Ülkemizin son yüzeli yılına baktığımızda 'kaçak' 'kaçakçı' gibi kelimelerin yaşantımızda önemli bir rol oynadığını görürüz. Osmanlı İmparatorluğunun 1853 yılında Batıya borçlanmaya başlamasıyla, bütçe hep açık vermiş, açıklar borçla kapatılmış, sonunda da borçlar ödenemez miktarlara ulaşınca, o gün için iyi bir gelir kaynağı olan tütün, tuz gibi tüketimden alınan vergileri doğrudan toplayacak Duyunu- Umumiye idaresi kurulmuştu. Bu idare, bütün İmparatorluk sınırları içinde örgütlenerek vergi toplamaya başlamıştı. İşte bundan sonra 'kaçak' , 'kaçakçı' kelimeleri, kavramları yaşantımıza girmiştir. Vergiler, gelir düzeyimize göre yüksekti, tütün kullanma alışkanlığımız çok yaygındı, haliyle kaçak tütün kullanımı ortaya çıkmıştı. İdarenin adamları ve zaptiyeler kaçak ve kaçakçıyı kovalar, vatandaş ta kaçardı.Bu konuda romanlar yazılmış, türküler bestelenmiştir.
Kaçak, ya yasaklardan veya yüksek vergilerden doğmakta. Cumhuriyet döneminde de bazı malların ithalinin yasak olması veya gümrük vergilerinin yüksek olması sebebi ile kaçak ve kaçakçı kelimeleri toplumumuzda önemini kaybetmemişti. Geçmişin hafızalarımıza kazınan olayı, Muğlalı paşanın emri ile kaçakçılık yaptığı söylenen 33 kişinin sınırda kurşuna dizilmesi talihsizliğidir. Otuz üç kişi diğer kaçakçılara ders olsun diye öldürüldü, ama kaçak olayı bitmedi. Tabii ki, kaçak bir tüketim malı için insan hayatına son vermek ilkellikti, ama bunu paşamızın bilmesi mümkün değildi, onlar her şeye hakim, ve yaptıkları da hatadan münezzehti. Muğlalı paşa 1949 yılında yargılanmış, aldığı yirmi yıllık mahkumiyetini hastanede geçirmeğe başladığı ilk yılda vefat etmiştir. Ordunun bu yüz karası eylemi, 1997 yılında adı geçenin davasının bütün sonuçları ile ortadan kaldırılması ile tarihimizde yerini almıştır.
Kaçak ve kaçakçılık öyle bir noktaya vardırıldı ki, Suriye sınırı boydan boya beş yüz metre genişliğinde mayın tarlaları ile döşendi. Irak sınırındaki bütün vadilere karakollar kurup, kaçakçıyı geçirmemek istedik, ama başarılı olamadık.Bu gün o karakollarda Mehmetçikler teröristler tarafından adeta avlanıyorlar. Çünkü o karakollar, geçitlerde konuşlandırılmış dağ ve tepelerden gelebilecek tehditlere birer hedef olduğu unutulmuştu..

Biz, yasak ve yüksek vergi uygulamaya devam ettikçe hangi tedbiri alırsak alalım, 'kaçak' ve 'kaçakçı' olacaktır. Sigara, içki ve akaryakıt ta kaçağın boyutunu bilen yok. Kaçakçılık çarpık ekonomi uygulamasından kaynaklandığı için, cezası ekonomik olmalı, bedeni cezaya gidilmemelidir. Unutulmamalıdır ki, genelde kaçakçıya göz yuman kolluk kuvvetleri vardır, kurallar sıkılaştırıldıkça rantlar büyüyecektir.