1389 yılında 1. Kosova Savaşı sırasında savaşta ölen Türk askerlerin kanlarının toplandığı bir çukura vurdu yan yana gelen ay ve yıldızın şavkı.
Efsanemi değil mi bilmem ama tarih sayfalarında bu böyle rivayet oluna.
Türklerin ilk kullandıkları bayrağın rengi ve şekli hakkında tarihte kesin bir bilgi verememiş dönemin aydınları.
Orta Asya tarihi hakkındaki bilgilere dayanarak İslamiyet'ten önceki Türklerde Tuğ adı verilen bayrak veya sembollerin kullanıldığı ise bir gerçektir bilinen.
Siyahtan kırmızıya kadar; mavi, sarı, yeşil, beyaz gibi çeşitli renklerde semboller kullanmış eski Türkler.
Bir mızrağın ucuna bağladıkları ipekten yapılmış bu sembollere batrak, badruk, bayrak gibi isimler vermişler.
Dokuzuncu asırdan itibaren kitleler halinde Müslümanlığı kabul eden Türkler de çeşitli bayraklar kullanmışlar.
Yeşil ve kırmızı renklerin hakim olduğu bayrak ve sancaklarda, Osmanoğullarının hanedan rengi kırmızı yani al idi.
Al renk Selçuklularda da hanedan rengi olarak kabul ediliyordu.
Osmanoğulları, Selçukoğullarının varisleri olarak bu rengi de devraldılar.
Selçuklularda bu rengi selefleri olan Karahanlılardan almışlardı.
Osmanlı sancağının rengini ve bu günkü ay yıldızlı Türk bayrağının şeklini sultan birinci Murad ve Yıldırım Bayezîd devirlerinde yaşayan Tîmürtas Paşa belirledi ki bence zevkli ve anlamlı bir seçimdir.
Kırmızı zemin üzerine hilal ve yıldız bulunan bayrak, Osmanlılarda İlk defa 1793'de devletin resmi bayrağı olarak kabul edildi.
Ancak bu bayraktaki yıldız sekiz köşeli idi.
Bu bayrak Osmanlı Devleti'nin resmi sembolü olarak kullanıldı yıllarca.
Sultan I. Abdülmecit zamanında 1842 tarihin de yıldızın beş köseli olması kararlaştırıldı ve Osmanlı bayrağının son şekli böylece kesinleşmiş oldu.
1922'de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından saltanatın kaldırılması üzerine halifeyi ve saltanatı temsil eden yeşil zeminli bayrak kaldırıldı ve kırmızı zeminde beyaz ay yıldızlı bayrağımız kalıcılığı kabul edildi.
İşte bu tarihi geçmişimizle sembolleşmiş al bayrağımızı indirip duruyorlar fırsat buldukça tarih bilmez inkarcılar.
Sözde solcusu da düşmandır o bayrağa, sözde dincisi ve bölücüsü de.
Okumazlar ki tarihi bu aptal kafalılar.
Hem öğünürler Osmanlı atalarıyla hem de onların kutsal saydıkları bayrağa saldırırlar bazıları.
Hem solcu geçinirler hem de bilmezler öncümüz dedikleri Deniz, Yusuf, İnan'ın, Mahir'in ,Ulaş'ın, Kaypakkaya'nın o bayrağı nasıl savunduklarını, bağımsızlık sembolü saydıklarını.
Ya bölücüler unuttular mı önderleri Öcalan'ın o bayrağı Türkiye'ye getirildiğinde öpüp başına koyduğunu, kutsal saydığını söylediğini unuttular mı ?
Ya dinciler salladıkları o yeşil bayraklarının çoktan kullanımdan kalktığını unuttular mı ?
Unuttularsa işte hatırlatıyor ülkenin dört bir yanında milyonlarımız yürüyüş ve sloganlarla bayrak sevgilerini.
Onlar bölmeye çalıştıkça birleşiyor insanlar o al bayrak altında bayrak indirenlere öfke içinde.
Dün akşam tanık oldum henüz daha, MHP'li, CHP'li, İşçi Partili ve de partisiz yüzlerce genç birlikte yürüdüler Selçuk caddelerinde kınayarak bayrak düşmanlarını.
Sonra bir çoğu Selçuk Belediye Korosunun şahane konserini izlediler hep birlikte eşlik ederek Livaneli türkülerine.
Ak Partiden seçilen Belediye Başkanı da en önünde oturuyordu hemşerilerinin konser boyunca dilinde 'Leylim ley', ve de ' Ey özgürlük' türküsüyle.
İşte dedim içimden tarihin ve dinlerin iç içe geçtiği Selçuk gibi bir ilçeye bu yakışır.
Her yer Selçuk olmalı her yer Taksim her yer Gezi.
Her renk ve düşünce kavgasız yürümeli yarınlara kardeşçe.
Bir bayrak altında güçlenmeli asla ayrışmamalı komşu ülkeler gibi.
Kardeş kanı dökmemeli ülkemin güzel insanları.