FATİH YAPAR/EGEDESONSÖZ - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu adeta patladı.
Özelleştirme İdaresi tarafından satılan Bornova Ağaçlı Yol’daki Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü’ne ait alan nedeniyle CHP tarafından organize edilen eyleme destek veren Kocaoğlu, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kocaoğlu, İzmir Valisi Mustafa Toprak’a sert sözlerle yüklendi. Toprak’ın siyaset yaptığını söyleyen Kocaoğlu, “Hemşerilerimiz yetki verdiği müddetçe kimseyi dinlemeyiz. Biz hesabımızı 397 yılla zaten veriyoruz. Bunu herkes bilsin ki ölmüş eşek kurttan korkmaz” dedi. Kocaoğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşme ile ilgili de, “Nerenin adayı belli ki ben adaylık açıklaması yapayım. Süreci izliyorum” dedi. Kocaoğlu, Kentsel Dönüşüm İl Müdürü Erkan Yaşacan’ın da istifa etmesi gerektiğini söyledi.
İlk olarak gazetecilerin Ankara ziyareti ile ilgili sorularını yanıtlayan Kocaoğlu, “Ankara ziyaretim yanlış algılandı ve farklı yorumlandı. Esas olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı için ittim. Fuar alanındaki ÇED sıkıntısını sayın müsteşar beyle görüştüm. Bir de Körfez’e TCDD ile yürüttüğümüz projede bir sınır tashihi vardı. Bu iki konuyu görüştüm. Bugün yarın hallolacağını düşünüyorum. İşin geciktiğini onlar da kabul ettiler. Ankara’ya çok seyrek gidiyorum. Oradan da sayın genel başkandan randevu aldım. İzmir’i ve seçim sürecini konuştuk. Tamamen genel çerçevede bir değerlendirme oldu. Bir de İktisat Kongresi ve Engelsiz Kongresi’ni konuştuk. Adaylık konumunda bir şey konuşmadık. Benim tutumum belli. Süreç devam ediyor. Sayın genel başkana, İzmir ile ilgili bilgilendirmeleri yaptım” dedi.
HERKES ANLAYIŞLA KARŞILAMALI
Kocaoğlu adaylık açıklaması konusundaki beklenti ile ilgili de, “Aday olmam konusunda beklenti var. Hak veriyorum ama şöyle bir düşündüğümüzde, nerenin belediye başkanı belli? Hiçbir yerin belli değil. Süreci izlemek de en doğal hakkımız. Daha da çok süre var. Bunun görmek istiyoruz. En doğal hakkım… Süreç içinde bu kararı vermenin doğru olacağına inanıyorum. Böyle bir strateji yürütüyoruz. Bunu herkes anlayışla karşılamalı. Yoksa herhangi bir problemimiz yok. Bunun olması için İzmir kamuoyunda farklı sinyallerin gelmesi gerekir. Kimsenin önünü kapamıyoruz. Herkes çalışmasını yapıyor. Farklı bir değerlendirme olursa ona da açığız. Aklımdan geçen bir açıklama süreci yok. Nihai kararı ne zaman açıklayacağımızı bilmiyorum” diye konuştu.
“ZATI MUHTEREM…”
İzmir’deki yapılaşmayı ve kentsel dönüşüm konusunu eleştiren Kentsel Dönüşüm İl Müdürü Erkan Yaşacan’a da tepki gösteren Kocaoğlu, açıklamalarına ateş püskürdü. Kocaoğlu zaman zaman İzmir’in Mogadişu’ya benzeten Yaşacan’ın istifa etmesi gerektiğini söyledi.
Kocaoğlu, “Sayın Kentsel Dönüşüm İl Müdürü, devlet memurudur. 657 sayılı yasaya tabidir. Bu zatı muhterem İzmir’e geldiğinden bu tarafa herkese akıl öğretmekte, herkesle konuşmakta, İzmir’in sağına soluna belli yaftalar takarak İzmir vatandaşının kafasını karıştırmaktadır. Gecikmesine rağmen 8 yerde onay aldık ve çalışmalarımız sürüyor. Bizim uyguladığımız 5393 sayılı yasa insana, insan haklarına, demokrasiye, gayrimenkul hakkına saygılı olan ve uzlaşmacı bir yöntem taşıyan yasadır. Bayraklı ve Uzundere’de uzlaşma görüşmeleri bitme noktasında. Aktepe- Emrez’de tespit çalışmaları sürüyor. Ege Mahallesi’nde planlama ve proje çalışmaları bitti. Ballıkuyu da aynı şekilde. Onların uyguladıkları yeni çıkan 6306 sayılı yasa, müteahhidin, vatandaşın gayrimenkullerini sahiplenmesini getiriyor. Vatandaşın aleyhine kullanılacak bir sürü madde var. Dayatmacı bir yasa. Ve bu sayın muhterem il müdürü bu yasa ile kent dönüşümü yapıyor. Eğer elinde bir meziyet, işbilirliği varsa, kendisi o ceberut yasayla kent dönüşümünü yapsın. Bize söz söylemeye TC’de kimsenin hakkı yoktur. Kadifekale heyelan bölgesinde belediye bütçesinden 250 milyon lira para vererek, TOK’nin vermediği daireleri de alarak kent dönüşümü yaptık. Bu konuda hiçbir cepheden, hiçbir Allahın kulu bir şey söyleyemez. Bu il müdürü siyasete çok hevesliyse, devletin değil, hükümetin, hatta bakanın bürokratıysa, ona tavsiyem istifa etmesi ve siyaseti yapması. Biz devlet memurluğundan siyasete geçmedik. Aday olur, gelir seçim kazanır. Bir bürokratın yüzde 56,7 oyla seçilen bir büyükşehir belediye başkanına kent dönüşümü öğretmeye, akıl vermeye ne haddi vardır, ne hakkı vardır. Herkes haddini bilmek zorundadır. Artık bürokratlar, hükümetin ve iktidar partisinin milletvekillerinin bürokratı haline gelmiştir” dedi.
SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK!
Kocaoğlu İzmir’in zaman zaman gündemine gelen ve 13 yıldır boş duran Basmane Çukuru hakkında da konuştu. Kocaoğlu, “Basmane çukurunu o hale getiren geçmiş belediye başkanımız sütten çıkmış ak kaşık gibi konuşuyor. Ben eski belediye başkanlarına söz söylemedim. Yine de söylemem ama bıçak kemiğe dayanırsa kime ne söyleyeceğimi çok iyi biliyorum. Orada biz gerekli ilaçlamaları yapıyoruz. Hukuki sorun var. Vali bey’in, ‘Büyükşehir’in görevi’ demesine gerek yok. Büyükşehir belediyesi görevini biliyor. Aynı vali beyin, Sümerbank arazisinde ‘Yasayı uygulayacağım. Ben kanunları uygularım’ diyerek, oranın müze olacağını söylemesi, sadece tek başına hüküm vermesi bu kentin doğasında yok, geleneğinde yok, yönetiminde yok. İl genel meclisinin, özel idarenin malları yerel sermaye ve servettir. Bunu lise mezunu çocuk bilir. Devlette bürokrat olmaya gerek yoktur. Ona rağmen burada, oranın müze olmasına karşı çıkan kimse yoktur. Müze bu işin örtüsüdür. Bunu Vali Bey de çok iyi bilmektedir. Orada paylaşılmak istenen, ‘ham’ yapılmak istenen, 40 metrekare inşaat alanı olan, turizm imar alanı olan arsanın satılması, elden çıkartılması ve bir yandaşa havale edilmesidir. Vali bey’in bunu gizlemeye saklamaya, üstünü örtmeye hakkı yoktur. Vali bey devletin valisi olmak durumundadır. İzmir yerelinde yatırımcı en büyük kuruluş İzmir Büyükşehir Belediyesidir. Vali beyin görevi, devlet kurumları adına Büyükşehir belediyesi ve tüm kuruluşlarla koordinasyonu sağlamaktır. Yani görevi bizim hakkımızı savunmak ve önümüze çıkan bürokratik engelleri Ankara’da savunmak zorundadır. Vali Bey bu görevi yapmak durumunda ve zorundadır. Görevi budur” diye konuştu.
GEÇEN GÜN GİTTİM ‘YAPMA’ DEDİM
Vali Toprak ile ilgili sözlerine devam eden Kocaoğlu, valinin siyaset yaptığını söyledi. Kocaoğlu, “Vali Bey de siyaset yapacaksa ki bütün çıkışlarından ve beyanatlarından siyaset yapmak istediğini, hükümetin hatta hükümetin belli bir kanadının temsilcisi gibi İzmir’i yönetmek istediğini bunca yıllık tecrübemle görüyorum. Geçen gün kendisine gittim. Bunların hepsini tek tek anlattım. Diyalog içinde bunları sürdürelim, basından beyanat vermeyelim dedim. Tam tersini söylemişim gibi basın üzerinden bombardıman yapıyor. Valinin böyle bir hakkı yoktur. Yerel seçimler öncesi başka bir amaçla buraya geldiyse bunu da yapmaya hakkı yoktur. İzmirli 4 milyon insan, sayın valimiz de bu doğrultuda giderse, ‘kanunu kullanıyorum’ diyerek hakkaniyet içinde davranmazsa, İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir halkını karşısında bulacaktır. Sayın valime, seçilmiş belediye başkanı olarak şunu söylüyorum. Ya benimle belli bir hiyerarşi içinde beraber çalışırız ya da çalışamayız. Çalışamamak benim problemim değildir. Beni getiren kararname değildir. Beni getiren 4 milyon İzmirlidir. Bu insanlar beni getirdiği müddetçe, buranın bir numaralı seçilmiş kişisi olarak, bütçesi en büyük kurum olarak ve on senedir hükümetin kente yaptığı yatırımlardan daha fazla yatırım yapan belediye olarak bu kenti kalkındırmaktan sorumluyum. Hemşerilerimiz yetki verdiği müddetçe kimseyi dinlemeyiz. Biz hesabımızı 397 yılla zaten veriyoruz. Bunu herkes bilsin ki ölmüş eşek kurttan korkmaz” dedi.
Kocaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz lafla, söylemle değil Cumhuriyetten bu yana siyaset içinden gelen bir ailenin ferdi olarak, siyasetin, kelleyi koltuğa alınmadan yapılmayacağını bilir, kelleyi koltuğa alır siyaseti yaparız. Herkes de adam gibi böyle yapmalı… Bugüne kadar konuşmadım. Aman hükümete saygı göstereyim, aman valiye… Yok kardeşim, anlaşılmıyorsa anlatırız. Daha bildiğimiz çok şey var. Zamanı gelince anlatırız. Burası Türkiye’nin en huzurlu kenti. Burada devlet eliyle. Bürokrasi eliyle bu kentin huzurunu bozmaya gerek yoktur. Kimsenin de gücü yetmeyecektir”