Harun Kolçak'ın bu 'yalancı dünya'ya veda ettiğini öğrendiğimde gece yarısıydı; içim 'cızz' etti... Bir kaç saat sonra sosyal medyada dolaşmaya başlayan 'Harun Kolçak'ın Vasiyeti' başlıklı 'derin saçmalık' ile üzüntüm katmerlendi...

Inanılacak gibi değildi...

'Sözde Vasiyet' şöyle başlıyordu:

'Bütün organlarımı bağışladığım için büyük ihtimalle beni size poşetle verecekler... O yüzden fazla kurcalamayın...'

Okuyan ürperdi, okuyan şaşırdı, okuyan içinden küfretti...

Evet, sanatçılar farklıdır... Özel yaşarlar, gel-git'leri olabilir... Kendilerini genellikle 'fanus' içine hapsederler... Aralarında az-biraz 'kırık' olanları da çıkabilir...

Ancak, en 'uçuk' sanatçı bile 'hayata veda' mektubuna böyle başlamaz...

Yine o veda satırları asla ve asla şöyle bitmez:

'Öyle mevlit falan bahanesi ile hatim indirmeye, arkamdan iyiliğim için dua filan etmeye kalkmayın... Yaşarken yapmadığınız iyiliği ölünce yapmaya kalkmayın, yemem...'

Okurken 'vicdanları törpüleyen' bu sanal vasiyetin tamamen 'uydurma' olduğunu Hürriyet ortaya çıkardı ama, içimiz iki defa acımıştı bu kez...

Sanal medya kimilerimiz için öylesine 'hava ve su gibi' vazgeçilmez bir yaşam biçimi haline gelmişti ki...

Hürriyet, 'Yok böyle bir vasiyet' diyene kadar, yazanı meçhul o satırlar milyonlarca kişi tarafından sorgulanma ihtiyacı bile duyulmadan anında paylaşıldı...

Mevlit gibi, hatim gibi kutsal değerleri hatırlatan tanımlamalarla, bir dönem alay konusu yapılan 'bakara-makara' örneği gibi dalga geçildi...

O satırlar herkesi kahretti...

Oysa...

62 yaşında bize veda eden, kadife sesli Harun Kolçak'ın tek isteği olmuştu... O da Gemlik'te annesinin yanına gömülmekten başka bi'şi değildi...

Şimdi sormak zamanı...

Son röportajında, 'Yüzde 40 yaşama şansım olarak hastaneye kaldırıldım... Korksam neye yarar? Zaten öleceğim...' diyerek adeta yaklaşan sonunu görebilmiş bir sanatçı niye 'vasiyet' niye o satırların altına imza atsın? Sevenlerini iki defa kahretmek için mi?

Sonsöz: 'Face'de her şeyi paylaşmayın... Yok abi ben paylaşırım illa diyorsanız; o zaman önce mantığınızla sonra da kalbinizle helalleşin...'