Ne çektin be Türkiyeli şu Bakanlarından?
Çoğunu önce Belediyede işe aldın, adamlar para yüzü gördü.
Sonra Milletvekili yaptın, adamlar itibar gördüler.
En sonunda Bakan yaptın, adamlar Devlet gördüler.
Görmesine gördüler ama bir türlü istediğin kıvama gelemediler be Türkiyeli!
İşte bu demokrasi denen illet, böyle bir dert be Türkiyeli.
Adamı yoktan var edersin, mevki-makam-şöhret verirsin, adam gelir
olmayacak yerde bir laf eder, düzelt düzeltebilirsen. Atsan atamazsın,
satsan alan olmaz.
Halbuki Başkanlık veya Sultanlık gibi bir rejim olsa, adam bir gecede kaybolur, bir daha kimse bulamaz, can korkusundan arayanı soranı da olmaz.
*BB (Bilinmeyen Bakan)(Bizce Bilinen!)
Hürriyet Gazetesinden Mehmet Y. Yılmaz defalarca yazdı. Türkiyelinin görmemesi mümkün değil. Ama ne yalanlama ne de bir açıklama gelmiyor. Duvardan ses var, Müslüman Türkiyeliden yok!
Kılıçdaroğlu'na akıl vermeye kalkan Swoboda'nın karısının üst düzey yöneticisi olduğu şirket 1 Milyar 400 Milyon Dolar 'RÜŞVET' dağıtmış ve şirketin
Mali İşlem Müdürü, bir Türk Bakan ile bir akşam yemeği yemişti.
İşin ilginç yanı bu yemek tam da Türkiye'deki büyük bir ihale öncesi yenmişti. Şirketin eski finans direktörü, Münih Savcılığına verdiği ifadesinde,
'Türkiye'de bir ihale almak için rüşvet verilmesi üst yönetimde kararlaştırılmıştı' dedi.
Sizce, Türkiyeli Eşbaşkan'ın haberi olmadan, bir Bakan böylesine büyük tutardaki bir ihale öncesi yabancı şirket yöneticisi ile ne görüşebilir?
Ne çektin be Türkiyeli, bu Bakanlardan? Ama ne yapacan, mecbur. Adamlar çok şey biliyor! Üstelik cemaatte kaset de var!
*BB (Bakan Bozdağ)
Kabinenin en güzel sesli Bakanı, sanki hiç düşmanımız yokmuş gibi Hizbullah Terör Örgütünü de Türkiye'ye iyice düşman etti. 'Hizbullah adını Hizbuşeytan' yapsın' dedi.
Yaylanarak yürüyen Bakan Bozdağ, Hizbullah Lideri Nasrallah'ın, 'Suriye bizim bel kemiğimizdir. Suriye'de Esad Kardeşimizin yanında savaşacağız' diye açıklama yapınca, eski İmam olan Bozdağ sinirlerine hakim olamadı ve yukarıdaki sözleri söyledi.
Hizbullah'tan yanıt gecikmedi; 'Yakında Türkiye'de büyük eylemler yapacağız.'
Zaten başımızda El-Kaide var, El- Nusra Cephesi var, Özgür Suriyeciler var, Çeçen Teröristler var, DHKP-C var, PKK var.
Vizeler kalktıktan sonra, sınır tanımayan teröristler var.
Adamlar birleşip Türkiye'yi 'Bomba Manyağı' yapacaklar. Bir de Hizbullah çıkardın be Bekir!
Ne çektin be Türkiyeli, bu Bakanlardan? Ama ne yapacan, mecbur. Adam İmam!
*BB (Bakan Bülent)
Kabinenin ağlayan kaşarı Bakan, Yuntdağ'a çıktı. Yuntdağ yöresinin yarısı Manisa ilinde, diğer yarısı ise İzmir ili hudutları içindedir. Ege'nin rakımı yüksek yerlerindendir. Çok sıcakkanlı, dürüst ve çalışkan insanlarımızın yaşadığı bir yerdir. Bakan Bülent oksijen bolluğundan olsa gerek, aniden efelenerek
şimdiye kadar kimsenin göremediği önemli bir konuya parmak bastı;
Nasıl olurda Onuncu Yıl Marşı, Mehter Marşının önüne geçebilirdi! Yoksa ülkede hala 'Askeri Vesayet'mi devam ediyordu. Ecdadından Derviş Memed'in yüzüne nasıl bakacaktı? Osmanlı zamanında, onuncu yıl marşı mı vardı?
Bu ne terbiyesizlikti? Bu konu derhal Bakanlar Kuruluna gelmeli ve gereken tedbir alınmalı idi. İleri demokraside, iki ileri bir geri gitmek varken, Onuncu Yıl Marşının ne işi vardı?
Ne çektin be Türkiyeli, bu Bakanlardan? Ama ne yapacan, mecbur.
Adama abi dedin bir kere! Üstelik cemaatin elindekileri de alamadı!
Daha sırada, birbirlerine haklarını helal etmeyen, İran Devrim Muhafızı gibi dolaşan, içki yasağına rağmen zil-zurna sarhoş olan, sekreterine imam nikahı kıyıp ayrı ev açan delikanlı(!) Bakanların var.
Anlaşıldı sen bunlardan daha çok çekecen be Türkiyeli.