Tarih; 24 Aralık 1963

Kıbrıs'ın Lefkoşa kenti, Kumsal Mahallesi…

Tabip Binbaşı Nihat İlhan'ın…

Eşi Mürüvvet ve oğulları Murat, Kutsi ve Hakan'la yaşadığı…

Tek katlı, bahçeli kiralık evi…

Ortalık zifiri karanlık…

Saatler gece yarısına yaklaşıyor…

Evin reisi Tabip Binbaşı, o sıralarda

Lefkoşa merkezde hamile bir Rum kadının…

Doğumunu gerçekleştiriyor…

Eşi ve çocuklarının bulunduğu bölgeden ise…

Kanlı olayların yaşandığına dair haberler geliyor…

Evine gitmek istiyor ama…

O sırada…

Bir annenin hayatı O'nun ellerinin arasında…

***

İki saat öncesine dönüyoruz…

Adres aynı…

Tabip Binbaşı'nın Kumsal Mahallesi'ndeki evinin civarı…

Karanlıkta göz gözü görmüyor…

EOKA'cı Rumlar…

Uzun bir süredir Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlamak için…

Ada'daki Türkler'in üstünde…

'Enosis' adını verdikleri saplantılı bir projeyle…

Terör estiriyorlar…

O gece de aynı senaryo sahneye kondu…

***

Nitekim…

Uzaktan silah seslerini duydu Mürüvvet Anne…

Asker eşiydi; korkmuyordu ama…

Keşke, yanında birileri olsaydı…

Evin tüm ışıklarını söndürdü…

10 aylık bebeği Hakan'ı kucağına aldı…

Dört yaşındaki Kutsi ile altı yaşındaki Murat…

Annelerinin eteğine yapışmışlardı…

Ne telefon var!

Ne de kapıda nöbetçi asker…

Komşu desen sesini duymaz…

***

Münevver Anne, karar verdi…

En güvenli yer banyoya sığınmaktı…

Nefeslerini tuttular, çıt çıkarmadan…

Dördü de küvete girip; uzandılar…

Anne Münevver…

Çocuklarının üstüne kapandı…

'Önce ben öleyim; belki yavrularım kurtulur' diye…

***

Kan içiciler en az 10 kişiydiler…

Naralar atarak, tekmeyle evin kapısını kırdılar…

Asır gibi gelen birkaç dakika sonra…

Banyoyu keşfettiler…

Kapı kilitliydi…

Tekmeyle onu da indirdiler…

Vahşi EOKA'cı Rumlar…

Ardı ardına tetiğe bastılar…

Sonra geldikleri gibi iğrenç naralar atarak…

Evden uzaklaştılar…

***

Bu yürekleri dağlayan olayı Türkiye hiç unutmadı…

Anne Münevveri'ni ve üç masum yavrunun…

Kan gölüne dönen küvetteki halleri…

Büyük / küçük herkesi gözyaşlarına boğdu…

Tüm dünyanın gözü önünde Kıbrıs'ta yaşanan bu katliam…

Tarih sayfalarına…

'Kanlı Noel' veya 'Kumsal Katliamı' diye geçti…

***

Ancak engellensek de…

Rumlar'ın yaptıkları vahşet yanlarına kalmadı…

O meşhur 'Johnson Mektubu' yüzünden…

Hemen Ada'ya çıkamadık ama…

O günlerin Başbakanı Ecevit kararlıydı…

Ni'tekim…

'Savaşmaya değil, Ada'ya barış götürmeye gidiyoruz…'

Sözlerinin eşliğinde…

20 Temmuz (yarın) 1974'te…

Kıbrıs Barış Harekatı'nı başlattı…

Dünya, 'pes' dedi…

***

Bülent Ecevit…

O harekatın perde arkasını…

Vefatından önce…

Gazeteci Mehmet Çetingüleç'e anlattı...

İşte onlardan kısa ayrıntılar…

***

Ecevit Başbakan koltuğuna oturdu…

Birkaç ay sona Kıbrıs karıştı...

Yunan askerleri Rum lideri Makarios'u devirdi...

Ana karadan gelen Sampson Cumhurbaşkanı koltuğuna oturdu...

Rum çeteleri Türkler'in yaşadığı köylere, kasabalara…

Şiddet uygulamaya başladı…

Türk Ordusu Amerikan malı silahlar taşıyordu…

Sam Amca…

'Kullanamazsınız…' deyince…

İyice çaresiz kaldık…

Ada'daki Rum radyosu…

Türkiye'yi tahrik etmek için…

Ordumuzu işaret ederek…

Durmadan…

'Bekledim de gelmedin…'

Şarkısını çalıyordu…

***

Ve…

Başbakan Ecevit, 20 Temmuz 1974'te…

Sabah 06.10'da…

Radyo ve televizyondan…

Kıbrıs Barış Harekatı'nın başlatıldığını açıkladı…

Kararlı sesini ve o emri…

Dünya heyecanla izledi…

'Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Kıbrıs'a indirme ve çıkarma hareketi başlamış bulunuyor... Allah; milletimize, bütün Kıbrıslılar'a ve insanlığa hayırlı etsin… Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük bir hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz…'

Dünya şoke olmuştu adeta…

Kıbrıs Türklerinin Bayrak radyosu gün boyunca…

'Bu kadar yürekten çağırma beni, bir gece ansızın gelebilirim…'

Şarkısı çalmaya başladı…

***

Bitiriyoruz…

Ve, sabırsızlıkla beklenen o gün geldi, çattı…

15 Kasım 1983'te ise…

'Yavru Vatan' diye andığımız…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet'i kurduk…

İlelebet yaşasın diye…

Hamiş: Kıbrıs Barış Harekatı sırasında, Türk Ordusu 498 şehit verirken Kıbrıs Türk tarafı ise 70'i mücahit, 270 kişiyi kaybetti… Kıbrıs Türkleri genel olarak ise 1672 şehit verdi…

Nokta!

Sonsöz: 'Bu Yavru Vatan'ın, dinlemesini bilene anlatacak sözü çok… / Anonim…'