Tartışması, kavgası iki yıldır sürüyor 'Evlilik Programları'nın...

Kalksın mı, kalkmasın mı?

'Yasaklayın bu programları...' diye RTÜK'e gelen mesajlar 100 binleri katlıyor... Temel gerekçe, bu programların toplum üzerindeki olumsuz sosyo psikolojik etkileri...

Çok doğru...

Sen kalkıp canlı yayında 15 yaşındaki kız çocuğu ile 45 yaşındaki talibini ekranda buluşturursan olacağı budur...

Bi'de madalyonun diğer yüzüne bakalım...

Türkiye televizyonlarında, aynı anda ve aynı saat diliminde yayılanan ve kafaya oynayan dört 'izdivaç programı' var... Ortalama izlenirlik payları neredeyse 'beş'in üstünde... Bu ne demektir biliyor musunuz? Her programı o saatlerde en az iki milyon kişi izliyor... Çarpın dörtle; demek ki, haftaiçi saat 16.00 ila 19.00 arasında bu güzel ülkede neredeyse 10 kişiden biri bu programlara takılıyor!

Bırakın bizi...

Çin'de bile yayınlandığı saatlerde ölçmüşler; 200 milyon kişi neredeyse 'izdivaç' programını seyrederken içine düşecek... Rusya, İngiltere, İtalya ve Arjantin'de bile 'hastalık' haline gelmiş bu evlilik programları...

Biz televizyon hastası bir milletiz... Okumaktan çok, bakmayı, seyremeyi severiz... Hiç bi'şi bulamazsak bile karıncaların nasıl yuva yaptığını izleriz...

Sorun yoldan geçen birine, 'En çok ne seyredersin TV'de?' diye; size hemen, 'Haberler ve yabancı belgeseller' diyecektir; sakın inanmayın... 'Survivor'un bile, yayınlandığı saat diliminde tam 5 milyon izleyicisi var; duyduk duymadık demeyin...

Şimdi dönelim yeniden 'Evlilik Programları'na...

O kadar çok 'İstemiyoruz bu programı' mesajı yağdı ki RTÜK'e...

Geçtiğimiz Mart, 'istemezükçüler'in gönlünü ferahlatan 'Evlendirme programları tamamen kaldırılıyor' haberleri çıktı... Bunu, 30 Nisan'da 'Evlendirme programları yasaklanmamış' haberi izledi... Mayıs'ın ilk haftasında RTÜK'ten açıklama geldi: 'Evlendirme programları yasaklanmıyor; yaptırımlar artıyor...' N'oluyor demeye kalmadan, 690 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile, evlilik programlarının, çocukların ekranbaşında olmadığı saat dilimlerinde yayınlanmasına izin çıktı...

Şimdi sezon öncesi ortalık toz duman...

Öyle ya, bu programları yayınlayan kanalların yapımcı şirketlerle daha birer yıllık sözleşmeleri var...

N'olacak şimdi?

Tamam, bu programlar 'merak' uyandırıyor; bu kesin... Ancak, şunu unutmamak gerekiyor...

Seyirci dahil programdaki hiç kimse, insanların kendisi hakkında ne düşündüğünü umursamıyor(!)

Biliyorum, programa katılanlar arasında...

Bir Türk erkeği ile evlenebilmek için taaa İran'dan gelenler...

Kaynanalık nasıl yapılırmış gösterenler...

Birbirinden garip şiirleri okumaya çalışanlar...

Üzüntüden bayılanlar...

Henüz icad edilmemiş figürlerle dans edenler...

Düğünde bile mikrofon verilmeyecek kişilere şarkı söyletmeler...

Ne ararsanız, hepsi 'izdivaç' programlarında...

Ben en çok şu sahneye bayılıyorum...

Oğlan, 'Benimle evlenir misin?' diyor... Kız biraz utangaç ifadeyle talibine, 'Malesef hayır' karşılığını veriyor... Stüdyodaki derin sessizliği, locadaki görmüş-geçirmiş yorumcu kıza laf atıyor, 'Kızım bak koç gibi çocuk, neyini beğenmedin?' Talibini beğenmeyenin cevabı hep aynı: 'Elektrik alamadım, n'apayım!'

İyisi mi, biz bu 'çöpçatan' programlarına hiç dokunmayalım... Çünkü, en azından izleyen milyonlar 'elektrik' alıyor...

Öyle veya böyle...

Sonsöz: 'Kaldır gitsin ile hiçbir yere varamayız... Beğenmiyorum diyen seyretmesin; karıncalar nasıl yuva yapıyor, O'na baksın!'