Tarih, içinden geçtiğimiz süreci yazarken üç isimden mutlaka bahsedecektir.
Aydın Doğan-Ferit Şahenk-Turgay Ciner.
Bu üç kişi de Atatürk Cumhuriyetinin, Türk Demokrasisinin ve Türk Milletinin kendilerine ve ailelerine bahşettiği olanaklarla süper zengin oldular.
Teşebbüs Hürriyetinin olmadığı Şeriat Yönetimlerinde ve İslami Devletlerde bu üç kişinin mahalle bekçisi veya kenar mahalledeki bir camide müezzin olmaları bile mümkün değildir.
Bunların bugün neleri varsa tamamını, Atatürk Cumhuriyetine borçludurlar.
Bu üç kişi, Atatürk Cumhuriyetine ve onun en önemli ilkesi olan Laiklik İlkesine sahip çıkacakları yerde, Federe İslam Devleti ve Kürdistan'ı kurmak isteyenlere arka çıktılar.
Cumhuriyetin ilkelerinin teker-teker çiğnenmesini, tarihin en büyük yolsuzluklarını toplumdan sakladılar. Saklamakla kalmadılar, olayları çarpıttılar, toplum hafızasını AKP lehine yönlendirdiler.
İlkesizliğin, çıkarcılığın, paraya ve güce tapmanın en çirkin örneklerini verdiler.
Türkiye'yi 11 senedir 'Tek Başına' yöneten Başbakan Erdoğan, bu üçlüyü çeşitli yöntemlerle kendisine 'Emireri' haline getirdi. Kimine vergi denetim memurlarını bölük-bölük gönderdiler. Kiminin ağır cezadaki davalarını temizlediler. Kimine büyük ihaleler verip, sesini kıstılar.
Bu üç 'Patron' da, televizyon ve gazetelerini AKP ve PKK'nın ruh ikizi yöneticilere devrettiler. Milli duruş sergileyen, yazı ve sözlerinde
Türk Milletinden yana tavır koyan yazar ve gazetecileri, AKP'nin talimatıyla kovdular. Yerlerine, Deniz Feneri-Yimpaş-Belediye yolsuzluklarına bulaşmış,
Cumhuriyet ve Atatürk düşmanlarını doldurdular. Televizyonlarından cemaat ve tarikat artıklarının her gün Türk Milletini kutsallarına hakaret etmesine göz yumdular.
İçlerinden bir tanesi bile 'Ben varlığımı Atatürk Cumhuriyetine borçluyum. Özgür ve tarafsız yayın yapmak benim onurumdur. Onurumdan ödün veremem. Elinizden geleni yapmakta serbestsiniz' demek cesaretini gösteremedi.
Bu üç kişi Türk Milletinin hafızasını yok sayıyor, bunlar nasıl olsa unutulur sanıyorlarsa, çok yanılıyorlar. AKP öncesi bir olay karşısındaki tavırları ile benzer olayın şimdi yaşanması karşısındaki tavırları bire bir kayıt ediliyor.
Bu üç kişi korktukları için ve menfaat karşılığı AKP'ye biat etmekle, sadece bu günlerini kazanmış oldular. Ama yarınlarını kesin olarak kaybettiler.
Türkiye, AKP vasıtasıyla önce eyaletlere sonra Federe İslam Devletine dönüşür ve Öcalan'ın planladığı ve bir ABD-İsrail projesi olan 'Kürdistan' devleti kurulursa, bu üç kişinin ellerindeki basın gücü ve tüm servetleri bir mollanın vereceği 'Fetva' ile ellerinden mutlaka alınacaktır. Çünkü bu üç kişiyi hiçbir zaman kendilerinden kabul etmeyeceklerdir. Onlar bu kişileri 'kullanılacak kişi' olarak görürler. Eğer Demokratik Cumhuriyet kazanır ve Şeriatçısı-Kürtçüsü-Bölücüsü sandığa gömülürlerse, gelen yeni iktidar, eğer yaşamak istiyorsa bunların her şeyini didik-didik edecek ve her türlü kirli ilişkiyi ortaya çıkaracaktır.
İzninizle bir örnek vermek istiyorum;
Perşembe günü Urfa-Akçakale' de Suriye adına savaştığı söylediği ve Erdoğan'ın 'Evlatlarım' dediği üç bin kadar silahlı Hizbullah militanı, sınır kapımızdaki görevlilerimize saldırdılar. Biri polis olmak üzere dört görevlimizi öldürdüler, 12 vatandaşımızı yaraladılar, askerlerin nöbet kulübelerini yaktılar ve itfaiye araçlarına da ateş ettiler!
Bu korkunç olay başka bir iktidar zamanında olsaydı, bu üç medya grubu olayı günlerce gündemde tutar, o iktidarı düşürünceye kadar yayınlarına devam ederdi.
Şimdi; Başbakan Erdoğan'ın deyişiyle 'Sıkıysa' yazsınlar!
Türk Milleti bir gün uyanacak ve gerçekleri görecek.
İşte o gün, ekmeğini yedikleri suyunu içtikleri Türk Milletine ihanet edenler, bırakın gazetelerini satmayı, sokağa çıkamayacaklar.