Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bir kez daha...

Az bilinen yaşanmış bir öyküyü paylaşalım...

Bunu yaparken de...

Bu özel anıyı günümüze taşıyan…

'Nükte ve Fıkralarla Atatürk' kitabının Gürcü asıllı yazarı…

Niyazi Ahmet Banoğlu'nu

Saygıyla analım...

***

1935 yılının Yılbaşı akşamı…

Ankara'da Sergievi salonları tıklım tıklım dolu…

Herkes neş'e içinde yeni yılı karşılamaya hazır…

Saat 23.00…

Ortalık birden dalgalanıyor…

'Atatürk geliyor…'

***

Nitekim…

Balo'ya şeref vermek için gelen Atatürk'ün otomobili…

Sergievi'nin önünde duruyor…

Gazi, otomobilinden iniyor ve ağır adımlarla…

Kapıya doğru yürüyor…

Milletvekilleri etrafını sarıyor…

Hole girince, birkaç garson birden…

Paltosunu ve şapkasını almak için koşuyor…

Atatürk, eliyle 'Gerek yok' işareti veriyor ve…

Vestiyere inen merdivene doğru yürüyor…

Paltosunu ve şapkasını teslim ediyor…

Yukarıya çıkmak için merdivene doğru seğirtirken…

Gözleri, orada bekleyen iki inzibat erine takılıyor…

Erlerin yanına giderek soruyor:

'Burada ne bekliyorsunuz?'

Askerler, hiç beklemedikleri bu soru karşısında şaşırıyorlar…

Biri tam cevap vermeye hazırlanırken…

Atatürk, durumu kurtarıyor:

'Anladım, siz de benim gibi buraya davetlisiniz…'

İnzibat erlerinin gözleri fal taşı gibi açılıyor…

Gazi Paşa devam ediyor:

'Peki, niçin hala yukarı çıkmadınız?'

Askerciklerin dudakları titremeye başlıyor…

Atatürk, devam ediyor:

'Haydi, kaputlarınızı ve şapkalarınızı çıkarın, vestiyere bırakın… Sizi bekliyorum…'

Erlerin şaşkınlığı geçer gibi oluyor…

Gazi, tembihliyor:

'Yalnız vestiyerdeki memura 25 kuruş vermeniz lazım… Bunu unutmayın…'

Askerler vestiyere ödeme yaparken, Atatürk bir talimat daha veriyor:

'Şimdi yukarı birlikte çıkacağız… Fakat benim yanımdan bir karış bile uzaklaşmayacaksınız…'

***

Birkaç dakika sonra…

Atatürk, kendine ayrılan masaya yerleşmiş…

Sağındaki ve solundaki koltuklara da…

İnzibat erlerini oturtmuştu…

Bu dünyada görülmesi imkansız bir tabloydu…

***

Gazi, cebinden altın sigara tabakasını çıkardı…

Erlere uzattı…

Fakat askerler sigaraları yakmadılar…

Bunun üzerine Atatürk sordu:

'Niçin yakmıyorsunuz sigaralarınızı?'

Sağındaki Mehmetçik, cevap verdi:

'Komutanım, müsaade et… Bu sigaraları senin ölmez bir hatıran olarak saklayalım…'

***

Atatürk, bir saniye düşündü; tabakasını tekrar uzattı:

'Peki, onları saklayın… Fakat şimdi uzattıklarımdan için bakalım…'

Erler ikinci sigaraları aldılar ve yaktılar…

***

Atatürk, bir süre sonra yaverine işaret edip yanına çağırdı…

Kulağına bir şeyler söyledi…

Yaver, derhal Atatürk'e iki tane 100 liralık uzattı…

Gazi, hissettirmeden o banknotları…

Erlerin cebine koyduktan sonra…

Sırtlarını okşadı ve şöyle dedi:

'Haydi aslanlarım… Bu akşam bol bol eğlenin…'

***

Ulu Önder, o gece yarattığı tablo ile…

Şunu anlatmak istemişti:

Mehmetçik, her daim Ata'ın sağ ve sol koluydu…

Nokta…

Sonsöz: 'Ordu'nun esenliğini yürekten düşünen namuslu ve ahlaklı insanlar, ikiyüzlülükten uzaktır… / Gazi Mustafa Kemal Atatürk – 1918 İstanbul…'