Hamam/ Ayran/ Hakan
Bu üç kelime AKP'nin 11 yıllık 'tek başına iktidarının' özet anlatımıdır.
Kara Parayı, Uluslararası Tefecileri, Sadaka Dolandırıcılarını buyur edip 'Başköşeye' oturtanlar, kutsal dinimiz İslam'ı bir metrelik beze indirgeyen din bezirganları, Beyaz Saray-Tel Aviv-Gizli Banka Hesapları önünde eğilenler,
kadim devlet geleneklerine sahip Türk Milletini Kürtçü-Bölücü, Narko- Terör örgütü önünde diz çöktürmek isteyenler, faşist uygulama ve baskılarla gerçekleri gizleyeceklerini sanıyorlar.
Hamam;
Eşbaşkan Erdoğan, önce İl-İlçe Başkanlarını topladı, hafta sonu da Milletvekillerini-Bakanlarını Kızılcahamam'da toplayacak. Erdoğan ne zaman sıkışsa, adamlarını 'Hamam'da toplar ve onlara nasıl düşünmeleri, nasıl konuşmaları gerektiğini söyler. Bu toplantılar da aynen grup toplantıları gibi
'tek ses'lidir. Eşbaşkan ve onun görevlendirdiği kişiler konuşur. Eleştiri-Karşı Fikir-Tartışma yasaktır. 'Meşveret' adı altında, tek ses-tek fikir ezberlettirilir.
Eşbaşkan'ı son grup toplantısında izledim, karizma çizilmiş. Bağırıyor, kürsüye vuruyor, Allah-Din-Kitap-Kardeşlik dilinden düşmüyor, ama grubun yarısı alkışlamıyor! Onlar da aynı sözleri-aynı tekerlemeleri-aynı rakamları dinlemekten gına gelmişler.
Şimdi hamam'a girecekler, oldukça terleyecekler. Eşbaşkan'a yazılı da olsa şu soruları sorsunlar, serinlesinler;
*Tek Devlet-Tek Millet-Tek Bayrak-Tek Vatan diyoruz.
Türk Devleti-Türk Milleti-Türk Bayrağı-Türk Vatanı diyebilir miyiz?
*AKP olarak Atatürk Cumhuriyeti bitmiş, yeni bir Cumhuriyet kurma dönemi gelmiştir mi diyoruz?
*AKP olarak biz, PKK'yı bir terör örgütü mü, yoksa kendi milletini kurmaya çalışanlar olarak mı görüyoruz?
*AKP olarak Akil İnsanları biz seçtik ve bunlara kefil olduk. Bunların çoğunluğu Türklüğünden utanan ve ecdadımızın Ermenilere soykırım uyguladığını söylüyorlar. Biz şimdi ne diyeceğiz?
*Ermenilerden özür dileyen bu kişilerle, daha sonra Rum-Pontus Açılımı, Kıbrıs Açılımı-Süryani açılımı mı yapacağız?
AYRAN;
Demokratik ülkelerde kimin ne içeceğine Başbakan karar veremez. O ülkenin 'Milli İçkisini' Milliyetçiliği ayaklar altına alan biri hiç belirleyemez. İnsanların günlük yaşamlarına müdahale eden zihniyetler 'Demokrat' değildirler. Bu kafa 'Faşist' bir kafadır. Vatandaşın yaşam tarzına müdahale eden, hukuk'a da, yargı'ya da müdahale etmekten çekinmez.
AKP'nin 11 yılda sinsi-sinsi yapmaya çalıştığı budur.
AKP 'Biz Muhafazakar Demokratız' dedikçe, 'Ayranı yok içmeye, tahtırevan ile gider su içmeye', ve 'Demokrasi kim, sen kim' sesleri ülkenin her yanından yükselmektedir.
HAKAN;
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin binlerce yıllık 'Devlet Yönetme' birikimi vardır.
TC Devletinin gelenekleri vardır. Devlette öyle makamlar vardır ki, bunlar Siyasi İktidarların 'tetikçisi' olmamalıdırlar.
Yargı mensupları- Genelkurmay Başkanları- Emniyet ve İstihbarat Örgütlerinin Başkanları, Siyasi İktidarların yanlışlarını 'siyasi nezaket' içinde söylemek zorundadırlar. Kanunuz emirlere direnmeleri gerekir. Savaşlardan-Kıtlıklardan-Ekonomik ve Doğal Afetlerden- Komşularımızla ve diğer Devletlerle yaşanan fakat açıklanmamış bilgilerden oluşan ve asırlar boyu 'Devlet İmbiğinden' geçmiş bilgileri, dünün topçusunun veya çarpık fikirli bir ruhun bilebilmesi ve doğru karar verebilmesi mümkün müdür? Devletin temel taşı olan bu kişiler, iktidarlara bu deneyimlerini aktardıkları oranda itibar kazanırlar ve Türk Milletinin hayır-dualarını alırlar.
Ama eğer o bürokrat, tetikçilik ve yanlış işler yaparsa, o Türk Devletinin değil, iktidarın adamı olur.
Böyle olursa ne mi olur? Türk Devletinin bir Onbaşısı karşısında esas duruşta duran çapulcu, Türk Devletinin Müsteşarını ismiyle çağırır.
'Şşştt, Hakan gel bakayım!...'
Anladınız mı şimdi, niçin her işimiz karma karışık. Ayranımız yok içmeye…