Reis koltuğunda üç yılın hesabını verirken…
Manşeti…
En arkaya bıraktı:
'İnsanoğlunu hayalleri uçurur!'
Peki, neden böyle dedi?
Döneceğiz; buraya yeniden…
***
Yaşı müsait olanlar…
Çağan Irmak imzalı 'Babam ve Oğlum' filmini hatırlayacaktır…
Aradan 17 yıl geçti…
Bu süre içinde en az 4 milyon kişi o filmi izledi…
Kapalı gişe oynadı; tarihe geçti…
O unutulmaz filmin…
Akıllara çivilenen bir sahnesi vardı…
Çizgi romanlara ve onların büyülü dünyasına…
Çok meraklı olan küçük Deniz (Ege Tanman)…
Birdenbire…
Babası Sadık'a (Fikret Kuşkan) şu soruyu sorar:
'İnsanlar büyüdükçe hayalleri küçülür mü?'
O sahnede…
Deniz'in babası soruyu cevaplandırmaz…
Sadece gülümser…
Doğruyu söylemek gerekirse…
Küçük Deniz'in sorusunun cevabı…
'Evet…' olmalıydı…
Çünkü…
Gerçekten yaş aldıkça hayallerimiz küçülüyor…
Ancaaaak!
Buna izin vermeyenlerin(!) hayalleri ise…
Hem zenginleşiyor hem de 'gerçek' oluyor…
Aynen…
Adının önüne 'Efes' kelimesini yakıştıran…
Selçuk İlçesi'nin…
Tarihinde ilk kadın Reisi Filiz Ceritoğlu Sengel'in…
Hayata geçirmek için…
Sıraya koyduğu belki de ilk 'hayal' idi…
Başardı!
'Efes Selçuk' dillere de yakıştı…
Hem uğurlu geldi…
Hem de…
Tek başına 'Selçuk' adını zenginleştirdi, görkemli hale getirdi!
Çekemeyenler…
Taaa, Cimer'e kadar şikayet etti…
Oysa…
Bu 'Efes' kelimesi masum bir 'marka' çalışmasıydı…
Anlayamadılar!
Ancak…
Danıştay, 'cezai müeyyidesi yok' deyince anladılar…
O tatlı virajı alırken…
Reis Hanım ne dedi?
'Resmiyette Selçuk Belediyesi'yiz ama halk biliyor ki, Efes Selçuk bizimdir!'
***
Peki, 'renkli' hayallerimiz…
Gerçeğin yaratılmasında ve yaşatılmasında…
Yaşımız kaç olursa olsun…
Hiç mi özel bir role sahip değiller?
Olmaz olur mu?
İşte, onlardan biri…
Tam da Selçuk Efes'in Reisi'ne yakışan cinsten:
'Bu güzel kentle ilgili hayalim var... Bu hayalimi inşallah Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında, hepinizin affına sığınarak Efes Selçuk Belediye Başkanı olmaya devam etmek istiyorum…'
Dobra, dobra…
Üstelik, arzular şelale…
***
Üç yıl gitti, iki yıl kaldı…
İşte…
Biz gazetecilerin en sevdiği (!) soru:
'İkinci dönemi düşünüyor musunuz?'
Genellikle…
Bu sorunun 'iki cevabı' vardır…
Ya gelinlik çağdaki mahcup kızlar gibi…
Kısık bi'sesle…
'Kısmet…' dersiniz!
Ya da…
Düşman çatlatırcasına 'Allah'ına kadar…' diye gürleyerek…
Fanlarınızın…
Şak şak'larını toplarsınız?
Peki…
Filiz Başkan bu 'hınzır' soruya nasıl karşılık verdi?
Tam da…
Bu yazının başındaki gibi ne yaptı?
Hayallerinin…
Bu yaşta bile…
Asla küçülmesine izin vermediğini kanıtladı…
Cevap, şahaneydi:
'İnsanı kanatları değil, hayalleri uçurur…'
Peki, nedir o hayaller?
'Bundan sonra da yaşamımı sürdüreceğim, çocuğumu yetiştireceğim yerle ilgili (Selçuk Efes) hislerimden vazgeçmem… Kimse beni yıldıramaz... Hayalimi tamamlayana kadar halkın teveccühü de olursa bu görevimi (belediye başkanlığını) sürdüreceğim…'
Politikacılar için meşhur tanımlamadır:
'Ya siyaset sizi kendine benzetir ya da siz siyaseti kendinize benzetirsiniz…'
Selçuk Belediyesi'nin anahtarını 38 yaşında alan…
Filiz Ceritoğlu Sengel'in…
Bu yakıştırma zincirine bi'nefeste cevabı şöyle:
'Ben siyaseti kendine benzetenlerdenim… Şahane konuşurum ama uzun yıllar dinlemeyi ve gözlemlemeyi bildiğim için...'
***
Geçmiş yönetimleri 'iğneleyen' bir sözü var, Filiz Başkan'ın…
Ama belli ki…
O da 'hayalleri' arasında yer alıyormuş…
Dobra dobra diyor ki:
'Herkes Şirince'yi biliyor ama Selçuk'u bilmiyordu... Elimizde bir sürü cevher ama hiçbiri parıldamıyordu... Kimse sahile kıyısı olan bir kent olduğunu bilmiyordu... Şimdi öyle mi? Efes Selçuk, artık bir turizm ve tarım kenti… Üstelik tüm dünyanın gözü burada…'
Demek ki…
Kanatlanmaya 'davetiye çıkaran' hayallere devam!
***
19 Mayıs'ın 100'üncü yılında…
Uçaktan paraşütle atladı; kutlamalara renk kattı…
Hayatında ilk kez 700 metreden kendini boşluğa bırakıyordu!
Paraşütle atlarken neler hissettiğini özetlerken…
Bi'de söz vermez mi?
'Doğup büyüdüğüm, yaşadığım ve şimdi belediye başkanı olduğum kenti gökyüzünden süzülerek görmek bana gurur verdi… İnanıyorum ki; gökyüzü de buna şahit olsun, Selçuk'ta her şey çok güzel olacak…'
***
Her şeyin magazini güzeldir…
Dünyanın en çok okunan haberi bile az/biraz magazin kokar…
Farkında olmasak da…
Hayat zaten magazindir…
Bunu iyi bildiği için…
'Büyükşehir'le aranızın kötü olduğuna dair iddialar var, ne söylemek istersiniz?' sorusuna janjanlı bir cevap yapıştırdı:
'Eski Büyükşehir Meclis Üyesi olarak Büyükşehir Belediye Başkanımızla, çalışanlarıyla, bürokratlarıyla hiçbir problemimiz yok… Olmasını isteyenlere de müsaade etmem…'
***
Filiz Başkan'ın…
Bi'sözü çok hoşuma gitti; al duvara as…
O kadar yani:
'Belediyeciliği tavla oynayarak değil, satranç oynayarak yapmak lazım! Mızmızlanmak gibi bir lüksümüz olamaz; burası Selçuk… Dünya bizi tanımaya devam ediyor…'
***
Bitiriyoruz…
Efes Selçuk'un Reisi Filiz Ceritoğlu Sengel'in…
Kalbinin sesiyle:
'Göze aldığın görev seni çok yoracak' dediler… Yılmadım, yoruldum bile demedim ama (kendi sözleriyle) canla başla çalışan bir ekibin üyesiyim… Patronluk değil başkanlık temsili görevini yapıyorum…'
Nokta!
Sonsöz: 'Marifet nedir bilir misin? Taşlara bakan gözlerin
çiçekleri görmesidir… / Hz. Mevlana…'