Karabağlar Belediye Başkanlığı görevini iki dönem yapan Cumhuriyet Halk Partili Muhittin Selvitopu, Egedesonsöz’ün “Kent Sohbetleri”nin konuğuydu.
Gazeteciler Fatih Yapar, Ender Aldanmaz, Muhittin Akbel ve Oktay Güçtekin’in sorularını yanıtlayan Selvitopu, ilçe, kent ve siyaset gündemine ilişkin değerlendirmeler yaptı.
Selvitopu’nun röportajında en dikkat çeken bölüm ise aday belirleme süreci ile ilgiliydi. “Son ana kadar başkan adayı bendim” dedi ve 15 dakikada kararın değiştiğini söyledi. Selvitopu, “Kamuoyu araştırması yapılmış. Açıklayın sonuçları, ben de eksiğim varsa bileyim. Son 15 dakikada aday değişmez. Aday gösterilmeyebilirim ama yöntem böyle olmamalıydı. İçimdeki kırgınlık bundan” ifadelerini kullandı.
BELEDİYENİN VE ŞİRKETLERİN SGK BORCU YOKTU
Selvitopu, belediyede yaşanan ekonomik sıkıntılara değindi, bıraktığı zamanki borç tablosunu ortaya koydu:
“Karabağlar Belediyesi'nde bürokrasi oturmuştu, kurumsal yapı sağlamdı. 29 Mart itibariyle borç durumu ortada. 300 milyon lira civarında yapılandırılmış borç vardı. Bunlar taksit taksit ödeniyordu. 158 milyon lira da cari borç vardı, bunlar da ödeniyordu. 42 milyon lira da vergi borcumuz vardı. Belediyenin SGK borcu sıfırdı, şirketlerin de hiç borcu yoktu. Borç olarak bırakılan sadece 42 milyon liralık vergi borcu vardı. 3,5 milyar lira bütçesi olan Karabağlar Belediyesi için bu borçlara borç bile denmez. Banka kredileri vardı, onlar da muntazam bir şekilde ödeniyordu. Göreve 2014 yılında başladığımda o zamanın parasıyla 40 milyon liralık krediyi ödedim. Şirketler sıfır borçla devredildi. Kasalarında da çok büyük olmasa da yine de para vardı. KARBEL'in alacakları da vardı. Belediyenin kasasında para olmaz zaten, çünkü bütçesi dar bir belediyeyiz. Bugünkü gelirlerle o dönemdeki gelirler arasında fark yok. Biz ne yapıyorduk? Bütçeyi denkleştiriyorduk ve arkadaşlarla işleri yürütüyorduk. Şimdi belediye neden böyle kötü durumda, içine bakmak lazım. Bir şeyi görmeden konuşmam doğru olmaz ama belediyemiz, bütçe dengesini oturtmuş, istikrarlı bir yapıya kavuşmuştu.
GEREKSİZ KADRO DEĞİŞİKLİĞİ YAPMAK, BELEDİYEYE BİR ŞEY KAZANDIRMAZ
Muhittin Selvitopu, Karabağlar Belediyesi’nde kadrolarda yapılan değişikliklere de değindi:
“Karabağlar Belediyesi'nde gördüğüm kadarıyla benim dönemimdeki kadroların çoğu değişti. Başkanın tasarrufudur, bir şey diyemem. Ama bana göre, kadro değişikliği şöyle olmalı: Bir aksaklık varsa, değişikliğe gidebilirsiniz. 10 yıl belediye başkanlığı yaptım, kolay kolay kadro değişikliğine gitmedim. Aksaklık varsa, tabii ki değiştirmek gerekir. Belediye bürokrasisi çalışıyorsa, işini yapıyorsa, değişikliğe zaten gerek yok. İşini yapanlara sahip çıkmak lazım. Eğer bürokrat işini, başka amaçlarla yapıyorsa, o zaten affedilecek bir şey değildir. Sıtkı Kürüm döneminden gelen bürokratların önemli bir kısmıyla çalıştım. Sadece Karabağlar Belediyesi için değil, tüm belediyeler için söylüyorum; kadro değişikliği yapmak, belediyeye bir şey kazandırmaz. Ben görev sürem boyunca hep şunu yapmaya çalıştım; bürokraside eksik olan yerlere nitelikli insanları takviye ettim. Belediyede çalışan bir arkadaş vardı, onu başkan yardımcısı yaptım mesela. 10 yıl boyunca beraber çalıştık. Genelde takviye ettik. Kurumsal yapıya zarar verenleri de affetmem tabii ki. Bana göre belediyenin bürokratlarıyla oynamak, doğru değil. Bürokratları, işini bilen insanları dağıtırsanız, kurum hafızası yok olur. Şunu da söyleyeyim, Karabağlar'ı ben de biliyor olsam, Karabağlar'ı onlar kadar hiç kimse bilemez. Gerekli olmadıkça değişiklik yapmak, doğru değil.”
VAATLERİMİN YÜZDE 80’DEN FAZLASINI GERÇEKLEŞTİRDİM
“Geriye baktığınızda doğru, güzel işler bırakmışım diyebiliyor musunuz? İçiniz rahat mı?” sorusuna Selvitopu, şu yanıtı verdi:
“Benim 10 yıllık belediye başkanlığım sürecimde bir planımız programımız vardı, vaatlerimiz vardı. Vaatlerimin yüzde 80'den fazlasını, hatta yüzde 90'a varan oranda gerçekleştirdim. Gelen belediye başkanına sağlıklı bir altyapı bıraktık; kurumsallaşmasıyla, belediye binasıyla, kültür merkezleri, pazaryerleriyle, semt evleriyle... Mesela semt merkezi sayısı 4'tü, 18'e çıkardık. Kapalı pazaryerlerinin sayısını artırdık. Yıldız Kenter Kültür Merkezi, bana göre İzmir'in sayılı kültür merkezlerinden biri. Yurt binası yapıldı, birçok projeyi hayata geçirdik. Rekreasyon alanı yarımdı, tamamladık. Orasını çocukların merkezi yaptık, kültür sanat merkezi haline getirdik. Havuzdan her yıl giderek daha çok insan yararlandı. İlk iki yılım, Sıtkı başkan tarafından başlanmış ama yarım kalmış yatırımları tamamlamakla geçti. Dediler ki, sen olsaydın, Nasrettin Hoca'yı yapar mıydın? Baştan karar verme noktasında olsaydım, yapmazdım çünkü orasının bir yarışma projesi vardı, Muzaffer Tunçağ başkanın... Ben olsam, o projeyi uygulardım. Fakat orası için bir harcama yapılmış, para harcanmış ve o şekilde bırakamazdım. Orasını kamuya daha yararlı hale nasıl getiririz, araştırmasına girdik ve sonuçta orayı kamunun kullanacağı bir hale getirdik. Görevi devrettiğimdeki rakama göre 30 bin çocuk, orasını ziyaret etmiş. Yapamadığımı düşündüğüm bir şey yok. O günkü bütçeye göre, yapmam gerekenden daha fazlasını yaptığımı düşünüyorum. O dönemde Aziz Bey çok yardımcı oldu. Gençlik Merkezi'nin yapımına başlamıştık. Eğer göreve devam etseydim, 2024 Ağustos ayında orasını hizmete açacaktım. Tesisin yüzde 80'i tamamlanmış ama hala açılmadı. Gençlik Merkezi projesinin devam ettiğini biliyorum.
PAZARYERİNİN OLDUĞU YERE TİCARİ ALAN DÜŞÜNMEDİK
Yeşilyurt Pazaryeri projesi durdurulmuş. Doğru değil. Pazarcılar tepki gösterdiler, haklılar. Biz o projeyi yaparken 500 küsur pazarcı esnafının tezgahı sığmadı. Bu nedenle orada pazarı iki güne çıkarırız dedik. Orası pazaryeri olarak kalmalı. Yeşilyurt, 200 bin nüfuslu bir semtimiz. Oraya iki katlı yeraltı otopark düşündük ama zemin kaya olduğu için bu mümkün olmadı, tek kat otoparkta karar kıldık. Pazaryerinin olduğu yere büyük market gibi ticari alanları hiç düşünmedik. Belediyenin başka yerlerine o tür projeler yapılabilir, sorun değil.”
SON 15 DAKİKADA ADAY DEĞİŞMEZ ARKADAŞ!
Bir dönem daha belediye başkanlığı yapmak istediğini ancak aday gösterilmediğini belirten Muhittin Selvitopu, “Bir kırgınlığınız var mı?” sorusuna net cevap verdi:
“O atama yöntemiyle ilgili içimde bir kırgınlık tabii ki var. O zamanki açıklamamda da net bir şekilde bunu ifade ettim. Olan oldu, bitti, artık o konuyu tekrar açmaya gerek yok, yeni belediye başkanı seçildi ama yöntemin, kırıcı bir yöntem olduğunu söyleyebilirim. Orada sorumlular kimse, beni kırdılar. Doğru değildi. Ben aday gösterilmeyebilirdim ama bunun yolu, yöntemi bu şekilde olmamalıydı. Sadece benim için değil, diğer belediye başkanları için de geçerli bu söylediklerim. Ben de 10 yıl belediye başkanlığı yaptım, değişmez, vazgeçilmez bir belediye başkanı değilim elbette. Benim aday gösterilmememin, şu andaki belediye başkanıyla da alakası yok. Yöntem olarak doğru değildi. O dönemde bir komisyon geldi, çalışma yaptı. Kamuoyu çalışmaları yapıldı. Kamuoyu araştırmalarının sonuçlarını açıklayın. Bir eksikliğim varsa ben de bileyim. Parti bir genel karar alır, gençleştirilir, kabulümdür. Baştan söyleyin ki biz de aday olmayalım. Son güne kadar benim aldığım bilgiler çerçevesinde, adaylığım konusunda bir problem yoktu. Ne olduysa son 15 dakikada oldu. Son 15 dakikada aday değişmez arkadaş! Bu tutum, bizim partimizde hep sıkıntı yaratmıştır.”
ŞU OLAYIM, BU OLAYIM DEMEM AMA ÜZERİME GÖREV DÜŞERSE YAPARIM
Siyasetten emekli olmadığını açıkça dile getiren Selvitopu, 2028’de göreve davet edilmesi halinde kararının ne olacağına dair şu açıklamayı yaptı:
“Siyasetten emekli olma durumu mümkün değil. Şimdi dinleniyorum ama siyaset, benim için hayatın ta kendisidir. Siyaset yaparken illa bir göreviniz, bir koltuğunuz olacak diye bir şey yok. Bir şekilde katkı koyabileceğiniz bir şey varsa, onu yaparsınız. Siyaset, halka daha iyi hizmet iddiasıdır. Halka hizmeti iyi yapabilmemiz için her şeyden önce iyi çalışmanız lazım, partiye katkı vermeniz lazım. 2028 için bir şey düşündüğümü söyleyemem. O günün koşulları ne getirir, bilemem. 10 yıl belediye başkanlığı yaptım, gideyim bir daha yapayım, diye düşüncem yok. Siyaset devam eder ama ben şu olayım, bu olayım, demedim, demem de. Ama siyaseten üzerime bir görev düşerse, elimden geleni yaparım, görevden kaçmam. Partiye katkım olacaksa, seve seve yaparım.”
CEMİL BEY’İN PERFORMANSINI İKİNCİ YILDA DEĞERLENDİRMEK LAZIM
Muhittin Selvitopu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın performansını değerlendirirken, “Büyükşehir, kolay değil tabii ki. Belediyeyi sıkıntılı devraldığı bir gerçek. İşleri toparlamaya gayret ediyor. Bir değerlendirme yapmak için bence çok erken. Büyükşehir, devletin pek çok kurumundan daha büyük bütçeye sahip dev bir kurum. Böyle bir kurumu toparlamak kolay bir iş değil. Cemil Başkan'a Allah kolaylık versin. İkinci yılda ancak bir performans değerlendirmesi yapabiliriz, ilk yılda bir şeyler söylemek doğru değil” dedi.
KENTİN ÖNCELİKLE ÇÖZÜLMESİ GEREKEN KONUSU, KENTLEŞMEDİR
Muhittin Selvitopu, kentin öncelikli sorunlarına da değindi:
“Tüm sorunların temel kaynağı, kentleşmedir. Birçok sorun, çarpık kentleşmeden doğdu. Ulaşımı çözebilmeniz için kenti yeniden planlamanız lazım. Altyapıyı ona göre şekillendirmeniz lazım. Çarpık kentleşmenin getirdiği zorluklar yaşıyoruz. Belediye başkanı bugüne kadar bu sorunların çözümü için çalışmadılar mı? Çalıştılar elbette, herkes elinden geleni yaptı. Burada olması gereken, eldeki verileri değerlendirip öncelikleri doğru belirlemektir. Stratejik planlar hazırlanırken, öncelikleri doğru tespit ederseniz ve onları ciddi ve istikrarlı bir şekilde takip ederseniz, sonuç alırsınız. Arıtma tesisleriyle İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye'de bu işi en iyi yapan belediyedir. Ulaşımla ilgili olarak Buca metrosu var, Karabağlar'a da gelmesi lazım. Bunların hepsi finansmana bağlı işler. Metronun, kentin varoşlarına kadar uzaması, oralarda dönüşümü, yenilemeyi de sağlar, bu çalışmanın önünü açar. Dolayısıyla bu gibi işlerin birbirine entegre edilerek sürdürülmesi lazım. Kentsel dönüşümün de sağlıklı bir şekilde yapılması lazım.”
KOOPERATİF MODELİ BANA GÖRE YANLIŞTI
Kentsel dönüşüm kapsamında İzmir Büyükşehir’in başlattığı kooperatif modelinin tutmayacağını baştan söylediğini belirten Selvitopu, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Kooperatif modeli bana göre yanlıştı. Uygulama değil, model yanlıştı. Belediye başkanıyken bunu tartıştık. Kooperatif yönteminin, kentsel dönüşümde sıkıntı yaratacağını söyledik. Kendi yaptığımız araştırmalar sonucunda bizde böyle bir kanaat oluştu. Yapım işini iki türlü düşündük; birincisi kat karşılığı, ikincisi de doğrudan belediyenin sermayesiyle o binaların yapılmasıydı. Bana göre üye aidatıyla kentsel dönüşüm olmaz. Kentsel dönüşümü, kooperatif üyesinin sırtına yükleyemezsiniz. Böyle bir şey olmaz. Bu doğru değil. Depremde çöken binaların hak sahiplerinin, yeni bir bina yapmak için kooperatif kurması doğru bir şeydir. Belediyenin yaptığı başka bir şeydir. Alan bazlı bir kentsel dönüşümü kooperatifle gerçekleştirmek mümkün değil. Kooperatifin bu yükün altından kalkamayacağını, üyelere sıkıntı yaratacağını öngördük. Maliyetler arttıkça nereden para alacaksınız? Üyeden… Üye bunun altından nasıl kalkabilir?”
KOOPERATİF OLAYININ MUTSUZ SONLA BİTMESİ BENİM İÇİN HİÇ SÜRPRİZ DEĞİLDİ
“Gelinen nokta şu; sakın yanlış anlaşılmasın, orada kurulmuş kooperatifler var ve insanlar aidatlar ödediler. O insanların haklarının hukuklarının korunması lazım. Çünkü bir kurumun kefaleti sonucu kooperatife inandılar, üye oldular; onları mağdur etmemek lazım. Alan bazlı kentsel dönüşümde Türkiye'nin hiçbir yerinde böyle bir model yok. Dikmen Vadisi projesi örnek gösteriliyor. Oradaki kooperatif, hak sahiplerinin kurdukları kooperatiftir. Böyle bir kooperatifleşme olabilir. Hak sahiplerinin kooperatifleşmesi ayrıdır. Hak sahiplerinin mülkiyetinin üzerine bir başka sözleşme yapıyorsunuz, bu orasının yapımıyla ilgili. Bunu hiçbir zaman doğru bulmadım.
Kooperatif olayının mutsuz sonla bitmesi benim için hiç sürpriz değildi. O dönemde kimse bize sormadı, çünkü herkes her şeyi çok iyi biliyor. Büyükşehir'de yönetim değişti de ondan oldu diye bir şey yok! Eski yönetim devam etseydi, bu sorun yine çıkacaktı. Hükümet de böyle bir şey yapamaz. Hükümetin yaptığı alan bazlı kentsel dönüşümlerin hiçbirinde başarılı olamadı. Boş arsalara gidip bina yapmak, kentsel dönüşüm olmuyor. Kentsel dönüşümde uzlaşmak zordur, İzmir onu başardı. Uzundere'de başarıldı, Örnekköy'de başarıldı. Uzlaşma olmaz denilen Ege Mahallesi’nde uzlaşma oldu. TOKİ, nasıl yapıyor? İhaleye çıkıyor, parasını veriyor, yaptırıyor. Belediye bunu yaptıramaz mıydı? Yaptırabilirdi! Kalan daireleri piyasa şartlarında satar, harcadığı parayı dönüştürmüş olur. Bu olmayacak bir şey değildi.”
ÖNSEÇİM İÇİN PARTİMİZ BİR KARAR ALMIŞ, SAYGI DUYMAK LAZIM
Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için önseçim yapacak olması konusunda düşüncelerini anlatan Muhittin Selvitopu, şunları söyledi:
“Önseçime karşı çıkmak, doğru değil zaten. Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi için önseçimin yapılması, demokratik yapı açısından çok önemli. Ben iki kez önseçime katılmış biriyim. Tek adaylı önseçim mi olur, deniyor. Böyle eleştiriler var. Ama parti bir karar almış, bu konuda. Partinin aldığı karara hepimiz uyacağız, saygı göstereceğiz. Önseçim doğrudur, yöntemler önemli burada. Benim katıldığım önseçimlerde, önseçim delegeleri vardı. Bu biraz daha tercih edilebilir bir yöntem. Pekala üyelerle de önseçim olabilir. Belki bu kadar erken yapılmış olması, erken yola çıkılmış olması eleştirilerini dikkate almak gerekirdi. Benim şahsi fikrim, seçim tarihi belli değilken önseçimin hemen yapılması, erken diye düşünüyorum. Sonuçta parti bir karar verdi, saygı duyuyorum. Tek adaylı önseçim olunca, sıkıntı orada çıkıyor. İki adaylı, üç adaylı bir önseçim olsaydı, böyle bir tereddüt de olmayacaktı.”