Marlon Brando ve Maria Schneider'in oynadığı ve Paris'i fenomen yapan romantik, dram bir film.
Paris için aşıklar kenti de deniyor. Bütün bu yüklenen olumlu anlamlara rağmen bir yıl içerisinde IŞİD tarafından yapılan iki saldırı kentin imajını bir anda yerle bir etti. İmajın yerden kalkması için bir tepkime gerekiyordu ve o da iklim konferansıyla oldu.
İklim değişikliğini önlemek içinFransa'nın başkenti Paris'te iki haftadır yürütülen 21. BM İklim Değişikliği Taraflar Konferansı'nda (COP21), üzerinde anlaşılan metin, çevre örgütleri memnun kalmasa da, konferansa katılan 195 ülkenin delegeleri tarafından oy birliği ile onaylandı.
'Hukuken bağlayıcı' olan metinde, küresel ortalama sıcaklık artış limitinin 1,5 ila 2 derece arasında sınırlandırılması konusunda anlaşma sağlandı. Şayet taraflar diretseydi sıcaklık artışının bu yüzyılın sonuna kadar 5 dereceye kadar çıkma riski vardı.
Metindeki önemli adımlardan biri de, bu alandaki mücadele için gelişmekte olan ülkelere yılda en az 100 milyar dolar destek aktarılması kararı oldu. Bu parasal destek geçmiş 20 konferansta da gelişmiş ülkelerin itirazı ile karşılaşıyordu.
Sera gazı emisyonlarına ilişkin mevcut anlaşmaların 2020'de sona erecek olması dolayısıyla, Paris'te en az 10 yıl geçerli olacak yeni taahhütlere girilmesi, küresel ısınma ile mücadelede önem taşıyor.
Paris anlaşmasının 2020'de yürürlüğe girmesi bekleniyor. Ancak inşaattan, ulaşıma pek çok sektörü etkilemesi beklenen anlaşmanın kazananları ve kaybedenleri şimdiden tartışılıyor.
Özellikle enerji ve çevre uzmanları Paris anlaşmasının en büyük kazananlarından birinin güneş enerjisi olduğu yönünde görüş bildiriyorlar. Anlaşmanın, elektrikli otomobillerden, yenilenebilir enerjiye, düşük karbonlu teknolojilere yatırımları hızlandırması bekleniyor.
Bu karar Türkiye'nin enerji politikasını da toptan etkileyecek. Avrupa'nın en az üç katı güneş ışınımına sahip olmasına karşın, güneş enerjisinden faydalanma oranında geride kalan Türkiye'nin bu fırsatı kaçırmaması gerekiyor.
Türkiye'deki güneş enerjisi yatırımcıları ise Türkiye'nin bir an önce 'güneşe dönüş seferberliği' ilan ederek, güneş enerjisindeki yatırımları hızla arttırması gerektiğini savunuyor. Bu hedeflere ulaşmanın yolunun, enerji altyapısındaki köklü dönüşümden geçtiğini söylüyorlar.
Bloomberg'in Paris anlaşmasının kazananları ve kaybedenlerine ilişkin haberinde, 'yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği gibi geleceği parlak sektörlere fırsat doğduğunu düşünen' geleneksel enerji şirketlerinin de değişime gideceği kaydediliyor. Örneğin Alman elektrik şirketi RWE'nin çağa ayak uydurmak için ikiye bölünme planını hayata geçireceği ve bir şirketin tamamen yenilenebilir enerji ve şebekelere odaklanacağı anımsatılıyor.
Ancak tüm bunlar petrolün değerini kısa vadede azaltmayacak. Uluslararası Enerji Ajansı'nın senaryosuna göre, fosil yakıtların 2030 yılında enerji talebinin yüzde 75'ini karşılayacağı öngörülüyor.
Diğer taraftan Paris'teki BM İklim Değişikliği Konferansı'na katılan 'BM Gıda ve Tarım Örgütü FAO' sıcaklık artışı sınırlandırılmazsa, tarımda nüfusu besleyememekten tutunda, ürün verimlerinin ve balıkların azalması, yeni bitki, hayvan, insan hastalıkları riskinin oluşmasına kadar birçok olumsuz etkilerle karşı karşıya kalınacağına işaret ediyor.