Manisa'nın Salihli İlçesi Köseali Köyü…

Güneş kavuruyor…

Anası-babası bakla tarlasında…

O daha minicik, iki yaşında var, yok!

Koymuşlar ağacın gölgesine, kendileri çapada…

Bi'ağlama, bi'ağlama…

Çocuk çatlayacak…

Koşuyorlar, bi'de ne görsünler…

O bebeciğin trilinden (donundan) bir akrep kuyruğunu çıkarmış…

Yavruyu soktu, sokacak!

Akrebi fırlatıp atmışlar, oğlanı kurtarmışlar…

Yazgı bu işte…

Öldürmeyen Allah, öldürmüyor!

***

O tarihlerde Ege'ye 'Kırat' Demokrat Parti hakim…

Ama, aile fanatik ötesi CHP'li…

Bizimkini de öyle yetiştiriyorlar…

Siyaset genlerinde var…

Tarlada akrebin öldüremediği o çocuk…

Daha bacak kadar iken…

Köy kahvesinde ziyarete gelen siyasilere…

Masanın üstüne çıkıp nutuk atıyor:

'Anam halk, babam halk, üzüm halk, iğde halk…'

Misafirler hem gülüyor hem alkışlıyordu, çünkü daha dili dönmüyor…

Halbuki, tekerlemenin aslı şöyle:

'Anam halk, babam halk, özüm halk…'

İyi de, bizimki 'özüm' diyemiyor, o kelimeyi 'üzüm' zannediyor!

Daha o yaşlarda…

'Çok okuyacağım, vekil olacağım, bakan olacağım' diye şiirler yazıyor!

***

11 yaşında İzmir'e göç ediyor…

Ortaokulu Buca'da, liseyi Karşıyaka'da, üniversiteyi Balçova'da okuyor…

Aklında hep siyaset var…

Lise birinci sınıfta bi'gün öğretmenine kızıyor, diyor ki:

'Siyaset'e atılacağım, vekil olacağım, bakan olacağım; sana gününü göstereceğim!'

'Yok, artık…' filan demeyin, bunlar yaşanmış!

Başak Burcu erkekleri; çalışkan, dürüst ama inatçı olurlar…

O da aynen öyle…

***

O tarihlerde köylerde yoksulluk tavan yapmıştı…

Liseyi bitirmeden Marx ve Lenin'in doktrinlerini yutmuştu bile…

Stalin'i ezbere biliyordu…

Tipik '68 Kuşağı' üyesiydi; hızlı bir solcu oldu…

20'li yaşların başında Devrimci Gençlik Grubu'na kaydoldu…

CHP'ye üyelik kartını Salihli'de aldı, hala saklıyor…

Kendisini CHP'nin daha Sol'unda hissediyordu…

İki yıl sonra Ecevit'le tanışma fırsatı buldu…

Bülent Bey, Karşıyaka'daki Melek Sineması'na gelmişti…

'Karaoğlan' konuşurken…

Herkes ağlarken, O dikkat kesilmişti…

Sandıkları patlatıp, Manisa İl Genel Meclisi Üyesi seçildiğinde…

Türkiye'de O'nun yaşında meclis üyesi yoktu…

1979'da Salihli'de eşinin eczanesi bombalandı…

Ortalık toz dumandı…

Solcu arkadaşlarının bazıları teröre kurban gitti…

Sıranın kendisine geldiğini hissediyordu…

Ağabeyinin verdiği tabanca ile dolaşmaya başladı…

Kendi ifadesi ile…

Sömürüye isyan, O'nu Siyaset'e taşıdı…

İl Genel Meclisi üyeliği, ilçe yöneticiliğine uzandı…

CHP-SHP birleşmesinde aktif rol aldı…

Ali Rıza Bodur'un keşfettiği genç, 'kalıplı' bir siyasetçi olmak istiyordu…

Arkadaşlarıyla birlikte…

50 yıl sonra Salihli'yi CHP'li yaptı…

Şanslıydı ama…

Şans geldiğinde hazır olmanın gerektiğine de inanıyordu…

Aslında CHP'de kariyer yapmayı hiç planlamamıştı…

Ancak…

Kader O'na bir 'yol haritası' çizmişti…

Ve O da CHP Rüzgarı'na kapılmıştı…

O'na sorarsanız, 'Sömürüye isyan beni siyasete taşıdı…' der…

Hep, daha iyi bir dünya özlemi içinde yaşadı, yaşattı…

O'na göre mutluluğun tarifi şöyleydi:

'Belki güzel mesleklerin sahibi olacağız… Ama, o zenginliğin bizi mutlu etmeyeceğini, bilakis içinden çıktığımız o yoksul halkın kurtuluş mücadelesine katkıda bulunduğumuz ölçüde mutlu olacağımıza yemin etmiştik… Ve hep böyle mutlu olduk…'

***

Takvimler, 2001'i gösterirken 'yoğun baskı' sonucu…

CHP İzmir İl Başkanı oldu…

O tarihte…

Partinin 73 milyar borcu vardı, haciz üstüne haciz geliyordu…

Gazeteler bile, 'CHP kendine zengin işadamı buldu' diye yazıyordu…

Aklını kullandı, bağış kabul etmedi…

Onun yerine piknik(!) düzenledi…

Deniz Baykal'a yalvardı, pikniğe O'nu da getirdi…

İzmir'de CHP'ye gönül verenler…

Baykal'ı görmek için pikniğe akın etti…

Beş bin kişinin her birinden '1 TL.' Topladı…

Akşam piknik yorgunluğunu Deniz Baykal ile 'çiğdem çitleterek' attı…

Baykal, O'na şöyle dedi:

'Sen beni, bana ikramda bulunmak için çağırmamışsın, beni ikram etmek için çağırmışsın…'

Arkasından 'Yavuz Bingöl' konseri düzenledi…

Sanatçıya beş kuruş vermedi ama…

Bu kez, her gelenden '3 TL.' topladı…

Borçları kapattığı gibi…

Partisine gıcır gıcır bir bina kazandırdı…

2002 genel seçimlerinde…

İzmir'in iki bölgesinden 8+8…

16 milletvekili çıkardı; o rekor hala kırılamadı…

Bülent Ecevit'ten itibaren CHP'nin tüm liderleriyle çalıştı…

Siyaset'te hep dost biriktirmeye özen gösterdi…

***

2004 Yerel seçimleri geldiğinde…

Rahmetli Ahmet Piriştina'yı DSP'den CHP'ye taşıdı…

Efsane Başkan'ın vefatından sonra…

Kocaoğlu'nun 'Koca Başkan' olmasında etkin rol oynadı…

Seçimlerden sonra Baykal'a gitti…

'Bu iş böyle yürümez, AK Parti buldozer gibi geliyor, Kurultay'a gidelim' dedi…

Baykal, kabul etmedi…

O da tuttu, Kurultay'da aday olan Zülfü Livaneli'nin yanında saf tuttu…

Vay sen misin, böyle yapan…

O daha uçakta iken, Baykal İzmir koltuğunu altından çekti…

Kocaoğlu, O'nu şiddetle savundu, 'Bu iş yanlış' dedi…

***

2010'da Baykal gitti, Kılıçdaroğlu geldi…

CHP MYK'ya seçildi…

Yerel Yönetimlerden ve Halkla İlişkilerden Sorumlu

Genel Başkan Yardımcısı oldu…

2011'de İzmir Milletvekili seçildi…

Bir hafiye gibi…

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin onaylanmayan projelerinin peşine düştü…

İzmirliler'in hakkını savundu…

Bakanlıklarda bekletilen projeler birer birer onaylanmaya başladı…

İlk kez…

'AKP İzmir'den 46 alıp 1 veriyor!' tespitini gündeme taşıdı…

Bi'daha milletvekilliği istemedi ama…

Üç yıl önce…

Üçüncü kez CHP İzmir İl Başkanı oldu…

İzmir Körfezi boyunca…

17 kilometrelik 'Laiklik için insan zinciri' oluşturdu; Türkiye bunu günlerce konuştu…

***

'Siyaset'e bi'ara verdim…' dese de…

Kocaoğlu'nun, 'Artık yokum' kararından…

Ama hepsinden önemlisi…

AK Parti'nin Nihat Zeybekci'yi İzmir adayı yapmasından…

Hemen sonra…

'Ben de varım bu yarışta…' deyiverdi…

Sadece 'bir kez' Ankara'ya gitti, Kılıçdaroğlu'ndan nezaketen 'izin' istedi…

Şimdi…

Resmen İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Aday Adayı…

CHP'nin çatısından çıkacak kararı bekliyor…

***

Bilirsiniz…

Bir çok insan tesadüfe (rastlantıya) inanmaz…

Oysa…

Hayatımızı rastgele olaylar ve kaoslar yönetir…

Çünkü hayat tesadüflerle doludur!

***

'Hayatımı CHP'ye ve Sol Görüşe adadım' diyen…

İzmirli işadamı ve siyasetçi Alaattin Yüksel

Aziz Başkan gibi…

İzmir'in dünya klasmanında yer alacak başarılara imza atmak istiyor…

İddialı ve heyecanlı…

Hepsinden önemlisi…

Siyasetten ara sıra 'sille' yemiş olsa da…

Her 'eski tüfek' solcu gibi inatçı!

Nokta!

Sonsöz: 'Kalp denizdir, dil de kıyı… Denizde ne varsa kıyıya o vurur… / Hz. Mevlana…'