Anayasa Madde 2: Türkiye Cumhuriyeti, bir Hukuk Devletidir.
Bir ülke Anayasasına 'Hukuk Devleti' yazdı ise, hiçbir yönetici;
*Cumhurbaşkanından-Elçilik Memuruna / Başbakanından-Nüfus Memuruna / Genelkurmay Başkanından-Askerlik Şubesindeki Sivil Memura / Emniyet Genel Müdüründen-Kır Bekçisine / MİT Müsteşarından- İstihbarat Elemanına / Anayasa Mahkemesi Başkanından- Adliye Katibine
kadar hiç kimse, makamı ne olursa olsun;
-Anayasa ve Yasaların vermediği hiçbir yetkiyi kullanamaz.
-Anayasa ve Yasaların izin vermediği hiçbir harcamayı yapamaz.
-Anayasa ve Yasalara aykırı emir veremez.
Bunları yaparsa suç işlemiş olur, Yargı devreye girer ve suç işleyenler cezalandırılır. Yargı görevini yapmıyor, kanunsuzluklara ve yasaların çiğnenmesine göz yumuyorsa onlar da suç işlemiş olur.
O ülkenin milleti eğer 'Millet olma' kültürüne sahip ise, bu hukuksuzlukların hesabını soracak ve tekrar 'Hukuk Devletini' kuracak kişileri iktidara getirir ve hukuk düzeni içinde sapkınlardan hesap sorar.
O millet suskun kalır, korkar, siner ise başına geleceklere razı olmak zorunda kalır…
Gelelim son günlerde, AKP Hükümetinin işlediği suçlardan bazılarına;
-PKK Narko-Terör örgütünün 'Ömür Boyu ağırlaştırılmış Hapse' mahkûm edilmiş önderi ve dağdaki lider kadrosu ile pazarlık etmek, onun mesajlarını canlı yayınlarda okutmak, suçu ve suçluyu övmek.
-Elinde silah olan teröriste, 'Silahını ister dağa, ister mağaraya, ister şehre göm, çık git' demek.
-Bazılarının Türk Devleti ve Türk Milleti düşmanı oldukları 'kendi beyanlarıyla' kesinleşmiş kişileri, 'Yasal Dayanağı' olmadığı halde bir heyet olarak toplayıp, bunları milletin olanaklarıyla, yine milletin üzerine salmak.
-Tüm bu işler için, lüks oteller-lüks restoranlar-toplantılar- yol ve seyahat giderlerini devlete ödetmek.
Değerli okurlar;
Defalarca söyledik, kendisini Türk Milletinin bir ferdi kabul eden herkes, etnik kökeni ne olursa olsun biriz beraberiz ve terörün bitmesini istiyoruz.
Bunun için sadece üç şartımız var;
1) Terörle Mücadele -Terör Örgütü ve yurtdışı bağlantıları ile yapılacak görüşmeler mutlaka bir 'Yasal Zemine' oturtulmalı ve şeffaf olarak yapılmalıdır. Bunların yapılacağı tek yer, TBMM'dir.
2)Asla görüşülemeyecek maddeler, Devletin bütünlüğü-birliği, Türk Bayrağı-Türk Milleti ve Türk Dilinin tekliğidir.
3)Elinde silah olan kişi ile hiçbir şekil ve şart altında görüşülemez.
Bu üç maddeden çeşitli oyunlarla feragat eden devlet, çöker.
O zaman adama sorarlar;
*Kurtuluş Savaşında dedelerimiz niçin savaştılar? Niçin barış olsun-akan kan dursun diye emperyalist devletlere teslim olmadılar? Şimdi biz, emperyalist devletlerin kuklası bir terör örgütüne niçin teslim olalım?
*Ülkeyi yönetenler için Devlet-Vatan Türk Milleti-Türk Bayrağı-Türk Dili kutsal değilse, onlar için kutsal olan nedir? Kutsallarına dokunmaya kalkarsanız,
Türk Milletinin 'Savunma Hakkını' kim, hangi gücüyle engelleyecek?
Terörist için 'görmezden gel' emrini verdiğiniz Türk Ordusunu milletin üzerine mi göndereceksiniz? Bugün görevlerini yapmayan Yargıç-Savcılar aniden uyanacaklar mı? Yoksa PKK'lı katilleri mi kullanacaksınız?
De bakalım, Eşbaşkan!