Tarih boyunca defalarca yaşanmış, denenmiş sonunda kural haline gelmiş sözler vardır; ’“Devrimler, önce kendi çocuklarını yer’” bunlardan biridir, ’“İhanetle gelen, ihanetle gider’” ise bir diğeridir. Bu doğru sözü dün Başbakan Erdoğan söyledi. Erdoğan’’ın bu sözünün yorumunu Sayın Necmettin Erbakan’’dan rica ettik, yetişirse yazının sonuna ekleriz.
Dün, Cumhuriyet Gazetesinde Sn. Leyla Tavşanoğlu, Prof.Dr. Hakan Yavuz’’la yaptığı bir söyleşiyi yayınladı. Prof. Yavuz, bir zamanlar Fethullah Gülen Cemaatine çok yakın duran ve cemaati kılcal damarlarına kadar iyi bilen bir bilim adamıdır.
Benim anladığıma göre, Prof. Yavuz’’un tespitleri tam bir ’“ihaneti’” işaret ediyor. Beraberce bakalım;
’“Ergenekon bir sıfat. Yani muhalefeti susturmak için insanlara yapıştırılan bir yafta haline getirilmiştir. Bu hem AKP, hem de cemaat tarafından yapılmıştır. Ortaklaşa bir iştir.’”
’“Fethullah Gülen cemaatinin, özellikle AKP ile koalisyonu sonucu ciddi biçimde siyasallaştığına, artık bir dini hareket olmanın ötesinde iktidarı ele geçirme hareketine dönüştüğüne inanıyorum. Cemaate yakın bürokratlar AKP İktidarında belli görevlere gelince cemaatin Türkiye’’deki yapısı ciddi biçimde AKP’’lileşti. Kendi iktidarlarını AKP’’nin geleceğine eşitledi. Burada kaybeden cemaat, kazanan AKP oldu.’” ’“Fethullah Hoca, Mavi Marmara olayını görünce,(AKP-Hamas-Hizbullah-İran’’la) aynı karede görünmemek için Wall Street Journal’’a o açıklamayı yapmıştır. Çünkü Fethullah Hoca’’nın düşünce ekseninde Washington var. Bugün, AKP ile koalisyon içinde, iktidarı hedeflemiş, öç alma peşinde olan bir cemaat karşımızda duruyor.’” ’“Türkiye’’de Ulus Devlet büyük oranda tasfiye ediliyor. Son çivileri sökülüyor. Özellikle Türk Ordusuna karşı saldırılar, Ergenekon Davası Türkiye’’deki Ulus Devleti tamamıyla (kemiksiz) bırakmaktadır. Yani Türkiye farklı cemaatlerin yaşadığı, ortak değerler kümesinin olmadığı bir alışveriş merkezine dönüşüyor. Özetle Türkiye otelleşiyor da diyebiliriz. Yani Türkiye, bir vatan olmaktan çıkıyor, bir otele dönüşüyor. Oteldeki ortak kullanım alanlarıyla ilgili kurallarıysa AB’’nin veya ABD’’nin belirlemesini bekler hale geldik.’”

İhanetin Eskisi:
Tarih 16.Mart.1920 İstanbul işgal altında. Meclisi Mebusan dağıtılmış. İngilizler ’“sözde Ermeni soykırımından’” sorumlu eski ittihatçıları ve işgale direniş gösterebilecek asker-sivil-aydınları tutuklama emri vermiş. Sadrazam Damat Ferit derhal bir sürek avı başlatmış, kısa zamanda 200’’ü aşkın ulusalcı tutuklanmıştır. Hemen ertesinde Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey idam ediliyor. Daha sonra Türk Ordusu dağıtılıyor.

İhanetin En Yenisi:
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ilk kez Irak’’ın Kuzeyi için, ’“Kürdistan’” ifadesini kullandı. Davutoğlu; 15 Temmuz akşamı Süleymaniye’’de bir otelde çıkan yangında 28 kişinin hayatını kaybetmesi, 22 kişinin ise yaralanması nedeniyle Barzani’’ye başsağlığı mesajı gönderdi. Kürt internet sitelerindeki habere göre Davutoğlu, mesajında Barzani’’ye; ’“Irak’’ın Kürdistan Bölgesi Sayın Başkanı Mesud Barzani’” diye hitap etti.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Davutoğlu, daha önce de Barzani’’ye ’“Kak’” yani ağabey demişti.
Türkiye’’de yapılmak istenen artık apaçık ortaya çıktı. Yıllardır bu oyunu, bu oyunun perde arkasını anlatmaya çalıştık. Anlamak istemediler.
Türkiye’’de ’“Ulus Devlet’’i’” yıkmak için egemen güçlerle işbirliği yapan işbirlikçiler çok mesafe aldılar.
İşbirlikçiler, eskiden olduğu gibi bugün de, ’“egemen güçle’” birlikte çalışıyorlar. Dün tutuklanan askerler-aydınlar ’“Ermeni Tehcirine karışmak’” iddiasıyla tutuklanırken, bugün tutuklanan asker ’–sivil-aydınlar ’“Ergenekon Terör Örgütüne’” karışmak iddiasıyla tutuklanıyorlar.
İşbirlikçiler o gün olduğu gibi bugün de en çok ordudan rahatsız oluyorlar. Dünün ihanet içindeki yazarlarının yerine bugün, Ahmet Mehmet Altan- Nazlı Ilıcak-Mümtazer Türköne gibi ordu düşmanları var. Dünün Sabah-Alemdar-Söz gibi ordu karşıtı gazeteler yerine, bugün, Taraf-Zaman-Vakit-Sabah-Star gibi gazeteler var.
AKP-Cemaatler-Tarikatlar el ele,gönül gönüle, ihanet kayığında sallanmaya devam ediyorlar!
Tüm bu oyunları bozmak ve tertipçilerinin kafalarına geçirmek mümkündür. Bize bizden başka kimsenin yardım etmesi mümkün değildir. Artık ayağa kalkmanın, içimizdeki cevheri uyandırmanın zamanıdır. Kimse mucize beklemesin. Bizler, yani Atatürkçüler, Laik Cumhuriyetten yana olanlar, çağdaşlığa, aydınlığa, ilerlemeye inananlar, inancını sadece ve sadece Allah rızası için yaşayanlar, bu aziz vatanı karşılıksız sevenler, iki buçuk tarikat artığının ve yabancı uşaklığını meslek edinmiş siyaset bezirganlarının oyununu bozamazsak, hepimize yazıklar olsun.
İlk sınav 12 Eylül 2010’’da sandık başında. Hayır oyları, karanlıktan kurtulmamızın ilk adımı olacaktır.
Not: Erbakan Hoca’’dan Tayyip Bey’’in ’“İhanetle gelen , ihanetle gider’” sözü üzerine yorum son anda yetişti! Hoca; ’“Bizim eski çocuk doğru söylemiş, o bu işleri iyi bilir! İhanetle geldiği gibi,ihanetle de gidecektir’” dedi!!!