'Bizim Hayatımız Darbe' deyişi, bazıları için üç kelimeden oluşan basit bir cümledir. Bazıları için ise hayatlarını karartan, kendilerinin ve çocuklarının geleceklerini perişan eden bir insanlık ayıbıdır.
Biz ikinci gruptayız. 1960 Askerî Darbesi, babam Demokrat Parti İzmir Milletvekili rahmetli Kemal Serdaroğlu'nu aldı götürdü. Sadece babamızı değil hepimizin hayatını, aile servetini, umutlarımızı da aldı götürdü. Önce idam, sonra müebbet, sekiz ayı 'hücre' cezası olmak üzere 5,5 yıl hapis.
'Darbe' yıktı geçti.
1980 Askerî Darbesinde, Bergama Belediye Başkanı idim. Darbe, gencecik iki insanın yani eşimin ve benim geleceğimizi, umutlarımızı aldı götürdü. İşkenceler, hapisler, sıkıntılar bize armağan olarak kaldı.
12 Eylül 1980 Darbesinden sonra, darbe yönetimine karşı 'demokrasi mücadelesi' başlattık. Gücümüzün yettiği kadar, darbecilerle ve onların şakşakçılarıyla boğuştuk.
Gerek 1960, gerekse 1980 darbelerini bizzat yapanlar hariç, 'Askere' hiçbir kırgınlığımız olmadı. Kayıplarımızı-ızdıraplarımızı, Demokratik Rejim için verilen mücadele sırasında yitirdiklerimizi 'görev zararı' kabul ettik, hep daha iyi bir demokrasi için çalıştık.
Bu mücadeleyi yapan demokrat insanlar arasında, bugün iktidarda olan bademlerden veya bunları yetiştiren büyük bademlerden bir 'Allahın Kulunu' hiçbir zaman görmedim. Ya derhal yer altına inip, toz oldular, ya da darbecilerin emrine girdiler. Darbeciler 'git' dedi, bunların ağababası İsviçre'ye gitti, darbeciler 'gel' dedi, geldiler ve askerin emriyle siyaset yaptılar.
Anayasal bir kurum olan Milli Güvenlik Kurulunda, yüzlerine karşı söylenenleri yalayıp-yuttular, önlerine konan evrakları imzaladılar. O gün sustular, tek kelime etmediler, koltuk tatlı geldi, başüstüne- derhal efendim dediler.
Şimdi, 'demokrasiye darbe' olarak ilan ettikleri bu olay karşısında, o zaman demokrasi savunmak için parmaklarını bile oynatmadılar!
Bademler, demokrat olduklarını söylerler ve askerden nefret ederler.
Ama asla demokrat değildirler. Demokrasiyi 'Araç' olarak görürler.
Kendi fikirlerine karşı olan herkesi 'Demokrasi düşmanı' diye damgalarlar. Asker'den, ülkenin birliğini-bütünlüğünü sağlayacak en önemli güç olduğu için nefret ederler.
Darbelerden çok şikayetçi olan AKP İktidarının 11 yıllık yönetimleri boyunca 'Darbeleri Önleme' adına neler yaptığına beraberce bakalım;
*Parasız Eğitim istedikleri için, iki yıldır hapiste tutulan yüzlerce üniversite öğrencisinin gördükleri işkence ve zulüm demokratik rejimlerde olmaz,
'Sivil Darbe' dönemlerinde olur.
* Genelkurmay Başkanının 'bildiri' yayınlaması, üstelik 'ben yaptım' diye efelenmesi, bir odaya kapandıktan sonra demokrasi ürünü olduğunu söyleyen Başbakan'ın '27 Nisan bir darbe girişimi değildir' demesi, demokratik rejimlerde olmaz, 'Sivil Darbe' dönemlerinde olur.
*Devlet Bankalarından verilen usulsüz kredilerle kendi yandaş medyasını oluşturmak, demokratik rejimlerde olmaz, 'Sivil Darbe' dönemlerinde olur.
*Devlet kadrolarını Cemaat-Tarikatlar arasında paylaştırmak, demokratik rejimlerde olmaz, 'Sivil Darbe' dönemlerinde olur.
*Ana Muhalefet Partisi Genel Başbakan'ının ve Muhalefet Partisi Başkanlık Divanının tamamına yakınının 'kaset görüntüleri' ile siyaset dışına itilmeleri ve bunu tezgahlayanların bulunmaması ve böyle ciddi bir olayın 'Faili Meçhul' kalması demokratik rejimlerde olmaz, 'Sivil Darbe' dönemlerinde olur.
*Her seçim öncesi PKK yöneticileri ile anlaşıp 'ateşkes' ilan etmek ve oy toplamak, sonrasında ise vatan evlatlarının ölmesine izin vermek, demokratik rejimlerde olmaz, ihanetin tavan yaptığı 'Sivil Darbe' dönemlerinde olur.
*Kendi iktidarınıza karşı tehdit olarak gördüğünüz kişileri, sahte dijital deliller oluşturup, yıllarca hapiste tutmak, demokratik rejimlerde olmaz, adaletin yerlerde süründüğü 'Sivil Darbe' dönemlerinde olur.
*Devlet gücünü kendi çıkarları için kullanarak, insanları 'vergi denetim elemanları' ve 'cemaat polisleriyle' baskı altına almak, demokratik rejimlerde olmaz, korku toplumu demek olan 'Sivil Darbe' dönemlerinde olur.
*Başbakanların çok kısa sürede dünyanın en zengin siyasetçileri arasına girmeleri ve servetlerinin hesabını verememeleri demokratik rejimlerde olmaz, 'Sivil Darbe' dönemlerinde olur.
*İnsanların 'sadaka' paralarını toplayıp, bu paraları kendi siyasi emelleri için metresleriyle birlikte kullanmak ve bu hırsızlığı yapanları korumak, demokratik rejimlerde olmaz, ahlakın iflas ettiği 'Sivil Darbe' dönemlerinde olur.
*Hırsızlık yapanları, devleti dolandıranları, belediye soygunları ile köşe dönenleri, dokunulmazlık zırhı ile sarıp-sarmalayıp, millete namus satmak
demokratik rejimlerde olmaz, 'Sivil Darbe' dönemlerinde olur.
Sayın AKP Milletvekilleri;
Lafla demokrat olunmaz. Demokrasi 'Hamilelik' gibidir. Azı, çoğu olmaz.
Ya hamilesinizdir, ya değilsinizdir. Ya demokratsınızdır, ya değilsinizdir. İcraatlarınıza bakınca sizin hamileliğiniz gizlenemez hale gelmiş durumda, karnınız burnunuzda, doğurmak üzeresiniz. Doğumunuz çok sancılı geçecek.
Eee ne demişler, tenhada öpüşen- aleni doğurur. Demokrasilerde hiçbir şey gizli kalmaz. Herkes hesap vermek zorundadır, bundan kaçış yoktur.
Aklınızı başınıza alın, kendinizi kurtarın.