Yeditepe Üniversitesi Öğretim Görevlisi E. Cemil Turhan 2007 yılında bir araştırmasını açıklamış ve her biri dehşet dolu sorular sormuştu. Tabii ki cevap alamadı.’¶ Bu araştırmayı güncelleştirmesi ricası için kendisini aradım, fakat görüşmek mümkün olmadı. Şimdi ben uzman arkadaşlarımla beraber bu çalışmayı güncelleştireceğim ve sizlerle paylaşacağım. Bu çalışmanın ne kadar bir süre alacağını bilemiyorum, bu yüzden Sayın Tarhan’’ın sorularını yineleyip, hafızalarımızı tazelemekte fayda görüyorum’…

Bu çalışmaya göre;
*AKP Döneminde ’“Dış Borç’” patlaması yaşandı.
*Ancak dış borcu alan devlet değil Özel Sektördü. Bu dönemde Özel Sektörün borcu 3 kat büyüdü.
*Özel Sektör dış borç alırken Devlet, ucuz maliyetli dış borcu ödeyip, pahalı iç borç almaya basiretli bir şekilde devam etti(!).
*2006 yılında Devlet 30 Milyar Dolar İç Borç Faizi, 5 Milyar Dolar Dış Borç Faizi öder. Bu arada Yabancı Bankalar, Özel Sektöre 50 Milyar Dolar kredi açarlar.
*Özel Sektör aldığı dış kredileri, Sanayiye, İşletmelere veya Ticaretin gelişmesine mi harcadı?Hayır’…
*Özel Sektör, aldığı dış kredileri Devlete satar. Devlet, açıklarını finanse etmek için iç piyasadan, 105 Milyar Dolar borçlanır.
* Devlet, iç piyasadan yaklaşık %17,6 bedelle borçlanır.
* Özel Sektör, aldığı dış krediler için devlet kağıtlarını teminat göstererek % 2,5 ile borçlanır. Kur riski dışında, ödemeleri hazine garantilidir.
*Dışarıdan % 2,5 ile alınan para, içeride %17,6 ile Devlete satılır. Alıcı hazırdır ve eli mahkûmdur.
*Arada ki yaklaşık %15 lik fark temiz kar olarak kimlerin cebine girer?
*Bu arada devreye Merkez Bankası da girer. ABD Bankalarında ve Fonlardaki mevduatını 100 Milyar Doların üstüne çıkarır ve para babalarını rahatlatır. Bu şekilde ülkeye o kadar çok döviz akar ki, ülke dövize doyar ve kurlar yükselmez.
*Döviz bolluğunun bir başka nedeni de yabancıya devlet malı satışıdır. Enerji Sektörü, Perakende Sektörü,Bankalar, İletişim ve Teknoloji kuruluşları değerinden çok ucuza satılır ve döviz bolluğu devam eder.
*Devletin bilinçli politikası sonucu batırılan bankaların ellerindeki değerler zor alımla ele geçirilerek satışa çıkarılır. Batan Bankalar el değiştirir ve bunların malları taraftarlara devredilir.
*Bu yöntemle; ülke 2006 yılı sonuna kadar yaklaşık 60 Milyar Dolar fazla para ödemiş olur’…
*Artık Türkiye, devamlı borç almaya, ya da kaldıysa bir şeyler satmaya mecburdur. Yoksa bu tablo bir gece aniden değişebilir.

Şimdi gelelim sorulara;
*Özel Sektör kur riskine aldırmayıp yaklaşık 100 Milyar Dolar dış kredi alırken, Devlet neden %2,5 faizli dış kredilerini ödedi ve yerine yedi kat maliyetli %17,6 faizli ’“el yakan’” iç borç aldı?...
*Dış kredi borcunu azaltan Devlet, Özel Sektör rahat dış kredi bulsun ve dış kreditörlere konvertibilite ve likidite garantisi versin diye Merkez Bankasına 100 Milyar Dolar parayı yurt dışındaki bankalarda ve fon kuruluşlarında mevduat olarak tutun diye talimat verdi mi? Devlet bu likidite ile yurt dışında en az 200 Milyar Dolar bulabilirdi. Bu niçin ve hangi sebepten yapılmadı?...
*Kim bu adamlar?Cemaatlerin parası, PKK’’nın yurtdışındaki uyuşturucu parası, son yıllarda inanılmaz bir şekilde büyüyen yandaş İslami sermaye’’nin parası olabilir mi?...
*Merkez Bankası, Sermaye Piyasası Kurulu ve Hazine yetkilileri bu sorulara cevap verip Türk insanının gönlünü rahatlatmak zorundadırlar. Gün olur devran döner, sap döner keser döner. Bu kayıtları silmek mümkün değildir. Hesaplar açık ve ortada.
Yarın bu soygunu gerçekleştirenler ’“vatana ihanet’” suçundan yargılanacaklardır. Dünyanın neresinde olursanız olun yakalanıp Türk Adaleti önünde hesap verirsiniz. Vatana ihanet suçu, dokunulmazlık falan dinlemez.
Açıklayın, kim bu adamlar, kim, kim, kim?...

Not;Bilim adamı Sn. E. Cemil Tarhan’’a çalışmasından dolayı teşekkür ederim.

*Türkiye’’nin yetiştirdiği fakat sahip çıkamadığı iki vatansever’’e, Uğur Mumcu ve Ali Gaffar Okan’’a rahmetler diliyorum. Mekanları cennet olsun’…