TDK Büyük Türkçe Sözlük: Dümbük, 'Fena kişi, karısını bile satan kişi' demekmiş!
Türk Milleti, son senelerde öyle dümbükler gördü ki, her biri 'elleme mangal kömürü' gibi yürekleri kapkara olan adam müsveddeleri!
Bunlar en kıymetli varlıklarını 'onurlarını-ocaklarını-ailelerini-silah arkadaşlarını-ülkelerini' makam, koltuk, para için satmaktan çekinmediler.
Bizim, kibarca 'Tombalak-Toparlak' dediğimiz bu özel dümbükler, hem üstlerini, hem de altlarını satarlar.
Türk Dil Kurumu, 'Dümbük' kelimesine çağ atlatan bu kişilerden sonra,
bu kelimenin anlamını da genişleterek yeniden yazmak zorundadır.
Örnekler vererek, meşhur ve özel dümbüklerden bazılarını size tanıtalım.
Şimdilik bunların isimlerini vermiyoruz. Sizlerden ricam, bu tariflerden kimleri anladığınızı bana yazmanızdır. Dümbükleri en iyi tanıyan okuruma, eşi ile birlikte Alaçatı-Çeşme'de 3 günlük tatil armağan edeceğim…
Varsayalım ki bu ilk örnek Dümbük;
'Güvenlik' işinde çalışır. Sorumlu olduğu, korumak zorunda olduğu bölgede kan gövdeyi götürmektedir. Milletinin ona verdiği görevi yapmak yerine, kendisini o göreve atayan 'Sahibinin' dediğini yapar. Bölgede onun güvenlik elemanları evlerinden çıkamamakta, çıkanlar çeteler tarafından dövülmekte, öldürülmekte, hatta dağlara kaçırılmaktadır.
Artık bölgenin dağlarında çetelerin bayrakları dalgalanmakta, bizim ilk dümbüğün bölgesinin bayrağı yerlerde sürünmektedir. Çeteler kendi güvenlik güçlerini kurmuşlar, kendi haraçlarını toplar olmuşlar ama bizim yüreksiz dümbük, ayna karşısında hala eğilerek selam verme provası yapmaktadır…
Varsayalım ki ikinci Dümbük;
'Sivil Toplum Örgütünün' başına entrika ile gelmiş, oturmuştur. Bu güne kadar temsil ettiği örgütü ile ilgili tek beyanatı duyulmamıştır. Aksine kendi örgütünü bölecek, paramparça edecek, Ermenistan ve PKK sevdalılarından oluşmuş bir heyetin temsilciliğini yaptığı görülmüştür.
'Sahibi' bunu çağırır, önce kapıda iki saat bekletir, sonra fırça atar, bu ikinci dümbük korkudan tir-tir titrer, sesini bile çıkaramaz. Neyi var, neyi yok teslim eder.
İkinci Dümbük, geçenlerde göstermelik bir toplantı yaptı. Sahibinden başka kimseyi davet etmeyerek, kendini ve kuruluşunu dünyaya rezil etti…
Varsayalım ki üçüncü Dümbük;
Gazeteleri-Dergileri-Televizyonlarıyla bir medya kuruluşunun sahibidir. Kendisini var eden milletini ve mesleğini satması için, yapılan vergi cezası baskısına bir gün bile dayanamamış, korkusundan milletini satmış
ve ülkesini seven yazarlarını kapının önüne koymuştur.
Daha sonra Dümbükten, kızını istemişler o da kızını Ermenici ve PKK'cı çetelerin emrine vermekte bir sakınca görmemiştir. Hala, Türk Milletinden gerçekleri saklamakta, kafaları karıştırmakta ve 'Sahibine' hizmet etmektedir…
Varsayalım ki dördüncü Dümbük;
Dinimizi kendi menfaati için kullanan bir seccade şeytanıdır. Milyarlarca dolarlık 'Kara Servet'in üzerinde oturur. Dünyanın her yerine yayılan kuruluşlarında çalışan her üç kişiden biri, yabancı istihbarat örgütlerinin elemanıdır. Cehaletine bakmadan, devlet kadrolarına yerleştirdiği çakallarıyla, ülkeyi yönetmeye kalkışır. Hz. Peygamber'imizi unutturmaya çalışıp, Müslümanlığı
bile Papa'nın emrine vermeye cesaret edecek kadar utanmazdır.
Sahibini arada bir küçümser ve güç mücadelesine girer.
Ama meşrebi gereği hemen dönüp, özür diler ve sahibinin kuyusunu sinsice kazmaya devam eder…
Şimdilik dört örnek yeter diyelim ve bunların ortak noktalarını belirtip, isim bulmanıza yardımcı olalım;
Ortak Noktaları:
-Sadece kendileri ve çıkarları için yaşarlar.
-Güce ve paraya taparlar.
-Biat etmek için yaratılmışlardır.
-Çoğu Soros çocuğudur.
-Tek kullanımlık 'Kullan At' kağıt mendil gibidirler.
Bunlarla tek-tek uğraşmak yerine, 'Sahiplerini' deliğe süpürmek yeterlidir. Nasılsa bunlar sahiplerinin arkasından gitmeye alışıklardır.
Yanıtlarınızı bekliyorum.