Başbakan Erdoğan, kadına-kadın erkek ilişkilerine bakışını, çağdaş yaşamla ilgili gerçek düşüncelerini açıklayınca yandaş gazetecileri bile bir telaş aldı.
Kenan Evren ve Özal'ın gözdesi Mehmet Barlas; 'Bunu ben bile anlatamam' , Estetik mucizesi Nazlı Ilıcak; 'Böyle oy toplanacaksa, olmaz olsun o oy, AKP'ye oy verdiğim için utanıyorum' dediler!
'Canım, Siyasi İstikrar bozulmasın' diye üç seçimdir AKP'ye oy veren sepetler de, şaşkınlıklarını gizleyemez bir halde, 'Eee bu kadar da olmaz ki, burası İran mı?' demeye başladılar.
Kredi-Yurtlar Genel Müdürlüğünün yaptığı hiçbir yurtta kız-erkek aynı binada kalmazlar. Yurt binaları zaten ayrı-ayrıdır. Aynı arazide üç blok kızlar için varsa, üç blokta erkekler için vardır.
Erdoğan'ın kabul etmediği, kız ve erkek öğrencilerin ayrı bloklarda, fakat
aynı ortamda bulunmalarıdır
!
Son örneğini İzmir'de yaşadık. Ege Üniversitesi yanındaki yurtlarda kalan erkek öğrenciler, 40 kilometre uzaklıktaki İnciraltı Yurduna gönderildiler. İnciraltı Yurtlarında kalan kız öğrencileri de yine 40 kilometre öteye gönderildiler.
Bu çarpık kararı alırken, o çocukların her gün en az üç saatlerini yolda harcamalarını, bütçelerine yüklenen yeni ulaşım masraflarını, bozulan huzurlarını düşünen oldu mu? Elbette ki hayır!
Başbakan Erdoğan'ın tahammül edemediği, 'Dava taşını gediğine koyuncaya kadar sabredin' dediği,karma eğitimdir. Kız ve Erkek öğrencilerin beraberce eğitim görmeleri, Erdoğan'ın gibilerin asla tahammül edemediği bir durumdur. Anayasa Mahkemesi Başkanının Ehlibeyt Vakfında yaptığı Salı günkü konuşmasını incelerseniz, gerçek 'kabak gibi' ortaya çıkar.
Eğer AKP'ye oy verilmeye devam edilirse, bunun bir adım sonrası kız-erkek eğitiminin ayrılması-ayrı seyahat edilmesi- Türbandan çarşafa geçilmesi- Televizyonların mekruh ilan edilmesi gelecektir.
Değerli Okurlar;
Kendim ile ilgili konuşmayı hiç sevmem. Fakat ben bunların ciğer röntgenlerini, kafalarının arkasındakileri, gerçek düşünce ve hedeflerini çok iyi bilirim.
Bir kez daha söylüyorum. İstikamet önce 'Federe İslam Devletidir.' Daha sonra Kürdistan ayrılacak, Kuzey Irak-Suriye-İran ile birleşip 'Büyük Kürdistan Devleti' kurulacak,Türkiye Cumhuriyetişeriat düzenine geçerek İslam Devletine dönüşecektir.
Hala bunu anlamayan-görmeyen varsa,koca-koca holding sahipleri, medya kuruluşları üç-beş kuruş para için bunların önünde takla atmaya devam edeceklerse, AKP'nin 'Laik Cumhuriyete' vurduğu her darbede, niçin şaşırıyorsunuz? Ben de bunu anlayamıyorum!
EN HAS DALKAVUK, PATRONU OSURDUĞUNDA DERİN NEFES ALANDIR
Bülent Arınç ile Egemen Bağış ikilisi beni güldüren kişilerdir. Bu yüzden onlarla muhabbetim bir başkadır. Sık-sık mahkemeye verseler de, onları ayrı tutarım.
Bu iki Bakan, Başbakan Erdoğan tarafından defalarca 'ters köşe' yapıldılar ama 'istifa' denen onurlu işi yapmayı bir türlü beceremediler.
Arınç; 'Haşa efendim, asla böyle bir şey konuşulmadı. Uydurma bunlar. Başbakanımız öyle bir şey söylemedi!'
Erdoğan; 'Ne münasebet, tam da öyle söyledim. Bu konuda yasa bile çıkaracağız!'
Arınç; 'Sayın Başbakanla aynı şeyleri söylüyoruz.' (Alkış)
Marmaray'da işler aksamaya başlayınca Bakan Bağış, Van depreminde tüp gaz kuyruğunda bekleyen vatandaşların bulunduğu bir fotoğrafı, siyah beyaz hale getirtip; 'Bu resimde görünen CHP'nin tüp geçit adlı eseridir' diye servis etmiş!
Bir Bakan böylesine basit işlerle niçin uğraşır, uğraşacak zamanı nasıl bulur?
Bakanlar Kurulu, Türkiye Cumhuriyetinin en üst yönetim kuruludur. Bundan daha üst, daha yetkili bir kurul, Türk İdare ve Siyasi sisteminde yoktur.
Bu kurulun üyesi olan Sayın Bakanlar, ciddi-onurlu-saygın olmalıdırlar. Yeri geldiğinde, kamuoyu önünde sorgulanır-ayıplanır ve alay edilir hale gelirlerse, 'istifa' denen kurumu hatırlamaları gerekir.
Bakanlık ayrı, dalkavukluk ayrı işlerdir. İkisi aynı anda yapılamaz.
Derin nefes alınacaaak, al…