Tüm çağlarda farklı yaşam tarzlarıyla dünyanın farklı kültür renklerinden en bilineni olan Romanların İzmir'deki görsel tarihi fotoğraf ile yazıldı.’
İZMİR - Hayata bakışları, umutları, sevgileri, belki de en çok imrenilen neşeleriyle İzmir Ege mahallesi romanlarının belgesel fotoğraf sergisi 2 Mart 2009 Salı günü saat 19.00 da İfod Olcayto Caneri Sergi Salonu'nda açılacak.
Fotoğraf sanatçısı Birol Üzmez, Anadolu'nun kadim halklarından çingenelerin kaybolan kültürlerinin son izlerini sürerek kamusal alanda görünür kılmak amacıyla yaklaşık yirmi yıl önce çalışmalarına başladı. Çingeneler ile ilgili ilk fotoğraf çekimlerini, 1987 yılında UNICEF'in Zonguldak 2. Makas semtindeki çingene mahallesinde yaşayan çocuklara ilaç yardımı kapsamında gerçekleştiren Üzmez, yirmi yıllık birikimiyle Mortakya "Roman Kahramanları" adı ile Nisan 2007'de İzmir ve Ege Romanlarını fotoğraflamaya girişti.
Yedi ay süren bir çalışma sonucunda romanların yaşamlarını, gelenek, görenek ve kültürlerini anlatan fotoğraflarından oluşan sergileriyle, Ege Roman Dernekleri Federasyonu ve Eşref Paşa Kültür Sanat Galerisi, TÜYAP 13.İzmir Kitap Fuarı, Karaburun İnecik Görsel Sanatlar Günleri ile Konak Belediyesi'nin düzenlediği Sokakta Fotoğraf Haftası'nda, İzmir halkı kentlerinin bu önemli sakinlerini fotoğraf karelerinde gördü. Sergi, Çanakkale'de ve Trabzon ve Zonguldak ta açıldı. Ankara'da AFSAD 7. Fotoğraf Sempozyumu Belgesel Fotoğraf Buluşması'nda, 18. Bursa Fotoğraf günlerinde gösterildi.
Gündelik hayatları, davranışları, tarihleri, kültür ve kimlikleri pek de bilinmeyen İzmir ve Ege Romanlarının dünyalarını karelerine yansıtarak geniş yığınlara ulaştıran İfod üyesi Birol Üzmez'in projesiyle ilgili düşünceleri şöyle:
Gacoydum Çingene oldum
"Ege mahallesinde yaşayan Romanların yaşamlarını konu alan fotoröpörtaj çalışmama başlarken öylesine fotoğraf çekmek gibi bir amacım olmadı hiçbir zaman. Amacım Romanların ’“Çingene pembesi’” dünyasını olduğu gibi anlatabilmekti.
Orada yaşayan insanlarla kendi aramda bir bağ kurmaya çalıştım ve 'onlar'ın dünyası bir süre sonra benim dünyam oldu. Başlangıçta bana yabancı anlamına gelen ’“Gaco’” diyorlardı, çalışmam bittiğinde ise ’“Çingene’” olmuştum. Bir romana kahraman olmak herkesin istediği bir şeydir. Mahallede her şey gerçek, her şey oyun, her şey masal, her şey Roman gibiydi.
Kahramanlar Semtinde yaşayan Romanlardan dolayı öyküme "Roman Kahramanları" ismini verdim. Fotoğraf makinem, romanlar ile birlikte yaşadığım süreçte aramızda bir engel veya ayrıcalık değil tam tersine köprü olmuştur.
Romanların yaşamları, mutlulukları, hüzünleri, kültürleri, gelenekleri adeta bir şelale gibi akarak kuşaktan kuşağa aktarılmakta ve ruhunu sürekli tazeleyerek bu güne taşımaktadır. Dünyanın neresinde yaşıyor olursa olsunlar tüm Çingenelerin ortak ruhunun izlerine ’“Mortakya’” aracılığı ile tanık olabilirsiniz.
Aramızdaki buzlu cam kırılmalı
Ülkemizde Roman açılımlarının tartışıldığı bu günlerde Toplumda Roman mahallelerine girilemez gibi yanlış imaj var. Eğer insanlar sizin hangi amaçla orada olduğunuzu iyi anlarlarsa bir sorun çıkmıyor. Yaklaşım çok önemli. Biz ne için oradayız! Yoksa rezidansların yanına da yaklaştırmıyorlar değil mi!
Eşim ve ben mahallede kurulan Roman derneğiyle yakın ilişki kurduk ve altı ay süren çekimlerimiz süresince dostluğumuz gelişti. Roman Derneği Başkanı Özcan Çayırlı, dernek üyeleri, mahalle muhtarı, mahalle halkı fotoğraf çekimlerimiz süresince bizleri desteklediler. Onlar bizim ne yapmak istediğimizi iyi anladılar ve dünyalarını bize açtılar biz de o kapıdan içeri girdik.
Bu mahallede yok olmaya yüz tutan mahalle kültürü hala devam ediyor. Ben çekimlerim sırasında şunu anladım, onlarla bizlerin arasında bir buzlu cam var. Ne biz onları ne de onlar bizleri görebiliyorlar. Aradaki buzlu camın kırılmasını, gerçek dünyalarının öğrenilmesini istiyorlar. Belgesel fotoğrafın da işte böyle bir gücü var aradaki buzlu camı ortadan kaldırıyor.
Çingenelerin yaşamında müziğin kendisi yaşamla, kültürle, gelenekle iç içedir.
Yüzyıllar öncesinden kalma gelenekler müzik üzerinden kuşaktan kuşağa aktarılabiliyor. Çünkü müziğin hayata dair olan hemen her şeyi anlatmak gibi bir gücü vardır.
Geleneksel Çingene müziğiyle acıyı, ölümü,mutluluğu üzüntüyü hepsini birden ritmin içinde aktarabilirsiniz. Bu ritm 'onlar'ın kalplerindeki ruhun müziğe yansımasıdır.
Darbuka, Klarnet, Hıdrellez, Sünnet, Nişan, Kına gecesi, Düğün; bu kelimeler Türkiye'nin pek çok yerinde Çingeneleri akla getiriyor. Tıpkı, İzmir Kahramanlar'daki Ege Mahallesinde yaşayan Roman topluluğunda olduğu gibi.
Onlar için doğru ritim, doğru ruh demektir. Eğlenirken eğlendirmekten keyif alırlar. Çingene nişanı da, sadece kadınların katılabildiği kına gecesi de diğer pek çok geleneksel kutlamalar gibi sokakta, herkesin görebileceği bir yerde gerçekleşir.
En renkli giysiler giyilir, masalar içkilerle özenle donatılır. Çalgıcılar mahallenin ortasında yerlerini alırlar; yaşlı, genç, çocuk, hatta bebekler hep birlikte eğlenmenin tadını çıkarır. Dans edilir, şarkı söylenir, göbekler atılır, hatta istenirse yaz ortasında bir fıs fısla yapay kar bile yağdırılır.
Kendi deyimleri ile ülke okyanus ise, onlar akvaryumdaki balıklardır. Onların amaçları akvaryumdan çıkıp okyanusa açılan kahramanlar olmaktır.
İzmir olağanüstü bir karışım. Kültürel, müziksel, geleneksel anlamda. O nedenle benim için müthiş bir zenginliği ifade ediyor.
Hindistan’’dan başlayan büyük göçle Anadolu’’ya yerleşen Romanlar uzun yıllar yaşadıkları bu topraklara kök salarak ortak bir gelenek ve kültür oluşturdu
Türkiye'de 2 milyondan fazla Roman yaşamakta ancak bu büyük nüfus, kamusal alanda neredeyse hiç temsil edilmemektedir. Müzik, sahne ve şov dünyasında şöhreti yakalamış sınırlı sayıda Roman bir kenara bırakıldığında çingeneler adeta yok gibidir. Kimi toplumsal ön yargılarla da karşı karşıya bulunan çingeneler olumsuz anlamlarla yüklü "çingene" değil Roman olarak adlandırılmayı tercih etmekte diğer toplumsal kesimlerle neredeyse hiç temas etmeden kentlerin kenar mahallerinde izole bir hayat sürdürmektedirler. Bu izole hayat da yok olmak üzeredir.
Modern hayat; müzisyenlik, sepetçilik, kalaycılık, demircilik, faytonculuk, ayı oynatıcılığı vb. geleneksel çingene mesleklerini tasfiye etmektedir. Ekonomik hayatta yaşanan bu değişimin sosyal ve kültürel hayatta da yansımaları olmakta şarkılara, türkülere, romanlara, filmlere konu olan çingene hayatı neşesini yitirmekte düğünler, şenlikler ve görkemli törenlerin sayıları giderek azalmaktadır. Şimdi kentlerin ortasında kalan eski kenar mahallelerde yaşayan çingeneleri kent merkezlerinin çok uzağında devlet tarafından yapılan toplu konut alanlarında ikamete zorlayan İstanbul'da tarihi Sulukule, Bursa'da Kamberler, Samsun da 202 evler örneklerinde olduğu gibi kentsel dönüşüm projeleriyle renkli çingene kültürünün son izleri de silinmek üzere.
Hindistan'dan başlayan büyük göçle Ege ve Balkanlara yerleşen çingeneler, uzun yıllar yaşadıkları bu topraklara kök salarak ortak bir gelenek ve kültür oluşturdular. Şimdi kentsel dönüşüm projeleri ile yeni bir göçün içindeler. Dünyanın başka yerlerindeki çingeneler de başka başka göçlerin. Örneğin İngiltere'ye son on yılda Doğu Avrupa'dan özellikle toplam 1 milyon 700 bin çingenenin yaşadığı Polonya, Macaristan ve Slovakya'dan çingene göçü yaşanıyor; her göç gibi kendine has sorun ve gerilimleri de yaratarak’…"
Birol Üzmez, Mortakya "Roman Kahramanları" isimli belgesel fotoğraf çalışmasıyla yalnız farklı coğrafyalardaki çingene topluluklarını değil bütün kültürler arasında diyalogun güçlendirilmesine, farklı kültür ve toplumlar arasında eşitlik, barış ve hoşgörü anlayışının gelişmesine katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
İzmir Fotoğraf Sanatı Derneği
1453 Sokak (Gazi Kadınlar Sokağı) 16/2 Antalya Apartmanı
Alsancak / İzmir
Tel: +90 232 464 32 12