Bugün Pazar...

Hiç bitmeyen sevgi ve saygıyla...

Atatürk'ü bu köşede anma ve hatırlama günü...

Bu kez…

Ulu Önder'in…

Gözlerinin içine bakarak büyüttüğü…

Sekiz manevi evladı arasında…

İlki ve sonuncusu olan iki kız çocuğunun…

Birbirine çok benzeyen…

Gözyaşlarıyla yoğrulmuş iki 'acı kader'in…

Az bilinen yaşanmış öykülerini paylaşalım...

Bunu yaparken de...

O günlerle ilgili…

Son derece değerli özgün notları bugünlere taşıyan herkesi…

Saygıyla analım…

***

Atatürk'ün, ilk manevi kızıydı Zehra…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk…

Amasya'daki bir yetiştirme yurdundan…

Himayesine aldığı…

Anne ve babasını minicik yaşta kaybetmiş Zehra…

1924 yılında Çankaya Köşkü'ne girdiğinde…

Henüz 12 yaşındaydı…

Şahane bir eğitim aldı…

Gazi Paşa'nın isteğiyle 'dil öğrenmek' için İngiltere'ye gitmişti…

Gencecik Zehra…

Manevi babasına sarılacağı anı yaşamak için sabırsızlanıyordu…

Koltuğuna yerleşti; gözlerini kapadı…

Sabaha karşı…

Büyükelçiliğin tahsis ettiği refakatçisine…

Midesinin bulandığını söyleyip…

Hava almak için kompartımandan çıktı...

Aradan dakikalar geçti…

Zehra, bi'türlü dönmüyordu…

Refakatçisi hemen acil durum frenini çekti…

Acı fren sesi, karanlığı yırtarken…

Tren, Amiens şehri yakınında durdu…

İki görgü tanığı şoke olmuştu…

Acı olayı saniye saniye anlattılar…

Atatürk'ün manevi kızlarından Zehra Aylin…

120 kilometre hızla giden trenden düşmüş…

Ya da…

Kendini boşluğa bırakarak hayatına kendi eliyle son vermişti…

O trendeki gece yaşananlar hala sır yumağı!

Bir genç kız…

120 kilometre hızla yol alan bir trenin…

Kapısını açıp…

Basamakta temiz havayı içine çekmeye çalışır mıydı?

Takvimler…

19 Kasım 1935 Salı, sabahını gösteriyordu…

Aradan 89 yıl geçti…

***

Zehra'nın ölüm haberini öğrenince…

Atatürk, kesin talimat vermişti:

'İsmi açıklanmasın, tören yapılmasın, tahnit edilip hemen Ankara'ya getirilsin…'

Talihsiz Zehra'nın cenazesi…

Marsilya'da özel bir vapura konup…

İstanbul'a doğru yola çıktı…

Vapur İstanbul'a vardığında ise…

O zamanlarda yayılan iddialara göre…

Limanda…

Vali, birkaç devlet adamı ve…

Tabutu taşıyacak dört hamaldan başkası yokmuş!

Aynı gün…

Teşvikiye Camii'nde kılınan cenaze namazından sonra…

Talihsiz Zehra Aylin…

Maçka Mezarlığı'nda toprağa veriliyor…

Yine iddialara göre…

Bugün Zehra Aylin'in mezarının yeri bile tam olarak bilinmiyor!

Atatürk'ün manevi kızlarından ilki…

Zehra Aylin'in ölümü…

Hala sır özelliğini koruyor…

***

Bir başka talihsiz manevi evlat ise…

Dünya tatlısı…

Ülkü'ydü...

Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın…

Evlatlık kızı Vasfiye ile Fransızca öğretmeni…

Mehmet Tahsin Çukurluoğlu'nun kızları…

***

Atatürk, dokuz aylıkken Ülkü'yü Çankaya Köşkü'ne aldırdı…

Biraz büyüdüğünde onu yurt gezilerine götürmeye başladı…

Yıllar boyu kullanılan ünlü Alfabe'nin kapağında…

Ulu Önder'in isteği üzerine…

Atatürk'ü minik Ülkü'ye harfleri öğretirken gösteren…

Birlikte fotoğrafları yer aldı…

Ülkü, bi'anda…

Atatürk'ün çocuk sevgisinin simgesi oldu…

Manevi babası Atatürk vefat ettiğinde…

Ülkü beş yaşındaydı…

Atatürk aramızdan ayrıldıktan sonra…

Eğitimini tamamlamadı…

Genç yaşta arka arkaya evlilikler yaptı…

***

Aslında…

Atatürk'ün küçük Ülkü'sü…

Ulu Önder tarafından diğer manevi çocukları gibi…

'Fazla göz önünde olmaması' ve…

'Siyasete girmemesi' yönünde uyarılmıştı…

Ama…

O, itibar görmek istiyordu…

2006'ya kadar sözünü tuttu…

O tarihte…

CHP'nin kendisine verdiği maaşın yetersiz olduğunu söyledi:

'Davetlere gidiyorum, şık giyinmem gerek… 5000 liralık maaşının gözden geçirilmesini ve tarafıma bir otomobil tahsis edilmesini istiyorum...'

***

Ata'nın Ülkü'sü…

Bu dileğini dönemin Başbakanı Erdoğan'a da…

Bir mektupla iletti…

Erdoğan, 31 Ocak 2006'daki grup toplantısında…

Türkiye'ye…

Bu konuda şöyle seslendi:

'Ülkü Adatepe bize mektup yazdı... Niye biliyor musunuz? CHP'den aldığı olumsuz cevap nedeniyle. Bu, Atatürk'ün vasiyetinin nasıl yerine getirildiğinin belgesidir…'

***

Ülkü Adatepe mektubu doğruladı ve…

Belki inanmayacaksınız ama…

Şunları söylemekten de geri kalmadı:

'Yabancı misyonlardaki davetlere giriş çıkışta, kötü hava koşullarında bizi vasıta aramaktan kurtaracak ve sağ salim eve ulaştıracak bir otomobil ve koruma görevlisi istemiştim… Atatürk ilkelerini anlattığım için tehdit alıyorum... Atatürk'ün kızı bir kör kurşuna hedef olsa, sorumluluğunu kim taşıyacak?'

***

Ülkü, bir süre sonra çok istediği özel araca kavuştu…

Sevindi…

İnmek istemedi…

Taaa ki, 12 yıl önce…

1 Ağustos akşamüstüne kadar…

***

O sıralarda tam 80 yaşındaydı…

Omzundaki kırık nedeniyle Ankara'da tedavi görüyordu…

Yanında eşi Emin Öke Adatepe vardı…

Limuzin'in direksiyonunda ise şoför Adnan Selçuk…

İstanbul'a dönmek için yola çıkmışlardı…

Otomobil sürücüsü…

İddiaya göre saat 18.00 sıralarında…

TEM Otoyolu'nun Sakarya'nın Akyazı ilçesi mevkisinde…

Direksiyon hakimiyetini kaybetti…

Önce yol kenarındaki bariyerlere çarpan ve savrulan otomobil…

Karşı şeride geçti ve ters döndü…

Emniyet kemeri bağlı olmayan Ülkü Adatepe…

Araçtan 15 metre ileriye savruldu, yaşamını yitirdi…

Eşi ve şoför ufak tefek yaralanmalarla kazayı atlattılar…

***

Kazadan sonra…

Ülkü Adatepe'nin oğlu Ahmet Kemal Doğançay

Şunları söylemişti:

'Hayatı boyunca özel şoförlük yapmamış, hiç limuzin kullanmamış bir kamyon şoförünün, verilen kusurlu arabanın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin yollarındaki yurttaşlarının güvenliği sağlamakla görevli polis teşkilatının hataları sonucu Ülkü Hanım artık aramızda değil…'

Sonra herkes…

Her şeyi unuttu…

Nokta…

Sonsöz: Misafirsin bu hanede ey gönül, umduğunla değil bulduğunla gül, hane sahibi ne derse o olur, ne kimseye sitem eyle, ne üzül… / Hz. Mevlana…'